Mehmet Edip Ören
Mehmet Edip Ören

Kurbanla Köşe Dönenler…

Meral Hanım sözleriyle bizi rahatlattı

Bir 9 Ağustos sabahından hepinize Merhabalar… Pazar gününe ulaşmaktan memnunsanız mesele yok. Zaten gençlerin muhtemelen, geçen yıllarla alakalı herhangi bir endişeleri yoktur. Tabi bu herkes için geçerli değil. Bizler ise sevinmekle üzülmek arasında kalmış durumdayız… Artık, büyüyecek bir vaziyetimiz kalmadığı gibi, sermayeyi de hızla tüketiyoruz… Her neyse, varsayalım ki zaman makinası icat oldu, bizde 7-8 yaşlarımıza döndük. “İleride ne olmayı düşünüyorsun” diye sorduklarında vereceğim tek cevap olurdu… Kurban işine girmek… Hepinize Merhabalar deyip, yazımıza devam edelim…

Bayram’ a kadar FM müzik kanalları dahil hepsini ful işgal eden tek konu “Kurbanınızı biz keselim“di… İnanın insanın gözleri yaşarıyor. Hayırseverimiz (!!!) ne kadar çokmuş. Hiçbir zaman olmadığı gibi, saf saf inanmadık. Her zaman olduğu gibi de araştırdık… Yani; Halkımızın yaptığının tersini yaptık. Ne kadar haklı olduğumuz da işin sonun da ortaya çıktı…

Filan Dernek, “4 Kıta 30 Ülke” diye ilan veriyor. Bir başkası “20 Ülke” diyor… Rakamlardan durum ortaya çıkıyor. Hani “27 Ülke” olsa veya “18 Ülke” dense biraz ciddiyet sezilecek ama nedense rakamlar hep yuvarlak. Yani masa başı çalışmasıFiyatlarda çok farklı. 600 TL isteyen var 850 TL’ye fit olan var… İşin başka bir boyutu da, Türkiye’de ete muhtaç kişilerin kalmaması… Hayır kurumları kestikleri kurbana bir de soğuk hava deposu kirası vermek zorunda kalıyorlar… Bizler bile eti kimseye kabul ettiremiyoruz. Yalvar yakar verdiklerimizde, iki mislini, bu da bizim kurbandan diye getiriyor… Şükürler olsun, içerde durum böyle olunca da bütün Tüccarlar, pardon hayır kurumları, dışarıya yöneldiler… Bunların hesapları didik didik edilmeli. Çoğunun Para transferlerinin bile olmadığı ortaya çıkacaktır… Lafa itibar edilmemeli, bence… Efendim Mozambik’te 10.000 tane, Tanzanya’da 20.000 tane kestik… Kesin suçlayamam ama bana gelem istihbarî bilgiler, sanal sistemlerin geçerli olduğu ve “Cebellezine” vaziyetinin işlediği yönünde…

İsmini ilk defa duyduklarımın yanında, güvenebileceğimiz olanlar da yok değil. Mesela Deniz Feneri derneği. O Almanya’nın alacağı olsun. Tek tük doğru dürüst çalışan kardeşlerimize ne iftiralar attılar… Yok asrın soygunuymuş yok bilmem ne. Orada yargı pek bağımsız olmadığından, Merkel’in işaretiyle kararı hemen yapıştırdılar. Allah’tan tam bağımsız , kimseye kapı kulluğu yapmayan bizim adli sistem devreye girdi de  durum hemen düzeltildi. Deniz Feneri Derneği’nin de kurban toplama ilanlarını dinleyince, yüreğimize su serpildi. Ciddi ve dürüst kuruluşlar direksiyonda olursa, çapulcular ortaya çıkamaz… Yalnız, Deniz Feneri Derneği’nin pırıl pırıl yöneticilerinden bir isteğim var. Gerçi İslam’da; “Kindarlık” sadece genç yetiştirme de serbest diğer alanlarda yasaklanmışta olsa siz bu sefer kuralı bozun… Almanya’ya bir gram et yollamayın da anlasınlar Hanya’ yı, Konya’ yı

Şimdi de biraz “Corona” bölgesine girelim… Maskeden başlayalım. Çer çöp adamlar değil hakikaten akademik altyapısı olan kimseler açıktan muhalefet ediyorlar. Bir kullanıcı olarak ta, doğru buluyorum… Derin derin nefes almamızı ve bol Oksijene ulaşmamızı isteyen Tıp, Oksijeni bol ormanlarda yürüyüşü tavsiye eden Tıp, adeta boğulmamızı sağlayan maske olayını salık veriyor, Bilim (Zulüm) Kurulu vasıtasıyla da mecburi hale getiriliyor… Temmuz ayında vaka sayısının 100’ün altına düşmesi bekleniyordu. Düşmediği gibi yanaşmadı bile…  Yeni vakalar ne hikmetse, uzun süre 900 ün altına inmiyordu. Artık, mızrak çuvala sığmadı Sonbahar ve Kış döneminde nelerin olacağını kestirmek zor değil… Sanki bu olumsuzluklar “Maske”nin üzerine yıkılacakmış gibi bir durum var. +65 in vurdum duymazlığı da işin tuzu biberi… Adamlar hala, asker uğurlamaların da başrolde, düğünlerde hepsi halayda başı çekiyor. Anlaşılan bunlara sağlanan 10-20 saatleri sokak serbestisini hemen kaldırmalıyız. Evde dolaşıma da kısıtlama gelmeli. Bulunulan odadan dışarı çıkmamalılar. Yemekleri kapı önüne bırakılıp gidilmeli. Üstelik hepsi de yaşını başını almış adamlar. İnsan bu kadar sorumsuz olup da toplumu tehlikeye atmamalı… Bu kısa ajiteyi niye yaptım bilin… Yarın bir gün kimler suçlanacak, kimlere tedbirler uygulanacak şimdiden anlayın diye… Özet olarak: Pandemi konusunda hiç bir başarı elde edemeyen Hükümet işi maske ve +65 in üzerine yıkacak… Bu yüzden, yaşıtlarımı uyarıyorum. İnşAllah tahminlerim doğru çıkmaz ama bu kış +65 ler için çok zor geçecek. Esasında herkese zor geçecekte diğer kesimlere para pul olmadığı için yalvarılacak, vur abalıya… Kışın hiç istememekle birlikte artacak vakalar, örnegin 1500-2000 aralığından 900-1000 aralığına indiğinde aynı taktikler devreye sokulacaktır… Hatırlayın, neler deniyordu…WHO bizi Dünya’ya örnek gösteriyormuş falan… Nasıl bir kara propaganda olduğu ortaya çıktı. Çok zor durumda olan ama gerçek önlemlerle vaka sayılarını 50-60 aralığına çeken Avrupa Ülkeleri bize seyahat kısıtlaması uyguluyor… Çavuşa bakarsan, siyasi, Reyise bakarsan kıskanıyorlar…

Sovyetler’in dağıldığı zamanlarda, Türkmenistan’ın Başkenti Aşkabat’ta idim. O zamanki liderleri Sapar Murat Türkmenbaşı’nın bir resepsiyonuna katılmıştık.  Mekânda konuşulan bir konudur: Ana cadde de yardım toplanmış. Ne için biliyor musunuz… “ABD düşmanımız ama, açlıktan ölenlere duyarsız kalamayız” diye…2. Dünya Savaş’ında, Ruslar, Berlin’in varoşlarına girdiklerinde, Almanlar hala Moskova’nın düşmek üzere olduğunu zannediyordu… Elin emekli Hans’ı Helga’sı, her yere gittik bu sene de Nepal’e gidelim der. Bizim garip, Hasan ile Hamiyet’te köyünden kasabasına gidemez… Ama Hans’ın kendisini kıskandığını düşünerek mutlu olur…İşte propaganda böyle bir şey…

N’oldu. Niye birdenbire sessizlik oldu… Yoksa sona mı geldik…maalesef sona geldik. Hepiniz Allah’ a emanet olun. Hosça kalınız…

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!