İnfiale sebebiyet veren ve düzmece haberlerin, yalanların, iftiraların tepe yaptığı, “Motokurye Cinayeti” bile, Adalet Bakamayanımız tarafından “Gazze” bahanesiyle kaale bile alınmadı… Somali CB sının piliçi nerede, devlet ne yapıyor, karşı taraf ne diyor, en ufak bir haber yok… Anlaşılan getireceğiz, cezasını çekecek laflarının arkasından, altı yıl hapis talebi servis edildi. Bu şu demek… Savcı talep eder, mahkeme, dört yıla hükmeder. İyi halden iki yıla iner, o da para cezasına çevrilir… Bu arada, karısı da şikayetini geri çekti, para mı verdiler, tehdit mi ettiler, soru işareti, anlayacağınız, giden, gittiği ile kalıyor, kesesinden gidiyor…
Ozan-ı Kebir Aşık Veysel Şatıroğlu, ne demiş… “Uzun ince bir yoldayım, gidiyorum gündüz gece. Varmak için menzile, gidiyorum gündüz gece…” Hemen hemen hepimizin şoförlüğü var. Mesela, Ankara’dan çıkıp, İstanbul’a giderken, sık sık kaç kilometremiz kaldığını okuruz… Peki kaç km. katettiğimizi yazan bir levhaya rastlar mıyız? Gayet tabi ki rastlamayız. Çoğunuzun, bu ne konuşuyor, niye gereksin ki, mühim olan, ne kadar kaldığı, dediğinizi duyar gibiyim… Haklısınız, ama, ömür yolculuğunda sistem tam olarak, ters işler… Aldığınız mesafe bellidir ama, gideceğinizi asla bilemezsiniz… Herkes ayağını denk alsın, bir de bakarsınız ki son durak, son km. gelmiş… Çaldığınız, çırptığınız, yalanınız dolanınız, riyanız sahtekarlığınız, vs vs karşınıza dikiliverir… Hepinize merhabalar…
Sokrates’i her zaman taktir ettiğimi bilirsiniz. Bazılarınız bana kızabilir, eyvallah, saygı duyarım. Gelin görün ki, düşüncelerimi doğrulayan o kadar çok örnek var ki… İşte Arjantin… Adamın deli olduğunu herkes biliyor, bir tek onu, elleri patlarcasına alkışlayanlar bilmiyor. Ne dersiniz, başka örneklerde mi var, hangi devletler olduğunu yazarsanız, ben de öğrenirim… Allah ülkemizden uzak tutsun. Yarın yılbaşı, adetten olduğu üzre nostalji yapacağız, dolayısıyla bugün senenin son siyasal yazısıyla huzurlarınıza geldim…
Uzun süredir, her konu, ilgililerce “Gazze Katliamı” bahane edilerek öteleniyor… İnfiale sebebiyet veren ve düzmece haberlerin, yalanların, iftiraların tepe yaptığı, “Motokurye Cinayeti” bile, Adalet Bakamayanımız tarafından “Gazze” bahanesiyle kaale bile alınmadı… Somali CB sının piliçi nerede, devlet ne yapıyor, karşı taraf ne diyor, en ufak bir haber yok… Anlaşılan getireceğiz, cezasını çekecek laflarının arkasından, altı yıl hapis talebi servis edildi. Bu şu demek… Savcı talep eder, mahkeme, dört yıla hükmeder. İyi halden iki yıla iner, o da para cezasına çevrilir… Bu arada, karısı da şikayetini geri çekti, para mı verdiler, tehdit mi ettiler, soru işareti, anlayacağınız, giden, gittiği ile kalıyor, kesesinden gidiyor… Bu arada TBMM’de çok ilginç olaylar cereyan ediyor. Bahane edilen bütün sebepler askıya alınarak, üstelik bir milletvekilinin ağır yaralanıp ölmesine rağmen, Süper “Garden Party“ler hız kesmedi… Ağa kızı olduğunu söyleyen bir Diyarbakır milletvekilinin şefliğindeki görüntüler bana Tevfik Fikret‘in Han-ı Yağma Şiirini hatırlattı… Türkçeye çevrilmiş haliyle paylaşacağım. Bir dakikanızı ayırıp, okursanız çok büyük faydalara mazhar olursunuz…
Bu sofracık ki bekler yutulmayı
Huzurlarınızda titriyor, şu ulusun hayatıdır
Ulusun ki acılı, Ulusun ki eşiğinde ölümün
Ama sakın çekinmeyin, yiyin yutun hapır hapır
Yiyin efendiler yiyin, bu doyumsuz sofra sizin
Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin
Efendiler pek açsınız besbelli yüzünüzden
Yiyin, yemezseniz bugün yarın kalır mı kim bilir
Şu doyumcu sofra, bakın gelişinizle övünçlü
Hakkıdır kutsal savaşınızın, evet o hak da elde bir
Yiyin efendiler yiyin, bu iç şenliği sofra sizin
Doyuncaya tıksırıncaya çatlayıncaya kadar yiyin
Bütün bu nazlı beylerin neyi varsa ortalıkta say
Soy sop şeref gösteriş oyun düğün konak saray
Tüm sizindir efendiler, konak saray gelin alay
Tüm sizindir, tüm bu sizindir hazır hazır, kolay kolay
Yiyin efendiler yiyin, bu doyumsuz sofra sizin
Doyuncaya tıksırıncaya çatlayıncaya kadar yiyin
Büyüklüğün sindirimi biraz ağır olsa da yok zarar
Görkemli yüceliği, öç alıcı sevinci var
Bu sofra gönül almanızdan böyle ısınır ve ışıldar
Sizin, şu baş, beyin ciğer, bütün kanlı lokmalar
Yiyin efendiler yiyin, bu doyumsuz sofra sizin
Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin
Verir zavallı Memleket, verir ne varsa malını
Varlığını hayatını umudunu hayalini
Tüm olanca rahatını olanca gönül bağını
Hemen yutun, düşünmeyin haramını helalini
Yiyin efendiler yiyin, bu doyumsuz sofra sizin
Doyuncaya tıksırıncaya çatlayıncaya kadar yiyin
Bu harmanın gelir sonu, kapışın giderayak
Yarın bakarsınız söner, bugün çatırdayan ocak
Bugün ki mideler sağlam, bugün ki çorbalar sıcak
Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak
Yiyin efendiler yiyin, bu cümbüşlü sofra sizin
Doyuncaya tıksırıncaya çatlayıncaya kadar yiyin…
Yılbaşı, fazlaca moral bozmadan, idare edelim. Yüreğimiz kan ağlasa da mantıklı düşüneceğimiz zamanları bekleyelim derim. Bu yüzden, yalancı bahar bittikten sonra, buluşmak ve dertleşmek üzere şimdilik veda… Hepiniz Allah’a emanet olun. Hoşça kalınız…