Yıllar önce demiştim. Hani şu mahrem yerlerimize göz diken vardı ya… Londra’da sokak satın aldı diye. Şimdiler de mızrak çuvala sığmıyor. Her şey gayet açık biçimde gün yüzünde. Gizli paralarımızı idare eden bürokratlar dahil bütün zengin müteahhitlerimiz ki, kamuoyunda beşli çete diye anılır, neredeyse, Londra’yı kapattılar… Düğün kambersiz olur mu demek tam yerinde olur. Bir A.di’yi esirgediğimiz Diyanet İşleri Başkan’ının bile Londra sevdası herkesçe biliniyor. Gelelim diğer tarafa… ABD’nin en prime yerinde Manhattan’da gökdelen dikildi. 1-2 eski saray(Yapı) alındı, restore ediliyor.
İnsan başından geçen olaylara göre, zihin çağrışımlarıyla uyarılıyor. Esasına bakarsanız her yazı yazarken, her kimseyle konuşurken, sosyal hayat içinde gezinirken, sık sık Gazali’nin dedikleri beynimin her hücresinden fışkırıyor… Ne demiş mübarek… Üç şey boşunadır. Aptala nasihat, cahille tartışmak, iki yüzlüyle dost olmak… Hepinize Merhabalar. Türkiye her daim, birden büyüktür.
Eğer adına demokrasi denilirse Türkiye, dünyadaki örneklerinden çok farklı sistemlerin içinde. Ca-Ce hiçbir sorumluluğu olmayan bir konumda amma, muhalefetin bütün eleştirilerine, sanki tek ilgili kendisiymiş gibi cevaplar veriyor… Buna karşılık, padişahlardan bile daha çok yetkilerle donatılmış, her şeyin yegâne müsebbibi, RT sessiz… Ölüm döşeğinde, hasta yatağında bile durumunu muhafaza eden Ca-Ce ye Allah öyle bir ceza veriyor ki… Canını almıyor bu rezilliği yaşamasına müsaade ediyor… Anadolu’da yaygın bir laf vardır. “Yaradan, sevdiği kulunu yanına çabuk alır” diye… Birilerini ise yaşatıyor… Çok zor bir durum. Rabbim kimseyi bu hallere düşürmesin.
RT geçtiğimiz günlerde dedi ki “Öyle şeyler var ki, ortaya çıktıkça, bunlar ailelerinin bile yüzüne bakamayacak” Epey zaman geçti, ortada bir şey yok. Acaba, elde hazır olan, başörtülü kızımızın, Kabataş’taki görüntüleri yayınlandıktan sonra mı, ortaya çıkacaklar? Her şey parayla değil, sırayla, değil mi efendim… Gelelim, kimler herkesin yüzüne rahatlıkla bakabiliyor? Sadece kendini kurtarmış Numan mı? Ağasına dedikleri kitap olur… Herkese bakabiliyor mu? En soylu Bakamayan, daha önce söylediklerini acaba siyaset gereği mi söyledi. Herkese bakabiliyor mu… Ya Ca-Ce… Birbirlerine neler neler dediler. Anadolu’daki cinayet sebebidir… Herkesin yüzüne bakabilme durumu nedir? Kimse endişe etmesin, aslanlar gibi herkesin yüzüne bakabiliyorlar, onun için kimse endişe etmesin bir problem olmaz…
Yüzlerimize bakacak durumları olmamasına rağmen utanmadan, ülkeyi, ileri demokrasiyle tanıştırdıklarını söyleyenler var. Böyle denilince, nereye kadar diye sormakta boynumuzun borcu. Buna da şükür. Bir zamanlar birileri “Demokrasi araçtır, istediğimiz durakta ineriz” diyordu. Bu laf hala geçerli mi, yoksa, şimdiye kadar söylenenler gibi unutuldu gitti mi? Bana göre, “İnecek” düğmesine basıldı. Şoförün durağa yanaşması bekleniyor. Yapılanlara bakılırsa, durak geldi bile…
Bir başka merakım da “Yüzük” işi. İnsanın başına ne gelirse meraktan gelir ama ne yapalım, işimiz icabı sormak zorundayız… Sahi bu yüzük işini kim demişti? Ben unuttum, biri bana hatırlatsın. Hatırladığım şey ise, alyans tan ötesi çok kötü söyleniyordu. Bu duruma Allah kimseyi düşürmesin…
Birbiriyle ayrılmaz ikili olan ABD ve İngiltere, bizim ekonomik sistemimizin de göbeğine oturdu. Sadık okuyucularım bilir. Yıllar önce demiştim. Hani şu mahrem yerlerimize göz diken vardı ya… Londra’da sokak satın aldı diye. Şimdiler de mızrak çuvala sığmıyor. Her şey gayet açık biçimde gün yüzünde. Gizli paralarımızı idare eden bürokratlar dahil bütün zengin müteahhitlerimiz ki, kamuoyunda beşli çete diye anılır, neredeyse, Londra’yı kapattılar… Düğün kambersiz olur mu demek tam yerinde olur. Bir A.di’yi esirgediğimiz Diyanet İşleri Başkan’ının bile Londra sevdası herkesçe biliniyor. Gelelim diğer tarafa… ABD’nin en prime yerinde Manhattan’da gökdelen dikildi. 1-2 eski saray(Yapı) alındı, restore ediliyor. İstikbalimizin “Emita“sının büyük yangında bir villası kül oldu. Kalanlar ne bilinmiyor… Sizce bu kadar yurtdışı yatırımının sebebi ne olabilir. Seçimler ve sonrası diyebilir miyiz?
Bugün 3 Mayıs. Ben ve benim gibi düşünenlerin “Türkçüler Günü” olarak kabul ettiği bir gün. Detaya girmeden ve de yorum yapmadan, herkese kutlu olsun.
Finalde havayı dağıtalım. TFF kulüplere kadrolarına 14’e kadar yabancı futbolcu almaya müsaade etmiş. 11’i sahada 3 de yedek, Türk’e gerek yok… Tam post-modern “Yerli ve Milli” olayı.
Hepinizi güzel Allah’ıma emanet ediyorum. Hoşça kalınız…