Mehmet Edip Ören
Mehmet Edip Ören

Motokurye Cinayeti Ne Oldu?

featured

İnfiale sebebiyet veren ve düzmece haberlerin, yalanların, iftiraların tepe yaptığı, “Motokurye Cinayeti” bile, Adalet Bakamayanımız tarafından “Gazze” bahanesiyle kaale bile alınmadı… Somali CB sının piliçi nerede, devlet ne yapıyor, karşı taraf ne diyor, en ufak bir haber yok… Anlaşılan getireceğiz, cezasını çekecek laflarının arkasından, altı yıl hapis talebi servis edildi. Bu şu demek… Savcı talep eder, mahkeme, dört yıla hükmeder. İyi halden iki yıla iner, o da para cezasına çevrilir… Bu arada, karısı da şikayetini geri çekti, para mı verdiler, tehdit mi ettiler, soru işareti, anlayacağınız, giden, gittiği ile kalıyor,  kesesinden gidiyor…

Ozan-ı Kebir Aşık Veysel Şatıroğlu, ne demiş… “Uzun ince bir yoldayım, gidiyorum gündüz gece. Varmak için menzile, gidiyorum gündüz gece…” Hemen hemen hepimizin şoförlüğü var. Mesela, Ankara’dan çıkıp, İstanbul’a giderken, sık sık kaç kilometremiz kaldığını okuruz… Peki kaç km. katettiğimizi yazan bir levhaya rastlar mıyız? Gayet tabi ki rastlamayız. Çoğunuzun, bu ne konuşuyor, niye gereksin ki, mühim olan, ne kadar kaldığı, dediğinizi duyar gibiyim… Haklısınız, ama, ömür yolculuğunda sistem tam olarak, ters işler… Aldığınız mesafe bellidir ama, gideceğinizi asla bilemezsiniz… Herkes ayağını denk alsın, bir de bakarsınız ki son durak, son km. gelmiş… Çaldığınız, çırptığınız, yalanınız dolanınız, riyanız sahtekarlığınız, vs vs karşınıza dikiliverir… Hepinize merhabalar…

Sokrates’i her zaman taktir ettiğimi bilirsiniz. Bazılarınız bana kızabilir, eyvallah, saygı duyarım. Gelin görün ki, düşüncelerimi doğrulayan o kadar çok örnek var ki… İşte Arjantin… Adamın deli olduğunu herkes biliyor, bir tek onu, elleri patlarcasına alkışlayanlar bilmiyor. Ne dersiniz, başka örneklerde mi var, hangi devletler olduğunu yazarsanız, ben de öğrenirim… Allah ülkemizden uzak tutsun. Yarın yılbaşı, adetten olduğu üzre nostalji yapacağız, dolayısıyla bugün senenin son siyasal yazısıyla huzurlarınıza geldim…

Uzun süredir, her konu, ilgililerce “Gazze Katliamı” bahane edilerek öteleniyor… İnfiale sebebiyet veren ve düzmece haberlerin, yalanların, iftiraların tepe yaptığı, “Motokurye Cinayeti” bile, Adalet Bakamayanımız tarafından “Gazze” bahanesiyle kaale bile alınmadı… Somali CB sının piliçi nerede, devlet ne yapıyor, karşı taraf ne diyor, en ufak bir haber yok… Anlaşılan getireceğiz, cezasını çekecek laflarının arkasından, altı yıl hapis talebi servis edildi. Bu şu demek… Savcı talep eder, mahkeme, dört yıla hükmeder. İyi halden iki yıla iner, o da para cezasına çevrilirBu arada, karısı da şikayetini geri çekti, para mı verdiler, tehdit mi ettiler, soru işareti, anlayacağınız, giden, gittiği ile kalıyor,  kesesinden gidiyor… Bu arada TBMM’de çok ilginç olaylar cereyan ediyor. Bahane edilen bütün sebepler askıya alınarak, üstelik bir milletvekilinin ağır yaralanıp ölmesine rağmen, Süper “Garden Party“ler hız kesmedi… Ağa kızı olduğunu söyleyen bir Diyarbakır milletvekilinin şefliğindeki görüntüler bana Tevfik Fikret‘in Han-ı Yağma Şiirini hatırlattı… Türkçeye çevrilmiş haliyle paylaşacağım. Bir dakikanızı ayırıp, okursanız çok büyük faydalara mazhar olursunuz…

Bu sofracık ki bekler yutulmayı

Huzurlarınızda titriyor, şu ulusun hayatıdır

Ulusun ki acılı, Ulusun ki eşiğinde ölümün

Ama sakın çekinmeyin, yiyin yutun hapır hapır

Yiyin efendiler yiyin, bu doyumsuz sofra sizin

Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin

Efendiler pek açsınız besbelli yüzünüzden

Yiyin, yemezseniz bugün yarın kalır mı kim bilir

Şu doyumcu sofra, bakın gelişinizle övünçlü

Hakkıdır kutsal savaşınızın, evet o hak da elde bir

Yiyin efendiler yiyin, bu iç şenliği sofra sizin

Doyuncaya tıksırıncaya çatlayıncaya kadar yiyin

Bütün bu nazlı beylerin neyi varsa ortalıkta say

Soy sop şeref gösteriş oyun düğün konak saray

Tüm sizindir efendiler, konak saray gelin alay

Tüm sizindir, tüm bu sizindir hazır hazır, kolay kolay

Yiyin efendiler yiyin, bu doyumsuz sofra sizin

Doyuncaya tıksırıncaya çatlayıncaya kadar yiyin

Büyüklüğün sindirimi biraz ağır olsa da yok zarar

Görkemli yüceliği, öç alıcı sevinci var

Bu sofra gönül almanızdan böyle ısınır ve ışıldar

Sizin, şu baş, beyin ciğer, bütün kanlı lokmalar

Yiyin efendiler yiyin, bu doyumsuz sofra sizin

Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin

Verir zavallı Memleket, verir ne varsa malını

Varlığını hayatını umudunu hayalini

Tüm olanca rahatını olanca gönül bağını

Hemen yutun, düşünmeyin haramını helalini

Yiyin efendiler yiyin, bu doyumsuz sofra sizin

Doyuncaya tıksırıncaya çatlayıncaya kadar yiyin

Bu harmanın gelir sonu, kapışın giderayak

Yarın bakarsınız söner, bugün çatırdayan ocak

Bugün ki mideler sağlam, bugün ki çorbalar sıcak

Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak

Yiyin efendiler yiyin, bu cümbüşlü sofra sizin

Doyuncaya tıksırıncaya çatlayıncaya kadar yiyin…

Yılbaşı, fazlaca moral bozmadan, idare edelim. Yüreğimiz kan ağlasa da mantıklı düşüneceğimiz zamanları bekleyelim derim. Bu yüzden, yalancı bahar bittikten sonra, buluşmak ve dertleşmek üzere şimdilik veda… Hepiniz Allah’a emanet olun. Hoşça kalınız…

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!