Çok ağır bir travmaydı. Her insan, her bünye kaldıramaz. Hele hele hassas bünyeler asla… Diyeceksiniz ki, sen nasıl kaldırıyorsun? İşte o noktada aklıma gelen fıkrayı paylaşmam gerekiyor… Adam, arkadaşlarını toplamış anlatıyor… Afrika’da aslan avındayım. Aramızda 50 m var idi, tüfeği doğrulttum tam alnına nişan aldım biraz daha yaklaşmasını bekledim… Mesafe, 25 m ye düştü. Elim tetikte, mesafe 10 m ye düştü elim gene tetikte. Mesafe 5 m olunca ateş ettim ama tüfek tutukluk yaptı… Herkes merakla sorar, “Peki ne oldu“, “Ne mi olacak? aslan beni yedi” deyince biri, “Peki nasıl yaşıyorsun?” diye sorar… Cevap: “Buna yaşamak mı denir?”dir…Anlayanı anladığıyla baş başa bırakıp, merhabamızı çakalım…
Tek adam karşıtı tek adamı hepiniz bilirsiniz… Gandi’likten başlayıp, Dersimlilikte karar kılan, şu kimse var ya ondan bahsedeceğim ve de onunla başlıyorum… Kripto Kemal, hayatının kumarını oynadı ama, kendisi hariç bütün millet kaybetti... Seçilemeyecek adam olduğunu, en başta, RTE biliyordu. Bu yüzden, sürekli tahrik etti, aday ol diye… Acaba, buna ABD’de yediği hamburgerin içine herhangi bir madde konması mı sebep oldu? Bu nasıl bir demokrasi anlamış değilim. Avrupa’da veya Amerika’da yani çağdaş demokrasiler de seçimi kaybeden gider, en fazla bir kere daha şansını dener. Her ne hikmetse bizde yenilgi manyağı olsan bile, tek adam karşıtı nutuklar atarak, tek adamlığı devam ettiren, garip bir sistem oluşmuştur… Meral Hanım’ın gerçekleri görüp, bütün çabalarına rağmen, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın devreye girmesi, %25’lik CHP oyunu ancak %47-48’e çekebilmiştir. Kripto bunların hepsini kendi oyu zannedip, “Ben buradayım, mücadele devam edecek” mesajları vermektedir. Yüzsüzlükteki son nokta, hiçbir umudun kalmadığının sinyalini veriyor. KK Parti içi değişikliklerle, çaktırmadan suçu başkaları üzerine atıyor. Önceki ve sonraki bütün olaylar, bizleri Allah’a yönlendiriyor. Milli gelenek ve kültürümüze ters de olsa, emri Hak taleplerimizin oluşmasına zemin hazırlıyor… Bu çerçeve de gene Yaradan’ıma sığınarak yalvarıyorum. “Allah’ım, bu kımıl zararlılarını yanına al ve milletimizin önünü aç…”
İktidara giden yolun, muhalefeti düzenlemek olduğu anlaşılmıştır diye düşünüyorum. Bu yüzden, klasik metotları bir kenara bırakarak, ağırlığı, muhalefete, muhalefet etmeye vereceğimi söylemiştim. Kripto Kemal, Meral Hanım, Bebecan ve Devitoğlu, Allah aşkına çekin gidin. Bu ifadeyi, defolun gidin dememek için kendimi çok zor tutarak, kullanıyorum. Milletin bir beş yılını daha çaldınız hem de tahammülün kalmadığı bir noktada…Gidin yahu gidin…
Bu kadar ileri gittin bari iktidar içinde bir şeyler söyle diyenler, çok haklısınız… Ama hem söylenecek bir şey yok hem de çok şey var… RTE ve ekibi, Göbels’in bile şapka çıkaracağı metotlarla iktidarını muhafaza ederek, siyaset tarihine yeni bir sayfa, yeni bir çığır açmıştır... Din elden gidiyor, altyapılı propaganda taktikleri, beş senelik bonusa dönmüştür… Seçimin konuşulmaya başladığı zamanlarda bir yazıma konu olmuştu. Durumu ve geleceği, kehanetle değil, akılla ikaz etmiştim… Bu ikazlarımız, gerekli kimselere kadar ulaşamamış ki, durum fecaati oluşmuş… Sadece gençlerin parlak zekâsı ürünü montaj kasetler değil her türlü kara propaganda pirim yapmıştır… Muhalefetin, akıl ucundan bile geçmeyen, Diyanet olayı gündeme taşınmıştır. Atatürk’ün kurduğu teşkilatın, Atatürkçülük adına kapatılma yalanı halkın ferasetini derinden etkilemiştir... Yarın yayınlayacağız denen, Cami, Kabataş kasetleri aynı yalan çerçevesinde yayınlanamadığı gibi tekrar, seçim sürecinde gündeme getirilmiş ve de gene reyting rekorları kırmıştır… Diğer kripto Halk TV’nin sürekli gündeme getirdiği, LGBTİ olayı, erkek erkeğe, hayvanlarla evlilikler gibi olayların ilavesiyle seçimin en önemli mevzuu olarak çok iyi değerlendirilip gol atılmıştır...
Zinanın suç olmaktan çıkarılmasını ve de LGBTİ’yi filizlendirmesini yapan hükümetin bütün icraatleri, malûm TV’nin ustaca gayretleriyle unutulmuştur. Tıpkı, Oslo, Habur, Cobanı vs rezaletleri gibi… Unutulsa gene iyi, üstelik muhalefet PKK yandaşlığıyla suçlanmış, mahkûm edilmiş ve kabul görmüştür…
Türkiye’de tam anlamıyla bir muhalefet problemi vardır. Bir hükümetin ülkeyi bu şartlara getirmesi, Uganda’da bile, ağır bir hezimetle gitmesi demektir. Bizde böyle bir şey olmamasının yegâne sebebi muhalefettir... Tanıdığım, ateşli taraftarlarının bile, ikinci seçime kalmadığı, sistemin korunması, kerhen destek veren bizlerin üzerine yıkılmıştır… Bu zihniyet devam ettiği sürece ki, devam eğiliminde, işin içinde yokum… Bir fıkrayla finale gidelim… Padişah, savaş çıkması üzerine haber salar, Köylü amcam oğlunu yollar… Bir müddet sonra şehit olduğu, başsağlığı haberi gelir…İki, üç, beş derken, son evladını da yollayan baba, Padişaha haber salar… “Söyleyin ona, bende evlat bitti. Sakın zürriyetime güvenip, savaş falan çıkarmasın” der… Artık kimse bana da güvenmesin… Yirmi bir sene de tükendim…
Hepiniz Allah’a emanetsiniz. Hoşça kalın…