Mehmet Edip Ören
Mehmet Edip Ören

Kantinci Edasıyla Çıktığın Yolda, Simitçi Muamelesiyle Uğurlanırsın

Kantinci Edasıyla Çıktığın Yolda, Simitçi Muamelesiyle Uğurlanırsın

Acı gerçek bir silindir gibi üstümüzden geçti gitti, ama deldi de gitti. Gözlerimizin akıtmaya yetişemediği yaşlar bu deliklerden oluk oluk aktı. Yüreğimiz yandı, ciğerimiz kavruldu. Her geçen gün eksikliğini daha da çok anladığımız Ata’mızı saygıyla andık. Onun bütün emanetlerine canımız pahasına sahip çıkacağımıza söz verdik.
Herhangi bir menfaat eksikliği karşısında kaçacak delik arayacak olan, ne TÜGVA, ne SADAT ne de mitinglere kefenle giden soytarılar bizi sindiremez. Dansöz Ca-Ce’nin güvendikleri de, aniden ağabeylerinin Ülküdaşlarının yanına geçiverir. Malazgirt’i unutmayın. Bizans ordusunun içindeki Uz ve Peçenekler’in ne yaptığını araştırın ve şu an yanınızda gibi görünen kandırdıklarınıza sakın güvenmeyin… Hepinize ayrı ayrı merhabalar…

Geçtiğimiz hafta “Bizi bu ara kim eşek yerine koydu ” sayfasına ilave bir yazı aldım. Mâlûm zekalı kimsenin sadece, “RTE sayesinde pandemiden en az kayıpla çıkan ülkeyiz” lafının yanında başka bir cevher daha yumurtladığını hatırlatıyor… Doğru biliyorum ama bu kadarını yazmaya ve vakitlerinizi almaya utanmıştım gel gör ki okuyucu velinimettir, bahsedelim…

Hazret, Panama Kanalı’ndan bahisle “Para basıyorlar, biz neden kanal İstanbul’dan para kazanmayalım” diyor. A Temel’im… Orada başka alternatif yok… Yanına parasız ikinci bir kanal açılsa, kimse diğerine gider mi diyeyim ve konuyu kapatayım…

İkinci bir konu da, şu meşhur Roma G-20 zirvesi. Bana net olarak bir değerlendirme yapmadığımı söyleyen dostum ve onun gibiler için kısa toparlama yapayım…

Daha iyi anlaşılabilmesi için önden bir örnek: Küçüklüğümüzde bayramın ayrı özelliği vardı. Sümerbank’tan takım elbiselik kumaşlar alınır, terziye verilir. Birinci, ikinci, üçüncü prova derken teslimat olurdu. Bayrama bir kaç gün kala, iki aylık süreç mutluluğumuzla son bulur; o elbiseyi bayram ve takip eden aylar giyerdik, taa bir yıl sonraki ikincisine kadar.

Bu sefer ne oldu biliyor musunuz? Kumaşı bize ait olan elbiseyi almaya gittiğimizde, terzi elbiseyi veremeyeceğini söyledi. Onun yerine ufak bir yaması olan ikinci el başka birini tavsiye etti. Çaresizlik içinde tamam deyince de, sahibine sormam lazım, vermesi için elimden geleni yapacağım diye ekledi… Bu bilgi beyninizin bir tarafında dursun. Hayat üç aşağı beş yukarı, konuları farklı da olsa aynı minval üzere çalışır…

Önümüzde Roma’da yapılacak G-20 Zirvesi ve Glaskow da yapılacak çevre kaynaklı iki toplantı vardı. ABD’de görüşme talebi reddedilen RTE çok bozuldu. İtibar için uçak ve arabaların değil, başka şeylerin gerekliliğini anladı ama geri dönüş yok idi. Roma için temaslar başladı. Gene ret geldi. Glaskow belki dendi. Bu yüzden seyahat programına orası da ilave olundu. ABD, artık kedinin fareyle oynadığı gibi oynamaya ve burnumuzu iyice sürtmeye niyetliydi… Her şeye razı olmuştuk. ‘Roma olmadı ama Glaskow’da fark etmez, yeter ki bir kaç dakika da olsa görüşelim yoksa içeriye madara olacağız, itibar falan kalmayacak’ isteği tepe yaptı…

G-20 geldi çattı. Şansa bak ki aile fotoğrafı için RTE ve ‘Biden’siz farklı uçlara düştü… Milletten ve gariban elçilerden hiddetini esirgemeyen Reyis sanki kuzu oldu… Diğer uçtan koşa koşa geldi, Bidensiz’in eline sarıldı. Verilen mesajın cevabı arzu edilen biçimde alınmıştı. Maksat hasıl olduğuna göre, ertesi güne görüşme ayarlanabilirdi.

Ve de öyle oldu… Reyis içerde esti gürledi. Masaya defalarca yumruğunu vurdu. Çavuş da, mevkidaşını elden geçirdi. İçeri yandaş sistemlere böyle diyebilir ve yazdırabilirsiniz. Ama az da olsa bağımsız gruplar duruma hakim…

ABD’nin önümüze yem olarak attığı F-16’ya sazan gibi atladık. E… senin karşında kim var. Kantinci edasıyla çıktığın yolda, simitçi muamelesiyle uğurlanırsın.

Normalde sadece F-35 konuşmamız, geri adım atmamamız gerekirken, suçlu gibi süklüm püklüm, alternatif plana razı olunca, senelerin siyasetçileri onu da yokuşa sürerler ve netice olarak kâh kongrenin, kâh Temsilciler Meclisi’nin üzerine atarak reddederler…

Netice mi? Bizi epey viyaklattıktan sonra, envanterden çıkartmak üzere oldukları, iyice hurdası çıkmış 3-4 uçağı yeni fiyatının beş misli sayarak kakalarlar…

Madem daldık madem istediniz devam edelim…
Giderken S-400’ler için daha da alacağız diyen ama henüz ilk partisini bile aktif hale getiremeyen RTE, süt dökmüş kedi gibi kameraların karşısına geçip, Fransız-İtalyan ortak yapımı füze sistemleriyle ilgilenildiğini söyleyebiliyor. Yahu beyler burası kantin değil, sizler de kantin işletmecisi değilsiniz. Binlerce yıllık devlet geleneği olan bir ülkeyi yönetiyorsunuz. Tabi buna yönetmek denirse…

Suriye ve Irak’taki ABD varlığı, onun ötesinde PKK ve türevlerine yaptığı yardım, aleniyetin de ötesinde. Konuşacağız denilen konular arasında bulunan bu mevzular görüşüldü mü? Mutlaka görüşülmüştür de netice ne?…

Bana göre en ufak bir artı olsa yer gök yıkılırdı… Herkes suspus olduğuna göre mevcût durum korunmuş gibi.

Hadi bizi boş verin, ABD kaynaklarından “Türkiye ile mutabakata vardık. Bundan sonra PKK ve bağlantılarıyla irtibatımızı kesiyoruz verdiğimiz on binlerce TIR malzeme ve mühimmatı da geri alacağız” diye bir açıklama oldu mu?..

Demokratik hak ve özgürlükler konusunun görüşülmesi sadece ABD tarafından kısaca gündeme taşındı. Belli ki bazı tavizler verilmesine karşılık, meseleyi basın önünde tartışmayalım denmiş…

Bu konuda Bidensiz’in “Yahu bizim Elçi Efendi zevzeklik etmiş. Sağ ol sen de kovmadın” gibi konuştuğunu da hiç zannetmiyorum…

Okuyucu Velinimettir. Biz de istenileni yerine getirdik. Bir makale, köşe yazısı hacmine ancak bu kadar.
Şimdilik hepiniz Allah’a emanet olun. Hoşça kalınız…

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!