Geçtiğimiz günlerde İçişleri bakanlığı açıkladı. Türkiye’de motosikletlerin, diğer araçlara oranı %19 iken, karıştıkları trafik kazası oranı %45 imiş. Bu şu demek oluyor. Motokurye yoğunluklu bu araçlar, ölüm saçıyor, kural dinlemiyor ve de yıllarca çözümleri dahil yazdığımız gibi raptı zapt altına alınmaları gerekiyor. Bu iki tekerlekli canavarlar yüzünden, kaldırım dahil hiçbir yerde güvende değiliz. Işığın, kırmızıdan, yeşile dönmesi, karşıya geçmeniz için yeterli değil. Ancak etrafta herhangi bir motokurye yoksa emniyette sayılabilirsiniz.
Bazı geceler karanlıktır. Diyeceksiniz ki, zaten öyledirler. Evet haklısınız. Gözle değerlendirirseniz öyledir, ama gönülle değerlendirdiğinizde başka olurlar… Umutlarınızın olduğu, geceler, pırıl pırıldır. Çaresiz, bedbin olduğunuz geceler ise zifirdir. Son yılların bütün geceleri kap kara oldu. Ufacık bir ışığa hasret kaldık. Bir memleketin hayalleri, rüyaları ancak bu kadar yok edilebilir. Hayali olmayanın, gerçeği hiç olmaz… Gene kalem aldı başını gitti. Felsefe bir kenarda dursun, yaşanan hayata dönelim. Hepinize merhabalar olsun…
Hala kafama takılan, aklımdan çıkmayan şeylerle başlamak istiyorum. Birinci olarak, küçük kriptodan bahsedelim. ATATÜRK maskesi bulunan ama RT kadar bu isimden korktuğu anlaşıldı. “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” diyen vatandaşı nasıl azarladığını gördünüz… Kendisine yapılan en ağır eleştiri ve hakaretlere “Canı sağ olsun” diyen, kavgadan tartışmadan uzak görünümlü bu kripto, vatandaşı öyle bir azarladı ki ekran karşısında donuverdik. Benim, olaydan sonra, mevcut sistemin gideceğine dair umutlarım tükendi. Ca-Ce ve kripto sayesinde, genç teğmenlerin orduyla ilişkisi kesilebilir, eğer kesilmez ise de, RT bunlardan daha milliyetçidir. Acı ama gerçek bu…
Bir diğer olay ise CB Yardımcısı Cevdet Yılmaz denilen zekâ fukarasıyla alakalı… Ağası, “Sıkıntıların farkındayız” derken, bu kraldan fazla kralcı zavallı, utanmadan “Emeklilerimizi enflasyona ezdirmedik” diyebiliyor… Eyyy Beyinsiz, Türkmen, öyle bir silkin ki bunların tozu bile kalmasın üstünde… Kalk artık, uyan ne olur…
Yer, Malazgirt… Türkiye Tarih’inin başlangıç km taşlarının olduğu günlerden biri. Bana göre 19 Mayıs’tan sonraki en önemli gün… 30 Ağustos’ta, bir Gürcü, bunamış kendisini milliyetçi gibi göstermeye çalışan ayakta zor duran biri, ve de, Türklüğü ortadan kaldırma isteğini gizlemeyen bir başkası… Yan yana gelmiş, ortak olmuş, birbirlerinin ellerini havaya kaldırıyorlar. İşte memleketin en özet resmi bu…
Geçtiğimiz günlerde İçişleri bakanlığı açıkladı. Türkiye’de motosikletlerin, diğer araçlara oranı %19 iken, karıştıkları trafik kazası oranı %45 imiş. Bu şu demek oluyor. Motokurye yoğunluklu bu araçlar, ölüm saçıyor, kural dinlemiyor ve de yıllarca çözümleri dahil yazdığımız gibi raptı zapt altına alınmaları gerekiyor. Bu iki tekerlekli canavarlar yüzünden, kaldırım dahil hiçbir yerde güvende değiliz. Işığın, kırmızıdan, yeşile dönmesi, karşıya geçmeniz için yeterli değil. Ancak etrafta herhangi bir motokurye yoksa emniyette sayılabilirsiniz.
Tasarruf amaçlı, personel servis araçlarının kalkmasından sonra, akıl almaz savurganlıklar, hız kesmeden artarak devam ediyor. Geçen günlerde gözlerime inanamadım… Kuzey Kore benzeri Komünist artığı ülkelerde karşılaşabileceğiniz olaylar, nazarlarımız karşısına dikiliverdi. Ele geçirilen düşman havaalanı muamelesine maruz kalan İstanbul ATATÜRK Havaalanı 7000 tane araçla dolduruldu. RT, sözüm ona gövde gösterisi yaptı. Ülke genelinde jandarmaya teslim edilen araçlar görev yerlerine hareket etti. Peki fatura ne oldu ve kime çıktı. Emekli, asgari ücretli, dar gelirli, yetim dul, o el, gene cebini yokladı. Edirne’den, Hakkâri’ye, Sinop’tan, Antalya’ya gidecek bu araçların oraya geliş ve gidiş yakıt masrafları bile korkunç rakamlara ulaşıyor. Devlette çalışmaktan kaynaklı bilgilerimizle, masraf sadece o kadar da değil 7000 tane personelin, harcırahları, yakıt masrafları vs de hesaplanırsa, RT Efendi’nin sırtımıza yüklediği yük daha iyi anlaşılır…
Ali Yerli ve de Milli Kaya’nın, her gün yayımladığı, yakalanan suç örgütleri listesi şovdan öteye geçemiyor. Şehirlerimizi n en işlek ve kalabalık yerleri, güpegündüz, mafya hesaplaşmalarına sahne oluyor. Artık, mızrak çuvala girmiyor. Türkiye, bu beyzadeler yüzünden Avrupa’da, organize suçlar birincisi oldu. Ülkemizde, her yüz bin kişiye, 450 mahkûm düşüyor. Bu oran suçluların sığındığı Gürcistan’da, 230 iken Almanya’da ise 160… Yirmi iki yıldır Allah’tan korkan, kuldan utanan (!!!) sistemin, bizleri getirdiği nokta bu.
Ca-Ce gene ağzından salyalar saçarak, kudurmuş gibi, basına ve Sinan Ates’in annesine saldırdı… Bu adam (!) TV ye çıktığında lütfen çocukları ekran karşısından uzaklaştırın. Bir insan (!!!), bir siyasi (!!!) , bir milliyetçi (!!!) bu kadar azgın olabilir mi? Hadi o oldu, etrafı ne yapıyor? Maalesef ayakta alkışlıyor. Konu çok asabımı bozuyor. Üstelik tenkit ettiğim yer hem eski hem de müstakbel ocağım. Şimdilik bu kadarla kalayım…
Veda edelim mi, hadi edelim… Hepiniz Allah’a emanet olun. Hoşça kalınız…
