Yarın seçimlere gideceğiz. Bu seçim, her zaman olduğu gibi, bir öncekini aştı. Kumpaslar, istismarlar tepe yaptı. Kendini İslam’la bütünleştirmiş sistemler, İslam’ın haram kıldığı, günah dediği her yolu denediler…Yüce Kitabımız, Kur’an-ı Kerim, parti mitinglerinin malzemesi oldu. Kendini bilmez bir kadın elinde Kitabımızla, Ekrem İmamoğlu’nun, mitingine gelerek, istismar olayına çağ atlattı… Bana Arapların, İslam’ın ilk yılların da aralarındaki taht kavgasında, Kuran sayfalarını, mızraklarına geçirmelerini, hatırlattı. Her Cuma, cami fonlu açıklamaları adet haline getirenlere, bir akıl… Her günü “Cuma” ilan edin. Cuma bir, cuma iki gibi… Ferasetli vatandaşlarımız bakın sizleri nerelere uçurur…
Bir seçim arifesi gene birlikteyiz. Çok önemli bir mahalli seçime saatler kaldı. Ne önemi var, sadece Belediye Başkanları seçiyoruz denilecek noktanın çok uzağındayız… Bu seçimde, her şey eskisi gibi giderse, yöneticilerimize sınırsız kapılar açmış olacaksınız… Ne yaparsak yapalım, bunlar gene bize oy veriyorlar, fikri iyice oturacak ve de ceremeleri, misli misli hepinize yansıyacak… Yalanlarla, kumpaslarla, din istismarları ile kandırılmaya son ver… Kimse, senin Cennet’inin anahtarını elinde tutmuyor. Ayrıyeten böyle bir şey de düpedüz, şirktir…Cennetin anahtarı, sadece ve sadece senin ellerindedir… İbadetlerin, haramdan uzaklaşmaların, iyi ahlakın ve de her türlü makbul amelin sayesinde Sırat’ı geçip, sonsuz mutluluğa ulaşabilirsin, gerisi yalandır… Hepinize merhabalar olsun…
RTE, gene enteresan bir taktik içinde… “Bu son seçimim” lafı o kadar çok şeye gebe ki…
- Kendini, acınacak ve mağdur duruma sokarak, vatandaşın oyunu etkilemek istiyor…
- Yandaş ve menfaat bekleyen kesime, “Aklınızı başınıza alın, bir formül bulun, gidersem hepiniz mahvolursunuz” mesajı veriliyor. Bunun neticesi de hemen geliverdi. Adalet Bakamayanı ve Bekir Efendi formülü söyleyiverdiler. Yani 2028 seçimlerine bir ay kala TBMM erken seçim kararı alırsa, hazret bir daha aday olabilecek…
- Bu iş için gerekli 30-35 oy için tahayyül edilemeyecek imkanlar ortaya dökülebilir. Yani, DEM, İYİ Parti gibi sistemlere, “Hanginiz elini çabuk tutarsa abat ederim” mesajı veriliyor…
- Muhalefet seçmeni “Bu adam bir türlü gitmeyecek. Bu defa Anayasayı deldiler, şimdi de başka bir formül bulacaklar” diye karamsarlığa sevk edilmek isteniyor…
- AKP’nin, siyasal mühendisliği sayesinde, bizim yapmayın etmeyin dememize rağmen, altılı masa oluşturulması, Truva atlarının içeri alınması, bir milletvekili bile çıkaramayacaklara 30-40 sandalye ikram edilmesinin medyaları Toplanabilir… Çeşitli parlak vaatlerle, bu kesime “Yuvanıza dönün” çağrısı yapılabilir…
- Ballı imarlara gark edilen, Meral’in Ablası devreye girerek, Evin Kızını, küllen Cumhur’a kaydırabilir... MHP’yi hatırlayın… Saatleri 17.25 e sabitlediklerini, Tuğrul gitti diye, Partiden bütün geride kalanları yok etmelerini, sonra da bir gece aniden, Cumhur İttifakına katılmalarını...
- YRP’ye 2028’e göre hesap yapma mesajı. Açacak olursak şu: RTE’den sonra biz geliriz diye bir şey yok, çünkü RTE gitmiyor ve de siz ancak bizim gölgemizde var olabilirsiniz…
Aklıma gelen önemliler bunlar, basitler de bir müddet sonra mürekkep olabilir… Bu neticelerin sözcülüğünü MHP yaparak Kraldan çok kralcı olduğunu göstermiştir. “Türkiye’nin ikinci yüzyılın da sana ihtiyaç var, nereye gidiyorsun?” diyerek, birinci yüzyılın lideri Mustafa Kemal Atatürk’le birilerini eşlemiştir. Karaman Taşkale Köyüne uzanan, yörük asıllı bir lideri, soyu sopu kitaplara konu olmuş başka bir liderle peş peşe getirmiştir… Eyyy, kendi soyu sopu da kitaplara konu olmuş Türkçü (!!!) Ca-Ce… Aslanlar gibi, Parti’ni, AKP’ye ilhak et de ne biz çene tüketelim ne de sen bu zilletle yaşa… Türk olmayanların, ortaya attığı “Türkiye Yüzyılı” sloganı, keşke neticeleri bakımından müspet bir durum oluştursa da bizlerde mahcup olsak… Sizce, Milli Andımızı ortadan kaldıranlar, TC’leri yok edenler, Milliyetçiliği (Türkçülüğü) ayaklar altına alanlar, Türkiye Yüzyılı’nın, mimarları olabilir mi?
Gelelim ekonomiye… Hatırlayın, bitkisel bir Maliye Bakamayanımız vardı… Hatırlayın yahu. Uyuyup uyanan, uykusunda kendini darı ambarında gören, mevkidaşı birinin dayakla kovulduğu, koltukta hasbelkader oturup giden var ya, işte o… Ne demişti… “Türk lirasına yönelin, TL’nin gideceği başka bir yer yok” Peki, o zaman 19 TL olan döviz kuru, şu an kaç lira? Demek ki, Bitkisel, bu lafları ederken TL dibe yolculuğuna henüz başlamıştı… Bu yüzden bu Millet, bunlara güvenmiyor ama oyunu da gene veriyor… İkibinlerin başından itibaren hep aynı sözleri duyuyoruz… “Enflasyonu tek haneli rakamlara düşüreceğiz” Peki düştü mü? Her lafı edildiğinde de bilakis şahlandı, uçtu… Netice olarak, ağzı açık ayran delisi gibi, hala bunlara meftun olanlar… Bana bir tane tutan laflarını deyiverin, bir tane yahu…
Yarın seçimlere gideceğiz. Bu seçim, her zaman olduğu gibi, bir öncekini aştı. Kumpaslar, istismarlar tepe yaptı. Kendini İslam’la bütünleştirmiş sistemler, İslam’ın haram kıldığı, günah dediği her yolu denediler…Yüce Kitabımız, Kur’an-ı Kerim, parti mitinglerinin malzemesi oldu. Kendini bilmez bir kadın elinde Kitabımızla, Ekrem İmamoğlu’nun, mitingine gelerek, istismar olayına çağ atlattı… Bana Arapların, İslam’ın ilk yılların da aralarındaki taht kavgasında, Kuran sayfalarını, mızraklarına geçirmelerini, hatırlattı. Her Cuma, cami fonlu açıklamaları adet haline getirenlere, bir akıl… Her günü “Cuma” ilan edin. Cuma bir, cuma iki gibi… Ferasetli vatandaşlarımız bakın sizleri nerelere uçurur…
Finali gene ayrı bir sahtekârlıkla bitireceğim. Karabaşoğlu’nu bilirsiniz… Ortaya bir laf attım, bütün emeklilere iki gün Reyis’i dinlettim diye, mutlaka başının okşanmasını bekliyordur… Emekli mağdur, aç, çaresiz, güçsüz ama onurludur. Yıllarını bu millete adamış kimseler, şereflerine çok düşkündürler… Bu alenen dalga geçmeyi, alayı, küçük görmeyi mutlaka cezalandıracaktır… Hepiniz Allah’a emanetsiniz, hoşça kalınız…
