Çocukluktan kalan tek zevkimiz vardı artık o da avuçlarımızın içinden, daha doğrusu, ayaklarımızın altından uçup gitmek üzere… Üzerine basacağımız, o çıtırtıları yüreğimizin her kıvrımın da hissedeceğimiz seslere ulaşmak hayli zorlaştı. Kalan tek tük yapraklarla da rüzgârın azizliğiyle adeta kovalamaca oynuyoruz. Onları kaçtıkları yerlere kadar kovalamak, bir köşeye sıkıştırıp üzerlerine basmak… Ve “o” sesi duymak… Bütün militarist duygulardan, bir çırpıda kurtulduğunuzu çok net olarak hissedebiliyorsunuz… Her neyse, bencillik yapıp iç dünyamı kendime saklıyayım… Hepinize merhabalar …
Yazı yazmak, hatta köşe yazmak çok ciddi bir iştir. Bu durum girdabında okuyucuyu boğmamak için ara sıra şakalar yapmakta gerekiyor. Aklıma bir muziplik geldi… Suriyeliler olayı çok sıkıntı verici bir olay. Şimdi neyse de yirmi sene sonrasının senaryoları, felâketin de ötesinde. Bu işin çözümü ise, Esat (Eset) ile görüşmekten geçiyor… Muhalefet kampanyalar başlatsa, sanatçılar konserler düzenlese, zenginler kıymetli malzeme ve sanat eserlerini açık arttırmaya çıkartsa vs. neticesinde toplanan paralar Esat’a verilse, o da cebine koyup Türkiye’ye gelse, kırmızı halılarla karşılanır. Bu arada sığınmacıların durumu da çözülebilir… Biraz Zihni Sinir usulü oldu ama neticesi kesin… Esat sadece halkına zulmetmekle suçlanıyor. BAE kalkışmanın finansörü ilân edilmişti. Bence, Esat daha görkemli karşılanır. Esma da kavimdaşıyla hasret giderir… Kampanya başlasın, ilk bağış benden. Aman sakın işi Egemen Bağış’la karıştırmayın paralar aniden “Deve” olabilir…
Hele bir yol “Yaparsa AKP yapar” köşemize uğrayıp sonra yola devam ederiz… Eskiden fakir fukara ne konuşurdu neyle teselli bulurdu… Ben hepsine şahidim ama sadece kulaklarımla duyduğumu aktaracağım… Yiyecek bir şey alamayanların çeşitli alternatifleri vardı…
- Hiçbir şey bulamasak , Peynir-ekmek yer gene karnımızı doyururuz, denirdi…
- Yarın aybaşı bugün simitle idare edelim de söylenirdi…
- Maaş suyunu çektiğinde palamut cankurtarandı. Hiç unutmam , Ulus halinde çifti ikibuçuk liraya satılırdı. İkibuçuk lira da en ufak kâğıt paraydı…
- Ucuz olan peyniri bile alamayanlara zeytin-ekmek formülü de mevcuttu…
Şimdi soruyorum. Garip gureba bu devirde bunların hangisine yanaşabilir? Kuru ekmek bile lüks oldu. Millet fırın önlerinde bayat ekmek alabilmek için birbirinin sırtına çıkıyor… “Kuru ekmek buluyorsa, tok sayılır” diyen AKP’li milletvekili demek ki doğru söylüyormuş… İtirafta bulunduğuna göre sorumu sorayım… Yaparsa Kim Yapar?
Bunların bir de çömezleri , payandaları var… Halk içinde Çakma Milliyetçi olarak tanınırlar. Ca-Ce nam cırtlak sesli olanı hiçbir zaman sesini savunduğu fikirler için (!) yükseltmez… Mesela: ağzından Uygur kardeşlerimiz için bir şey duydunuz mu? Ağası Arap Rabia’yla ilgilenirken, bu niye Uygur Rabia’yı (Kadir) yok sayar? Onu Türkiye’ye davet edip, yasağı delemez… Anadolu Türklerinden sonra en çok nüfusa sahip Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz, niye İngiltere’de, Kanada’da, ABD’de faaliyet göstermek zorunda kalırlar? Geçen günler de 9 Aralık’ta İngiltere’de, Bağımsız Uygur Mahkemesince karar alındı. Türkiye ve İslam Ülkeleri (!!!) yardıma ve desteğe çağrıldı… Ca-Ce’nin bet sesi niye Çin yönetimini hedef almaz? Hadi diyelim ki dedikodular doğru, Kendileri Türk Dünyasına ilgi duymuyor olabilirler, peki ya çerisi? Yeni levhalar hazırlayan, camiler dahil her yerden T.C. ibarelerini silmeye çalışan Diyanet’e niye bir şey denmez? İşte bu yüzden her gün Emr-i Hak için dua ediyoruz… Bu Milletin önündeki tıpanın ortadan kalkması için… Kurtuluş Savaşını yapanlar ile kaçanlar arasındaki mücadele yeni nesilde de devam ediyor. Şu anda onlar egemen. Kendilerine bizim saftan destekçiler de buldukları için durum kolay çözülecek gibi görünmüyor ama ümitsiz de değil…
Neticeye gidecek yollarda tıkanıklık var… Hala taktik olması ümidimi muhafaza ediyorum ama pek öyle değil gibi… Dersimli iyiden iyiye olaya ısındı. Yapacağım edeceğim demeye başladı. Resmi olarak açıklamasa bile, neredeyse aday gibi. RTE’nin ondan başka şansı yok , Millet İttifaki içinde zor da olsa tek onu alt edebilir. Geçen yazılarımın birinde teferruata değinmiştim. İlaveleri yazayım… Ülke Cumhuriyet Tarihinin en berbat dönemini yaşıyor da olsa AKP %30’un altına düşmüyor. CHP ise %24-27 bandından kopamıyor… Yarın seçim olsa, Dersimli, RTE ve HDP adayı seçime girseler, Bay Kemal’ in ilk turda kazanması çok zor… İkinci tura kalındığında , Saadet, Deva, Gelecek, İYİ nin bir kısmının RTE ye kayması gayet normal. Seçmen’ in alışkanlıkları dışı bir durum. Elleri , Bay Kemal’ e uzanamaz… Olaya bir de başka boyutta bakalım… Mansur Başkan Aday olsa, Saadet-Deva-Gelecek-İYİ tam kadro, MHP’nin yarısı, AKP’nin de bir kısmı oy verebilir… Bu gerçekler ayan beyan ortada iken , Kriptonun aday olmaktan başka çaresi kalmıyor. Bilmem anlatabildim mi…
Bu aralar dikkatinizi çekti mi bilmiyorum… RTE her konuda konuşmuyor. Hele hele ekonomiye fazla bulaşmıyor… Kendisi “Kupon” konuları duyuruyor, hem de ilgili Bakanları yok sayarak. Sağlık Bakanının yediği fırça ve Asgari ücretin açıklanması bu çerçevede değerlendirilebilir… Şu an için iki günah keçisi tespit edilmiş durumda… Yimpaş’ı şaha kaldıran Fuat Efendi TBMM’inde her türlü atakları cansiperane göğüslüyor… Diğer kanatta da , sadece kendisini kurtarmış Hoca, zaman zaman bilerek yaptığı gaflarla da hedefi Ağasının üzerinden kendi üstüne kitliyor… Ağamız da ballı (Kupon) açıklamaları bizzat yaparak, sempati topluyor… Haaa bir de Meclis’in Don Kişot’u var… Akbaş da orada faaliyet gösteriyor. Sarıbaş ve Karabaş da sırasını bekliyor…
Sıra da ne var… Haftaya veda var… O zaman biz de gereğini yapalım… İki orta bir sade, hadi bana müsaade. Hepiniz Yaradan’ıma emanetsiniz. Hoşça kalınız…