75-80 yaşlarında iki ihtiyar, üstelik adam %80 engelli, ayakları tutmuyor bastonla yürüyor. Otobüse zar zor biniyorlar… Araç kamerasından görünen, delikanlı (!!!) bir genç gelip yaşlı kadına tekme tokat girişiyor… Ayağa kalkmayan eşi bastonla müdahale ediyor… Sonra, gencin babası devreye girip, zavallı sakat adama saldırıyor… Zannedersiniz ki, Dumlupınar’da düşmana saldırıyor… Öldürme maksadıyla defalarca vuruyor. Üstüne çıkıp tepiniyor. Yanlarındaki çocuk “Baba yeter, ölecek” demek zorunda kalıyor… Şimdi gelelim kritik noktaya… Bu adam (!!!) bir lise müdürü… Müdür, böyle olursa yetiştirdiği ve de yetiştirecekleri ne olur, sizler düşünün… Muhafazakâr (!!!), Dindar (!!!), Atalarına saygılı (!!!), Biçareleri koruyan (!!!) vs vs, görünümlü iktidarın, bürokratları bunlar… Soma’da adam kovalayanı ve uçarak yerdekilere tekme savuranları hatırladığınız da hiçbir şey anormal değil…
Kaybedilenin kıymetinin, kaybedildikten sonra anlaşılmasının hiçbir kıymeti yoktur. Gözümüzü yitirdikten sonra üzülmek, babamızı kaybedince, sağlığımız gidince ne yapacağını şaşırmak beyhudedir. Mühim olan, artı değerlerimiz elimizde iken, kıymetini bilmektir… Bir dönüp arkanıza bakın, başta gençliğimiz olmak üzere neleri fütursuzca helak etmişiz… Hepinize merhabalar olsun…
Kimsenin unuttuğunu zannetmiyorum… Ayakları sakat bir güneydoğu gazisi, arabanın içinde, hem de karısının yanında, delikanlı(!!!) bir hayvan grubunca saldırıya uğrayıp, dakikalarca dövülmüştü… Bu olaya nasıl geldik. Eğitim sistemimiz bu tür yaratıklar mı üretiyor diye düşünürken, cevap kendiliğinden çıkıp geliverdi… Hangi şehir olduğunu duymadım ama ne önemi var ki… 75-80 yaşlarında iki ihtiyar, üstelik adam %80 engelli, ayakları tutmuyor bastonla yürüyor. Otobüse zar zor biniyorlar… Araç kamerasından görünen, delikanlı (!!!) bir genç gelip yaşlı kadına tekme tokat girişiyor… Ayağa kalkmayan eşi bastonla müdahale ediyor… Sonra, gencin babası devreye girip, zavallı sakat adama saldırıyor… Zannedersiniz ki, Dumlupınar’da düşmana saldırıyor… Öldürme maksadıyla defalarca vuruyor. Üstüne çıkıp tepiniyor. Yanlarındaki çocuk “Baba yeter, ölecek” demek zorunda kalıyor… Şimdi gelelim kritik noktaya… Bu adam (!!!) bir lise müdürü… Müdür, böyle olursa yetiştirdiği ve de yetiştirecekleri ne olur, sizler düşünün… Muhafazakâr (!!!), Dindar (!!!), Atalarına saygılı (!!!), Biçareleri koruyan (!!!) vs vs, görünümlü iktidarın, bürokratları bunlar… Soma’da adam kovalayanı ve uçarak yerdekilere tekme savuranları hatırladığınız da hiçbir şey anormal değil…
Bu, DEM-PKK işi, erkekler hamamında ortaya düşen sabun gibi. Herkes almak istiyor ama kimse eğilip uzanamıyor…Balıkesir’de CHP Adayı ile aynı isimde bir garip gece garsonunu aday çıkarıp, ortayı bulandırmaktan medet umanlar, akla hayale gelmeyecek her işi yapabileceklerini gösterdi… Yapay zekanın imkanları ama vatandaşın konu cahilliği, nelerle karşılaşacağımızın habercisi gibi. Gelen bir habere göre, Kandil, DEM Adayı varken, “İmamoğlu’nu destekleyin” demiş… Velev ki doğru… Bu haber ve davranış kimin işine yarar? Sonuca ancak bu yolla gidebilirsiniz. Yoksa yanılırsınız…
Şimdide sizlerle bir siyaset bukalemununun son maharetlerini paylaşmak istiyorum… Kendileri şu an Manisa’da, ne renk alacaklarını düşünmekle meşguller… AKP ve RTE ye muhtelif çıkışlarıyla, “İsmet Abi veya Hikmet Çetin” moduna girip, muhalefetin de sempatisini kazanmayı amaçlayan, bulanık, belirsiz ve de kritik sularda, makam avcılığı peşinde koşup, istediklerini elde edemeyince, yeni taktikler içine giren Arınç Efendi’den bahsediyorum… Ne kadar efendi bir adam olduğunu hepiniz bilirsiniz… Bildiğiniz ama muhtemelen unuttuğunuz bir şeyi daha paylaşayım… Kozmik Oda’nın deşifresine giden yolda görev alarak, düzmece Fetoş kumpasına aracılık yapmış, alet olmuştur… Sonu intiharlara kadar giden, şerefli subaylarımızın, mazillerini, “Ülke kalın bağırsaklarını temizliyor” diyecek kadar alçalmıştır… Umarım, kişiyi hatırladınız. Şimdi de gelelim son faaliyetine… Millî Görüşün temsilcisi YRP ve bu gömleği çıkarıp atan AKP, olayın kahramanları. Seçimlere ayrı listelerden giren bu partilerin Manisa’daki bir başkan adayı, YRP adaylığından, Cumhur İttifakı lehine çekildiğini açıklıyor. Doğru değil ama Ülke şartlarına göre, olabilir diyelim ama esas sonrasında… Durumdan vazife çıkaran, bukalemunumuz hemen devreye giriyor. Kürsüye çıkarak, bu değerli kardeşimizi alkışlatıyor. Bunda da sorun yok, gelelim en can alıcı noktaya… Biz Millî görüşçüyüz, gömleği çıkarmadık diyerek, gömleği çıkaranlara, gideni destekliyor… Siz bundan bir şey anladınız mı? Ben şunu anladım. Bilinen veya bilinmeyen bütün siyasal sistemler, bu durumdan, lehlerine bir sonuç çıkarabilir… Yani, herkes Arınç Efendi’yi sempatik bulacak bir şeylere ulaşabilir… RTE sonrası, muhtemel “İsmet Abi, Hikmet Abi” formülü avcısı bu zatı iyi tanıyın…
Geçtiğimiz günlerde, beni dehşete düşüren bir haber seyrettim… Bir itfaiye aracı, canhıraş sirenlerle muhtemel ki bir yangına, belki de bir kaç canı kurtarmaya gidiyor… Trafik kitli, doğal olarak emniyet şeridine yöneliyor, ama ne çare orası da aynen dolu… Sürekli uyarılar sonucu kuralları çiğneyen araçlar, sollarına girmeye çabalıyor… Buraya kadar normal sayılabilir, tipik İstanbul klasiği… Beni rahatsız eden bir aracın plakası ve camı… 34 CHP 45 ve arka camda K. ATATÜRK imzası var… Herhalde maruzatım anlaşılmıştır… Sürücü belli ki, koyu bir CHP’li, o beni ilgilendirmez, CHP çaresine baksın… Beni ilgilendiren, camda ki imza… Eyyy sürücü, kuralları ihlal etme, saygısızlık vs gibi huyların varsa, o tip şeyleri camından sil…
Yalan, kumpas, iftiradan medet umarak Allah-Kitap ticareti yapanlar gemi azıya aldılar… Fetoş’un rahle-i tedrisatında yetişenlerin boş durmaya niyetleri yok… Halâ, arızalı otöbüs çekimleri, hala para sayma görüntüleri… Korkunun ecele faydası yok ama huylunun da huyundan vazgeçmeye niyeti yok. Mübarek günlerin sevabı, mükafatı kat be kattır ama, günahının cezası, azabı da kat be kattır…
Bir kaç gün nefes alın, kendinize gelin, nasipse Cumartesi buluşuruz. Allah’a emanetsiniz. Hoşça kalınız…
