Mehmet Edip Ören
Mehmet Edip Ören

Neden camileri boykot ediyorum?

featured

RT boykot silahını kullanmamızı istiyor. Ben tercihimi camiden yana kullanıyorum. Parti, propaganda üssü haline getirilmiş bu mekanlar ve içindekiler artık iyice azıttılar. Cemaat mecburiyeti olanlar (Cuma – Bayram) haricinde gitmemeye gayret ediyorum. Hutbeler, hükümet sözcüsü edasıyla okunuyor. Günde toplam bir saat civarı çalışarak 3600 ek gösterge ve yüksek maaş alınmasından kaynaklı durum, bana fahiş fiyat gibi geliyor…

Size bir sır vereyim. Öyle bir sır ki Alzheimer önleyici yönü de var. Haftanın her günü bir hafta önceki olayları değerlendir. Mesela pazartesi günü geldi, geçen hafta pazartesi ne oldu, hatırlamaya çalış ve zihninde yorumla… Hepinize merhabalar olsun, can dostlar… Biliyorsunuz ama sık tekrarından bir hak kaybı oluşmaz… Türkiye birden büyüktür…

Esas konularıma geçmeden önce, sizlere bir itirafla başlamak istiyorum. Ülkede, her meslek gurubu gibi   tecrübeli gazeteciler de gözaltına alınıyor. Mitralyöz mermisi sıklığında oluşan bu durum, inanın ki beni çok korkutmaya başladı… Korkuyorum arkadaşlar. Allah’ın bildiğini kuldan saklamaya gerek var mı? Ya bir gün, eleştiri oklarımı, kınına sokar, mülayim, lay lay lom yazılar yazacağım tutar veya, iktidarın nadir iyi işlerinden birini kaleme alırsam, etraftan “Nasıl tırstı, bunlara böyle yapmak lazım” gibi söylenir diye inanın ki çok korkuyorum. Bu yüzden her cümlemi daha sivri olarak kaleme alma isteğim tavan yaptı… Çok dikkat ediyorum ve de inanın ki çok korkuyorum… Rahatım kaçtı… Kalemi elime aldığımda normal tarzım neyse alır başımı giderdim. Şimdi ise, her cümlede dönüp bakmak zorunda kalıyorum. Çok hafif kaldı daha yüklenmem lazım diye düşünmekten, motivasyonu mu sağlayamıyorum…

Birkaç gün önce çok ilginç bir rüya gördüm. Yorumlamaktan anlamam ama, anlayanların laflarını da dinlerim… Türkiye’deki sığınmacılardan biriyle evlenmişim. Yani karım Arap… Kafkasya taraflarından bir ülkedeyim. Ermenistan da olabilir Gürcistan da… Birdenbire Başkan seçiliyorum. Ülkede ne kadar para varsa, kamyonet, kamyonet toplayıp, Türkiye’ye yolluyorum. Halk git gide fakirleşiyor. Fakirleştikçe, bana bağlanıyor, yellensem alkışlıyor… Kamunun ne kadar düzeni varsa bozuyorum. Orduyu, yargıyı aklınıza ne gelirse tarumar ediyorum. Her hareketinden sonra, çılgınca alkışlanıyorum, eller üstünde tutuluyorum. Ne güzel bir rüya dediğinizi duyar gibi oldum ama, tam tadını çıkaracakken, uyanıverdim… Hayırdır İnşallah dedikten sonra yorumlarınızı bekliyorum…

Her neyse, rüya idi geçti. Eğer geçmiyorsa, mutlaka rüya değil, gerçektir. Ekonomimiz maalesef iyi yolda değil. Halkımız perişan, asgari ücretliler, hele hele emekliler, mezara girmiş gibi. Çok şükür ki, hiç olmazsa %20’lik bir kitleyi kurtarabildik… Tek tesellimiz, bari onlar rahat etsin. Emita Hanımefendi bu aralar, halkımızı dahiyane fikirleriyle buluşturmuyor. Bir müddet önce, porsiyonları küçültün, diyerek hiçbir politikacının aklına gelmeyecek olaya imza atmış, dar gelirlileri bir nebze de olsa ferahlatmıştı… Bu değerli hanımefendiden bir görüş daha bekliyoruz. Lütfedip, o güzel çantalarından bir iki notu daha bizlerle paylaşırsa, sevinçlere gark oluruz. Zat-ı alilerinin hangi okulu bitirdiğini bilmiyorum ama, bana göre olsa olsa hatta kesinlikle Kartal İmam Hatip mezunudur…

Kürt asıllı İngiliz Memoş, sağ olsun elinden geleni yapıyor. Bizi kurtaracağını, ekonomiyi düze çıkaracağını zannedenler yanılıyor. Memoş’umuz sadece İngiliz bankerlerin, bize verdiği paraların, aksamadan ve eksiksiz olarak geri dönüşlerini sağlamakla görevli. Bunu, Osmanlı’nın son zamanlarındaki, Düyun-u Umumiye’nin post-modern haline benzetebilirsiniz. Görevi bittiğinde gene Katar paralarını, İngiltere’deki piyasalarda yönetmeye devam edecektir. Birinci geliş ve gidişinde olduğu gibide, tu – kaka edilerek ve de bütün suç üstüne yıkılarak yollanabilir. Bunun bir faydası da Hükümet’e yeni bir vade sağlayacak olmasıdır. Yani, bu iş 2026 da olursa 2027, 2026’dan iyi olacak, 2028 zaten iyi olacak sarmalı ile baş başa kalacağız

İnim inim, inleyen halkın , gök gürültüsünü andıran karın gurultusunu bastırmak isteyenler, süpersonik gündemleri peş peşe devreye sokuyorlar… halkın, kongrede “Şam Fatihi” sloganları atıldı ama, buna atanlarda inanmıyordu. Benim değerlendirmelerin şöyle: ABD ve yavru ABD(İsrail) HTŞ harekâtını başarıyla sonlandırdı. Daha sonraki operasyonlar için RT’ye bir çıkma yaptılar. Basın bildirilerinde onore ettiler. Sanki dahli varmış gibi, iç politika için avantaj paketleri sundular. Yandaş basın sazan gibi atladı ve sahiplendi. MÜSİAD devreye girdi. Ticari anlaşmalardan bahsetti, sınırımız çok yakın vs dedi… Tokat, Şamdan geldi. Yüzümüzde öyle bir patladı ki, kızamık olduk, bile desek kurtarmayacak… Haddini bil, çok ileri gitme dendi. MÜSİAD bildirisinin hemen ardına, diplomatik nezakete sığmayacak biçimde, gelen Türk mallarının, gümrüğü %300-500 oranında arttırıldı. Ne demişler, Al sana bir kaya….

Gelelim, son konumuza : RT boykot silahını kullanmamızı istiyor. Ben tercihimi camiden yana kullanıyorum. Parti, propaganda üssü haline getirilmiş bu mekanlar ve içindekiler artık iyice azıttılar. Cemaat mecburiyeti olanlar (Cuma – Bayram) haricinde gitmemeye gayret ediyorum. Hutbeler, hükümet sözcüsü edasıyla okunuyor. Günde toplam bir saat civarı çalışarak 3600 ek gösterge ve yüksek maaş alınmasından kaynaklı durum, bana fahiş fiyat gibi geliyor…

Hepiniz Yaradan’a emanetsiniz. Hoşça kalınız.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!