Mehmet Edip Ören
Mehmet Edip Ören

Özgür Özel tam anlamıyla tribünlere artistlik yapıyor

featured

CHP Genel Başkanı tam anlamıyla tribünlere artistlik yapıyor. AKP ile yapılan görüşmelerde, emeklileri asgari ücretlileri vs. gündeme getirmek ve onlar için bir şeyler istemek, esasında hiç olmamasını sağlamaktır… Sokaktaki simitçiye bile sorsanız bilir. Muhalefetin, istediğini yapmak, muhalefetin hanesine yazılacak artıdır. Bir ara Kripto’nun istediği emekli ikramiyelerini vermek CHP’ye nasıl yıllardır “Bizim sayemizde oldu” lafını söyletiyorsa, hükümet aynı tezgâha bir daha düşer mi?

Hepinize merhabalar olsun. Yadırgamanıza, şaşırmadım. Genelde giriş bölümünün sonuna gelirdi bu en sevdiğim cümle ama şimdi tepemize çıktı. Neden… Siz,  bizlerin ne şartlarda ne gibi duygularla bu yazıları kaleme aldığımızı biliyor musunuz? Birkaç dakika içinde okuyup geçtiğiniz satırlar, bizlerde ne fırtınalar ne coşkular ne hüzünler yaratıyor, biliyor musunuz? Gerçi bilmenize gerekte yok ama belki merak eden varsa en azından şu ankini paylaşayım… FM kanallarının biri açık, fonda müzik sesi var. Tam kalemimi biledim, ilk hızı vermek üzereyim, adeta kendimden geçtim…  Hikayesini bildiğim çok güzel ve de beğendiğim bir şarkı, beynimin her hücresine işlemeye başladı.

Rüzgâr kırdı dalımı

Ellerin günahı ne

Ben yitirdim yolumu

Yolların günahı ne

Genelde gecenin sessiz ve geç saatlerinde yazarım. Tıpkı şu an gibi. Mevcut şartlara göre değerlendirin, lütfen.

Hep yar peşinden koştum

Ben küstüm, ben barıştım

Kendim dillere düştüm

Dillerin günahı ne

Elim klavyede çakılı kaldı. Ne yapsam oynamıyor. Beynim sadece, kulaklarımın emrinde.

Ne kış dedim ne bahar

İçtim sabaha kadar

Erken ağardı saçlar

Yılların günahı ne

Bilmem yüzsüzlük olur mu. Daha önceleri yapmışlardı. Yayıncı kuruluş, belki şimdi de yapar, Parçayı, hem de Zeki Müren’den yazıya ilave ederler mi? En azından, tam olmasa da duygularıma eşlik edersiniz, bu yolla.

Madem başladık, sizleri tam motive edeyim. Nasıl mı? Uzun değil, şarkının hikayesini de anlatayım… Değerli üstat Selahattin Erköse, bir Safiye Ayla konserine eşlik için, İzmir’e gelir. Ankara’ya dönüş için İstasyona geldiğinde uğurlamaya gelen adaşım Edip Baksı, eline bir kâğıt tutuşturur… Bildiniz “Rüzgâr Kırdı Dalımı“dır bu kâğıt… Şahane bir bestenin doğması için, bir kişi, bir tren ve sabaha kadar gidilecek yol yetermiş… Nitekim öyle de oluyor… Tren Ankara Garına girerken, eser çoktan Müzik Dünyasındaki yerini almıştı bile…

Yolcunun halini bir tek Allah bilir. Bizde, siyasete dalmak için çıktığımız yolda görün başımıza neler geldi…Allah’ın bildiğini yaşamaya başladık…

Bu duygusal anlardan sıyrılıp, siyasete nasıl geçeceğiz hep birlikte görelim…  CHP Genel Başkanı tam anlamıyla tribünlere artistlik yapıyor. AKP ile yapılan görüşmelerde, emeklileri asgari ücretlileri vs. gündeme getirmek ve onlar için bir şeyler istemek, esasında hiç olmamasını sağlamaktır… Sokaktaki simitçiye bile sorsanız bilir. Muhalefetin, istediğini yapmak, muhalefetin hanesine yazılacak artıdır. Bir ara Kripto’nun istediği emekli ikramiyelerini vermek CHP’ye nasıl yıllardır “Bizim sayemizde oldu” lafını söyletiyorsa, hükümet aynı tezgâha bir daha düşer mi?

Son yalancı ve etrafında dönen olaylara kısaca değinmek istiyorum… Hatırlayın. İlk Cumhurbaşkanlığı seçimi idi. Birisi ne demişti… “Ya Cumhurbaşkanı olacağım ya babaanne” O kişi cumhurbaşkanı olamadı, peki babaanne oldu mu? Hayır… Partisinden düşük oy almasına rağmen, Parti’ye yapıştı… Gelelim son yerel seçimlere… Özü başı soytarılığıyla Parti’yi bitirdi. Kazanamazsam siyaseti bırakacağım dedi…Bizim evin kızı, ablasının yanına defolup gitti de siyaseti bıraktı mı? Seçimlerin daha kırkı çıkmadan CB ile boy boy resimleri çıktı. Nelerin konuşulduğunu her ikisi de açıklamaya cesaret edemiyor… Müsavat Başkanı, acaba diyerek merceğimize aldık ama çok kısa zamanda fos çıktığını gösterdi… Parti’nin kapalı toplantısında Çanakkale Milletvekili Akşener’in resimlerini konu ediyor. Aman Allah’ım, Müsavat sinir krizleri geçiriyor. Tedbirli ve kesin ihraç talebiyle disipline yolluyor… Bu ne kızgınlık, bu ne sinir… Efendi kendine gel veya defol, sen de onun yanına git… Ablanızın eli kolu uzundur, hepinizi kolları kanatları altına alabilir… Sonunda da götürür biraderine teslim eder.

Fikirlerimden çok duygularımı paylaştığım bir yazı oldu. İnşallah farklı bir lezzet oluşmuştur. Yarına buluşacağımızı umuyorum. Allah’a emanetsiniz. Hoşça kalınız…

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!