Mehmet Edip Ören
Mehmet Edip Ören

Koca Bakan’ın yalan söylediği aşikâr…

Koca Bakan'ın yalan söylediği aşikâr...

Ayın dokuzuna geldik ama aklım geçen haftada kaldı. Yazılar yazıldıktan sonra duydum… RTE gene bizi yok saydı… Datça’da haberleri biraz geç duyuyorum. Bu esasında benim isteğim. Buraya özellikle TV almadım. Haberleri TRT FM’den, iki saatte bir özet ve de katıksız, yanlı olarak alıyorum… Hepinize “Merhabalar” deyip başlayalım…

Tartışmasız , efendimiz RTE’nin söyledikleri saç baş yoldurtacak cinsten… “Elimizde yeteri kadar aşı var, bir problem yok” diyerek, “gerekirse günde iki milyon doz yaparız, yeter ki aşı olsun” diyen Koca Bakanı taca çıkardı, hızını alamayarak, bizi de uzun kulak yerine koyduBir şeyin iki doğrusu olamayacağına ve de RTE’nin ağzından yalan harf bile çıkmadığı gerçeğinden hareket edecek olursak, Koca Bakan’ın yalan söylediği aşikâr… Ayrıyeten bu Koca yanıltıcı gene aynı filmi, ufak tefek değişikliklerle vizyona soktu… “50 milyon Sputnik aşı yolda” diyerek tekrar başa döndük… Bundan sonrasını, yaşadıklarınızdan tahmin edersiniz. Sıra da “100 milyon doz bağlantısı yapıldı” lafı var derken 240 milyon doza kadar çıktık. Ecek, acak sistemi dahilinde at atabildiğin kadar. Halk arasında “Atma Recep din kardeşiyiz” lafının niye dendiğini, onun eşsiz sezilerinden kaynaklandığını düşünüyorum… Bu arada Kripto muhalefet dahil, hiç Hıfzıssıhha Enstitüsünün neden kapatıldığını soran ve araştıran, bu sebeple ölen 40 bin kişi adına Savcılara suç duyurusun da bulunan var mı? Ey vatandaş, hiç uğraşma, kafanı karıştırıp moralini bozma, herkesin keyfi yerin de arasıra anlaşmalı bir kayıkçı kavgası, biraz gazın alınıyor hepsi, o kadar

Her gün gelmeye devam ediyorlar. Çok üzülüyorum. Kim bilir, bu mübarek günlerde kimlerin evine od düşüyor. Hangi iftarlar zehir zıkkım oluyor? Evet, şehitlerimizden bahsediyorumGünlük iç siyasete malzeme olduklarını bilmeden, tertemiz kanlarını, oluk oluk ve de gözlerini kırpmadan akıtıyorlar… Mutlaka bazılarınız bana homurdanmaya başlamıştır… Soylu Bakan da hepimiz de biliyoruz ki, ABD bu itlere on binlerce TIR dolusu silah verdi… Bunu, gelmiş geçmiş yegâne efendimiz, TV’lerden defalarca söyledi… Fazla uzatmayayım… Durumu bile bile, yakalanan bir bagaj dolusu malzemeyi nasıl övünç kaynağı yapabilirsiniz? 60 bin kişinin eğitildiğini biliyoruz, zaten ABD de saklamıyor… Siz 15 gün boyunca 60-70 hain cehenneme yollandı diye nasıl utanmadan yayınları işgal edebilirsiniz… O kampların, nüfuslarını az çok biliyoruz. Bunlar sizin istihbarat kaynaklarınızda da mevcuttur. Niye halâ üç beş it üzerinden siyasal rant peşindesiniz? Bu vatan evlatları, aslanlarımız, yiğitlerimiz bozuk para mı? Bunlar bu kadar bedavaya harcanacak kimseler mi? Aman dediklerime bakın, Evladını askere yollamayan, çürük çarık rapor erbapları söylediklerimi anlayabilir mi, ama ben gene deyivereyim… Hiç birimizin adı Niyazi değil, biline

Efendimizin, dili çok derin ve ağdalı, bizler onun inceliklerine vakıf olamıyoruz. Bu yüzden sizlere müracaat etmek zorundayım… “En kötü ihtimalle Türkiye’deyim” demenin anlamı ne? Türkiye’ de olmak, çok kötü bir durum mu demek istediler yoksa, dışardan davet eden olmadı, el mahkûm buradayız anlamına mı geliyor. Vs. Vs. Lütfen beni aydınlatın, en azından 40 yıl köleniz olurum… Yüce Efendimiz, bir Mayıs mesajında, “İstihdamı arttırma çalışmalarımız devam ediyor” dedi. Bunu müjde olarak mı yoksa felâket olarak mı değerlendirelim karar veremedim… En iyisi bir bilene Süleyman Bey‘e danışalım… “Yaptıklarımız, yapacaklarımızın teminatıdır” Anladım Baba, çok iyi anladım… Seni mumla arıyoruz. Toprağın bol, mekânın cennet olsun. Ha… Bu ara da bizi de affet…

Ben Datça’nın güzelliklerini doya doya seyretmeye, seyrederken de içime sindirmeye, her kareyi beynime nakşetmeye başladım. Benim Bulunduğum Cennet Koy, Kara incir Turizm bölgesi ilan edildi. İrili ufaklı tesisler mantar gibi bitmeye başladı. Evlerimizin değeri katladı ama ben burayı, Bodrum gibi olmadığı için sevdim ve geldim… Tamamı SİT alanı olan yarımada tırtıklanmaya başladıHarika Koylardan biri olan Kargı, bir gece yarısı kararnamesiyle özelleştirildi… Gelen ve sızan haberlere göre, Türkiye çapında sahillerin satışı gündemdeymiş. Ancak bu yolla iflastan kurtulurmuşuz… Hep birlikte göreceğiz… İnşallah, asparagastır diyeceğim ama, “Görünen köy” öyle değil

Bu arada, tam kapanmayla alakası olmayan bir komediyle karşı karşıyayız… Her kes dışarda. Kime sorsanız, kendinin de dışarda olduğunu unutup, eliyle işaret ederek “Böyle olmaz, herkes dışarda” diyerek şikâyet ediyor… Kimse, hangi kuralın geçerli olduğunu bilmiyorKısmi kapanma kuralları geçerli mi yoksa tam kapanma yasakları mı? Ben dönüş biletimi alırken bunu bizzat yaşadım. Kişiler yarım yamalak bilgilerle kendi kurallarını oluşturmuş. Belki de gerçek olanları kabul etmiyor… Aradan bir hafta geçtikten sonra bile yasaklarla ilgili genelgeler havada uçuşuyor… Zincir marketlere giden, zaruri ihtiyaçları dışında bir şey alamayacak, onlar da satamayacak. Al sana binlerce ihtilaflı konu… İlgili kolluk kuvveti, mesela diş macununu zaruri madde kabul edecek mi… Kek malzemesi, zaruri mallar arasında, kek kalıbının durumu ne olacak… Toruna çikolata aldın, çıkarken, gözüne oyuncak bir araba ilişti, onu da aldın. Kasiyer göz yumdu, kapıda kolluk cezayı kesti… Peki, zaptiyenin benim poşetimi ters çevirip mal kontrolü yapma yetkisi var mı? Böyle bir durum için, arama izni sorabilecek miyiz? Patlıcanın içini oyup, çatal bıçak koydum, yakalanırsam ceza var da mallar müsadere edilecek mi? Hiçbir kıstasa uymayan saçma sapan uygulamaların, realizasyonun da bunun gibi binlerce sıkıntı çıkar. Hepsiyle ayrı ayrı boğuşurken, gene ilave genelgeler havada uçuşur sonunda olay biter, süre dolar konu kapanır. Bir acayip tam kapanma da (!!!) en az elli filme konu olacak soytarılıklarla tarihe karışır…

Hüzün katsayısının arttığı nokta üzerinden, hepinizi Allah’a emanet ediyorum. Hoşça kalınız…

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!