Mehmet Edip Ören
Mehmet Edip Ören

Milletimiz çok ama çok büyük tehdit altında

featured

 

Ani çıkan rüzgarın karşısında , başımızdan uçan şapkanın arkasından bakar gibiyiz. Çaresizlik , güçsüzlük , yitirme duygusu benliğimizi kaplamışken , birdenbire birşeyler olur ya… duvara toslayan eşyamızın artık kımıldayamadığını görüp , gider alırız ya… bütün olumsuz duygularımızın yerini , gönül huzuru , mutluluk , sevinç alır ya… İşte öyle olmalıyız. Sürüp giden hiç bir şey , ebedi kaderimiz değildir.

Hayattaki ümidimizi , yaşama şevkimizi hiç bir zaman kaybetmemeliyiz. Olmadık ve ummadık bir zamanda çok şeyler değişir ve hepside hayatımızı yönlendirebilir… Umudu taze olan , umutsuzluğu kovan herkese Merhaba… Umut ışığı bekleyenlere Merhaba… Hiç bir umudu kalmamışlara da Merhabalar , kısaca hepinize Merhabalar olsun…

Her zamanki sabrımızla , oluşan haberlerin hepsini takip ettik ama hiç birinde gerçek resmi bulamadık… Geçen hafta , Bursa’ da bir evde yangın çıktı. Suriye uyruklu , sekizi çocuk dokuz kişi öldü. İnsanlığımız gereği kahrolduk , üzüldük. Bunların hepsi süreli ve gelip geçen , zamanla da yok olmaya yüz tutan duygulardır. Kalıcı olansa altındaki gerçeklerdir… Bu gerçekleri , fazla yoruma girmeden , birebir paylaşmak istiyorum’ . Kağıt toplayan , kendini doyurmaktan aciz bir Baba , Onun otuz bir yaşında , hepsi Türkiye’de doğmuş altı çocuklu Karı’sı… Ana tablo bu. Şimdi bunun üzerinden empatimizi yapalım. Allah göstermesin , bizler Ülke’ mizden kaçıp , İran’ a sığınsak… Olmaz ya , eğer olsaydı , Kurtuluş Savaş’ ında olurdu. Diyelim ki kirişi kırdık. Karı’mız 20-25 yaşlarında , Ben kağıt toplayarak , karnımı zar zor doyuracak durumdayım. Bu halde iken , Ülke’ me dönmeden , aklıma çocuk yapmak gelmez. Afedersiniz , nefsinin uyanacağını zannetmem. En azından sefaletime , kimseyi ortak etmeyi düşünemem Bu konuda ki örnekleri fazla mahreme girmeden sizlerin hayal gücüne bırakıyorum. Bu Milli özelliklerimizi özetledikten sonra , merkez üsse dönelim… Aslına bakarsanız daha büyük bir felaketten kurtulmuşuz. Bu Otuz bir yaşında ki Sığınmacı Kız’ ımız , ya kırk yaşında olsa idi… Felaketin boyutu nerelere gidecekti. Allah gene de korumuş… Şimdi ne mi olacak… Ortalıkta kadın mı kalmadı… Bu kağıt toplayıcı genç kardeşimiz , elbet bir tane daha alacak , altı yedi sene sonra , bugün kaybettiği durumuna ulaşacak belki de geçecek… Münferit üzüntülerin , Milli görünümün üzerindeki etkilerini gündeme taşımaya çalıştım. Bizim millet olarak görmemiz gereken resim budur. Daha önce söylediğim gibi de bu işi , Ümit Özdağ Hoca’ nın sırtına yükleyerek , sıyrılamayız.

Hani , herkes gider Mersin’ e , biz gideriz tersine misali , bir durum ekonomimize ve modeline hakim oldu. Kimsenin hesap soramadığı biri , aklına gelen abuk sabuk modellerle , netice alamasa , iflas etse bile direnmekte , O direndikçe de , Halkımızın dayanacak gücü kalmamakta… Peki bu durumda , bütün takatimizi harcamamız gereken konu yani geçim sıkıntılarımız gündemin neresinde kalıyor. Malesef biraz gerilerde kalıyor. Olayın yegane sebebi de tek adam karşıtı tek adam olan Kripto Kemal…Yere yıkılmakta olan boksörün imdadına yetişen gong gibi , ortaya çıktı… Asisini yaptı ve Milletçe golü yedik… Hiç olmadık bir yerde , konu yıllar önce kapanmasına , bir çok seçimi kotarmasına ve de artık rant getiremeyecek durumda olmasına rağmen , ” Başörtü ” işi tekrar gündem oldu. Bu konunun kazananı , sürekli kazanan olduğundan , olay gene aynı minval üzre çalışmaya devam ediyor… İktidar , perişan olacağı ekonomik gündem yerine , bütün artıları sadece kendisine yazılacak konuya balıklama atladı… Kanun ile hallolacak konu , Anayasa değişikliğine kadar uzandı. İktidarın , el altından yürüttüğü HDP görüşmelerine bile makûl gerekçe oldu… Neticede gong çaldı , boksörümüz köşesinde istirahate çekildi , nefes aldı , güç topladı…

K. K. bunu yapar da , yayın kanalı Halk TV boş durur mu… Maalesef durmadı da… Önceki yazılarımda değindiğim gibi , LGBTİ konusuna dört elle sarıldı ve İktidara , karşı taaruza geçmesi için dayanak sağladı… Toplumun benimsemediği ve tepkisine sebep olan konu bulundu ve altın tepsi içinde çaresizlik içinde kıvranan Hükümet’e sunuldu… Öyle büyük bir destek oldu ki , Paltolu mu , Ceketli mi bilmem ne olan bir porno yıldızı , seccade soytarısı bile , İTO seçimlerinde bu konu üzerinden çağrı yaptı ve de seçimin açık ara kaybedilmesine sebep oldu… İktidar yanlısı havuz medyası ” Esnaf hükümetin ekonomik programını destekliyor ” diye manşetler attı. Muhalefet liderlerinin aylarca yaptığı ve dert dinlediği , esnaf ziyaretleri bir anda ıskarta oldu. Suyun öbür tarafından ; gündem değiştirme çabalarının başka bir dayanağı olan Yunanistan Kriz’ inin Lider’ i Miçotakis bile ” Ülkesinde ki enflasyon %85 olan kimse böyle yapar ” diye işin gerçek yüzünü anlattı ama bizim kripto muhalefet hala olayın farkında ama değil…

İstanbul’un kalbinde ki , İstiklal Cadde’sindeki bombalı terör eylemini tabii ki yok saymıyoruz. Yalnız şöyle bir durum var. Duyumlarımı paylaşırsam , zaten fırsat kollayanlara çok büyük bir koz vermiş olurum… Bu yüzden şahsi düşüncelerimi paylaşmak istiyorum. Hatırlayın , Millet olarak bir ara Haziran-Kasım süreci yaşadık. İktidarı kazanamayanlar , bu süre içinde tekrar ele geçirdiler… İlgi mi ne…Eksik kalan Kasım-Haziran süreci başlamış olabilir mi… Şahsi merak. Terörist kızın , ayakkabı numarası ne…Soru : Peş peşe en Soylu Bakamıyan tarafından açıklama yapılıyor. 1- Terörist , Yunanistan’ a kaçmak üzereyken , kaçırmak isteyenle birlikte yakalandı… 2- Olaydan sonra infaz emri verildiği teknik dinlemeye takıldı… İkisi birbiriyle tezat oluşturmuyor mu. Yunanistan’ a mı kaçırılacaktı , yoksa infaz mı edilecekti…Bir de nasihat. Yahu , iddialı konuşmaları bırakın. Can çekişiyor , bitti , dağılıyor vs gibi laflar etmeyin , iş yapın… Sizler konuştukça başımıza işler geliyor… En iyisi , İstiklal de ki saksıları , bankları , ağaçları sökün. Daha olmadı parke taşlarını da kazıyın. Hatta yolu

sürün.Göreceksiniz terör (!!!) nasıl bıçakla kesilir gibi bitecek… Unutmayın. Bildikleriniz , bilmeniz istenenlerdir ama hiç bir zaman gerçeklerle çakışmaz ve alakalı olmayabilir. Kırk bir yıllık medya tecrübemde bunları bildim ve gördüm…

Finale geldiğimizde sağlık konusuna da kısaca değinmek istiyorum. Hükümetin öğündüğü ve hallettik dediği sağlık sisteminin de ne kadar balon olduğunu gördük… Hastanelerden randevu almak neredeyse mümkün değil… Geçen gün dinlediğim bir haberdi. Belki altı ay ömrü kalmayan bir hastaya altı ay sonrasına randevu veriliyor… Sonrada ortalığa çıkarak ” Erken teşhis hayat kurtarır ” lafları ediliyor… Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu denilecek olaylarla her daim karşı karşıya kalıyoruz…

Yarına kadar ara verelim mi. Peki , dediğiniz gibi olsun. Hepinizi Allah’ a emanet ediyorum. Hoşç kalınız…

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!