Bir Nisan sabahının ılıklığı , tazelenen umutları , yeşeren yepyeni duygularıyla seslenmek istiyorum…Bu ayın şaka ve hoşgörülen yalanlarla açılışına karşılık başka özellikleri de mevcûttur… Müzik Dünya’ mızda da yer alan ” Nisan Yağmurları ” kısa ve coşkulu oluşlarıyla dikkat çeker. Genelde akşam üzeri yağışları münasebetiyle , mesai çıkışı memurlara musallat olması kaynaklı , tarafımca ” Memur Islatan ” olarak adlandırılmıştı… Bu münasebet ve hatırlamalar ışığında , bütün dertlerimizin her türlü sıkıntılarımızın ve kederlerimizin de , Nisan Yağmuru kadar kısa sürmesini diliyorum. Hepinize Merhabalar olsun can dostlarım…
Ukreyn-Rus Savaşı başlangıcın da ” NATO ne yapıyor ” diye efelenen asrın lideri (!) daha sonra alınan hiç bir karara ve yaptırıma uymadı. Bu tavrı bizce yabancı olmasa da , müttefiklerimizce (!!!) hoş karşılanmadı. Uluslararası her kriz de olduğu gibi Ne İsa’ ya ne Musa’ ya yaranamama becerisi bir örneğiyle daha karşımıza dikildi… Batı’ nın ilişkileri askıya alması kaynaklı tek diyalog unsuru olarak kalışımız , mevcût ekonomik kriz esnasında iç politikaya malzeme yapılmaya çalışıldı… Sürekli sırnaşık yaklaşımlarımıza karşılık , taraflarca def-i belâ kabilinden İstanbul Toplantı’ sı gerçekleşti… Yandaş ve havuz medyası beklediği pası aldı ve gol vuruşunu yaptı. Malûm laflar tekrar edildi ” Avrupa Erdoğan’ ı konuşuyor , Dünya liderimiz var , Erdoğan savaşı bitiriyor ” gibi laflar hava da uçuşmaya başladı. Rusya’ nın kerhen katıldığı , zirve rüyasından uyanmamızı Hükümet sözcüsü Petkov açıkladı. Henüz bir ilerleme yok diye… Dışişleri Bakan’ ı Lavrov’ da , önümüzde uzun bir yol var diyerek , diplomatik nezaket çerçevesin de durumu özetledi… Sakın yalnış anlaşılmasın , savaşın bitmesini , onun da bizim sayemiz de olmasını can-ı gönülden istiyorum ama , bana göre henüz böyle bir iklim yok… Ayrıca bir dipomatik rezaletten de bahsetmeden geçemiyeceğim… Hiç bir diplomatik görevi yok diye açıklanan , eski komünist yeni Çar’ ın adamı , oligark Roman Abramovich’in toplantıda ne işi vardı. En azından yalnız bir yerde oturması gerekirken , Hükümet Sözcü’ müz Kalın’ ın yanında niye duruyordu… Bir ara , Suriye’ den Yurt’ a kaçak akaryakıt taşıyan filoları bombalayan Rus uçaklarınından sonra , ılımlı bir hava arayışımı veya yeni ayrıcalıklar mı planlanıyordu… CB ının konuşma yaptığı ve bulunduğu bir toplantı için bütün diplomatik teammüllerin aleyhine çok abes bir durum oluştu… Anlaşıldı , körü körüne RTE ci ve Putin’ ci olanlar gene kağıda kaleme sarılacaklar. En iyisi örnekleme yapayım… Mesela Kırım’ ın statüsüyle alakalı , Moskova’ da heyetler arası bir toplantı yapılsa , her türlü dokunulazlığa sahip , canımız ciğerimiz , Ana’sından daha çok koruduğumuz Putin’ imiz de katılıp konuşma yapsa , o toplantıya da , mahrem yerlerimizin taliplisi Mehmet Cengiz’ i götürsek böyle bir şeye Ruslar müsade eder mi. Bence katiyetle hayır… Daha heyet havaalanındayken işi askıya alırlar… Kırım dedim de , bana önceki bir yazımdan dolayı ” Ne yaptığının farkında mısın ” diyenlere de cevap olur , bir iki şey söyleyelim… 1- En başta Kırım , Rusya’ya ait değil. Bunu bir tek kendileri hariç bütün dünya böyle kabûl ediyor… 2- Normalde , bu güzel Yurt , Ukrayna’ ya bağlı , özerk bir Cumhuriyet… 3- Kırım’ ın yerlileri , Tatar dediğimiz , Kırım Türk’ leridir… 4- Bu insanlar kendi istekleri dışın da 18 Mayıs 1944 te Josef Stalin’ in emriyle , Lavrenti Beriya tarafından takribi 200 bin kişi olarak , hayvan vagonlarına bindirilerek , Sibirya’ ya sürgün edilmişlerdir… 5- Korumasız ve açık vagonlarla yapılan seyahat , büyük telefata sebep olmuştur… 6- Olay çeşitli bahanelerin arkasına sığınılacak bir durum olmayarak, aşağı yukarı aynısı , 14 Kasım 1944 te , 100 bin cıvarın da Ahıska Türk’üne de uygulanmıştır… 7- Devletler arasın da ebedi dostluk ve düşmanlık yoktur , menfaatler vardır… Orta Asya’ da ki durumlardan , Sultan Galiyev’ e kadar olanlar da dahil , bu cürümleri yapanlar , Taksim’de ki Anıt’ta , arz-ı endam edenlerin evlatlarıdır… 8- BM ve Evrensel İnsan hakları gereği , Kırım’ la alakalı her konunun , birinci derecede ki görüşmecisi ve muhatabı TC. dir… 9- Bu toprakların şu anki kabûl edilen sahiplerinin , davet ve garantörlük yaklaşımını çok iyi değerlendirmek gerekmektedir… 10- Suriye’ de onbinlerce konut yapıp , gelişleri önlemeye uğraşacağımıza , burdakilere ev-iş-toprak garantisiyle geri dönüş baskısı yapacağımıza , ilk önce , bütün Kırım Türk’ lerinin evlerin dönüşü sağlanmalıdır. Gerekli lojistik ve konut yardımları derhal devreye sokulmalıdır…11- Türkiye’ de kalmak isteyenler başımızın tacıdır. Bur da kalmak isteseler bile , onlara orada mutlaka bir ev teslim edilmelidir. 12- maddeleri daha da arttırbiliriz ama şimdilik kafi gibi… Rusya’ dan çekinmemize hiç gerek yoktur. Eğer öyle bir şey varsa , Libya ve Suriye’ den derhal çekilelim…
Hayatta hiç bir şey tesadüf değildir… Şu an gözlerim dolu dolu oldu…Kırım televizyonun da montajcı arkadaşla sabahlamıştık… Bu türkünün altına görüntü döşüyorduk…” Ah Güzel Kırım ” türküsü çalıyor şu an , hemde Şükriye Tutkun söylüyor… İçime öyle geliyor ki , yok yere hayatlarından olan kardeşlerimin rûhaniyatları içime hoş bir burukluk emanet ettiler , beni haberdar ettiler…
Aluştadan esken yeller , yüzüme vurdu…
Balalıktan osken evge köz yaşım düştü…
Men bu yerde yaş almadım , yaşlığıma toy almadım…
Vatan’ ıma hasret kaldım , Ey güzel Kırım…
Bahçaların meyvaları bal ile şerbet
Sularını içe içe toy almadım men…
Men bu yerde yaşalmadım , yaşlığıma toyalmadım…
Vatan’ ıma hasret kaldım , Ey güzel Kırım…
Bala çağa vatanım dep köz yaşın döker…
Kartlarımız eliç yayıp dualar eder…
Kırım bizim için en az Kıbrıs kadar önemlidir… O zamanın şartların da 6. Filoya rağmen gittik. Ambargolar ve Dünya umurumuzda değildi. Şu anın şartları , o zamana göre çok çok daha iyi… Oraları ne Osmanlı’nın ne de Giray’ ların mülküdür… Oralar ” Dilde , fikirde , işte birlik ” diyen İsmail Gaspıralı’ların ve bütün Türk Dünya’ sının malıdır…
Gazete’ nin yayın politikasına karışmam. Ben yazıma , O güzel Türkü’ yü de ilave ediyorum. Bakarsınız ek yapılır. Hepiniz Yaradan’ a emanetsiniz. Hoşçakalınız…
Mehmet Edip Ören
Diğer Yazıları
Köşe Yazarı