Merhabalar, herkese can dostlarım. Oh be bu sefer önceden söyledik de sıkıntıyı başında bertaraf ettik. Geldik ayın 28’ine. Allah’tan, Kasım cüce değil, 28 çekmiyor da, sonbaharı iki gün daha doya doya yaşayabileceğiz. Sonrası gel karakış gel. Her yerin bembeyaz olduğu bir zaman dilimi niye “Kara” olarak adlandırılır halâ düşünürüm…
Her neyse, karayı beyazı bir tarafa bırakalım da gelelim içerde neler oluyora… Esasında değişen bir şey yok… “Dün dündür, bugün bugündür” sistemi hala geçerli. Bu dizinin yeni bölümleri sürekli vizyona giriyor… Eskiden derlerdi ya “Brezilya Dizisi” gibi diye bizimki onu da fersah fersah geçti… Hazret, geçtiğimiz günlerde hepimizi gene fırçaladı. “Bunlar hesap kitap bilmiyor, ekonomi hit yapıyor” gibi çok ilmi kelamlar edip, İki gün sonra da “Acı reçete”den bahsettiler… Sadece hesap kitap işi olsa amenna, bizim kafamız da basmıyor… Bu durumu bir türlü kavrayamıyoruz… Dedik ya, mübarek, Brezilya Dizisi… Sen, seneler önce, rahmetli Denktaş‘ı harca. Rumlara yarayacak Anayasa için “Evet” kampanyası oluştur, ondan sonra da, eşit haklara sahip, iki devletli sistem tek yol de… Uçaklara binip Magosa-Maraş’ a pikniğe git… Afiyet olsun bu arada Emine Hanımefendi’lerin şıklığı da göz kamaştırdı. Biraz magazin yapıp tek tek anlatacağım ama hangi parçalar da mahkeme kararı var bilmediğimden neme lazım. Başımı bağımsız Türk Yargı’ sıyla belâya sokmayayım… Gelelim karşı tarafa… Muhalefetimiz, hesap kitap bilmiyor… CHP, Pikniğe altı uçakla, İYİ Parti yedi uçakla gidildi diyor. Hangisine inanacağımızı şaşırdık… Hem bize ne “Zenginin malı…” Paraları var ki biniyorlar… Ekrem’in Oğlan ne demişti vakti zamanında yapılan ithalatlara, “Paramız var ki alıyoruz” , haklı parası olan istediğini yapabilir… Bu arada, uçak korkusu olduğunu bildiğim yavru iktidar DB’nin hakkını da teslim etmek gerekir… Kendisine tahsis edilen uçağa binerek, nezaket gösterip, pikniğe icabet ettiler… Yavru iktidar deyince aklıma, “Cenin İktidar” da geldi… Acaba; müstakbel Parlamenterlerimiz Perinçekler de pikniğe katıldı mı… Bana göre, ideolojileri gereği, parası devlet tarafından ödenmesi şartıyla tarifeli feribotu tercih etmişlerdir… Bu muhalefet hakikaten hesaptan yoksun… CHP toplam uçak sayısını 13; İYİ parti 15 olarak söylüyor… Merak ediyorum, acı reçeteden sonra 20’yi bulabilir miyiz diye… Aç kalırız ama itibardan fedakârlık edemeyiz… Alman Şansölyesi Merkel’ in halini görüyorsunuz. Bir tane, o da arızalı uçağı var diye, itibarı yerlerde. Kimse dikkate bile almıyor garibimi… Neyse bu uçak, pardon uçaklar mevzuunu bir kenara bırakalım, başka konular da öksüz kalmasın…
Dedik ya, bitmeyen Brezilya Dizisi… Birkaç gün önce, “Corana Virüs konusunda dünyada çok iyi durumdayız” diyen RTE hemen akabinde “Durum Vahim” diyerek birçok tedbir açıkladı… Bir gün bir şey söyleniyor, iki gün sonra tersi söyleniyor. Vallahi benim başım döndü. Kim bilir garip vatandaşım ne alem de. Gerçi onlar kolayını bulmuş. İlgilenmiyor, dinlemiyor sadece final de, konuşmanın bittiğini fark ettiklerin de alkışlıyorlar…
Biliyorsunuz, koca bir Sağlık Bakanımız var… O da kervana dahil oldu, tabii ki doğru söylememe veya yanıltma kervanına. Bu ustaca uygulanan “Gri Propaganda”nın, bir yerde cehaletinden feraset umulan kimseler de çok başarılı olduğu söylenebilir… Çeyrek akıllı kimseler bile Vaka-Hasta ayrımını öğrendi ama halâ, “Bizde 2 bin, Fransa’da 20 bin, Aferin hükümete” diyen mebzul miktarda vatandaş var. Zaten oyun da bunlar üzerine kuruluyor… Sayılar sadece bu konuda mı çarpıtılıyor, elbette hayır… Esasında elden geçmemiş ve oynanmamış bir ölçü de yok… Hastanelerin doluluk oranları, yoğun bakım yatak kapasiteleri hiç %70’lere ulaşmadı ama hiçbir hastane de hasta kabul edemiyor… Koridorlarda , sedyelerde yatma görüntülerine rağmen kuyruğumuzu dik tutuyoruz, yerimiz bol imajı yaratıyoruz… Yahu, bir günde doğruyu söyleyin, hiç olmazsa bozuk saat olun… Türk siyasetine Corona aşısından önce “Doğru söyleme” aşısı lazım… O aşı bulunup uygulanırsa, her şeyi çarçabuk hallederiz… Birdenbire hatırıma geldi… Bir ara ATATÜRK Hava Alanı’nın Milyar dolarlık iki pistini battal edipte inşasına başladığımız, Pandemi Hastanesi niye devreye girmiyor… Yoksa onun görevi; sadece pistlerin kullanılamaz hale gelmesini mi sağlamaktı…
Sık sık değindik gene de değineceğiz. Dünyada örneği olmayan uygulamaya niye direniyoruz… Kendisini en bilinçli şekilde koruyan +65’ler niye itilip kakılıyor… Hani, vah vah dediğimiz, iflas etmiş Yunanistan var ya, ülkesini 2-3 hafta kapattı olayı çözdü. Bu arada işin gereği mağdur olabilecek kesime de yaklaşık 900 € (8000 TL.) ödeme yaptı. Kritik kelime bu. Bizde 5 kuruş yok. Merkez Bankasının yedek akçesine kadar kullanıldı. Döviz rezervimiz, inat uğruna heba edildi ve – 39 Milyar $ seviyesine geriledi…. Hani bir ar 70 Sente muhtacız lafı vardı ya…meğer o günler iyi günlermiş… İşte bu ve bu gibi sebeplerden ötürü, alınması gereken tedbirler alınamıyor, onlar yerine mali yükü olmayan +65 gibi projeler devreye sokuluyor… Defalarca yazdığımız gibi durum tamamen böyle… Doğal olarak mücadele ediliyor intibaını vermek içinde, üretime katılmayan yaş grupları üzerinden, iş yapılıyormuş havası oluşturuluyor… Biraz daha açayım. Sürekli yayınlarla kalabalık yerlere sakın girmeyin deniyor, ” Evde kal” empoze ediliyor… İşçiysen, fabrikalarda sırt sırta çalışabilirsin. Üretimin durmaması için gerekirse hastalanabilirsin… Toplu taşımları kullanmayın mecburiyet varsa özel araba veya taksiyi tercih edin deniyor… Ama asgari ücretli çalışan isen işe gidiş gelişlerde toplu taşım mahsurlu değil, kullanabilirsin… +65 veya – 20 isen dışarı çıkamazsın, seni koruyoruz (!). Ama Sigorta pirimi yatırıyorsan, istediğin gibi çıkarsın yeter ki para ver… Herhalde durumu kısaca özetledim. İyice anlaşıldığını da zannediyorum…
Gelelim çok önemli bir konuya daha… Ağzından köpükler saçarak, Ağasını korumaya çalışan kimse toplum ahlakını tehdit eder hale geldi… Biri, işi Allah’a bırakmadan bu zatı susturmalı, susmaya ikna etmeli… Geçen gün, “Cumhur İttifakı’ndan elinizi çekin, buradan size kemik çıkmaz” da dedi… Sn mumya, uhdeniz de çok mu kemik var da ihtiyacı olanlar size saldırıyor… Bu kemiklerin üzerine kapanma ihtiyacını niye hissettiniz… Sorulacak çok soru var ama bari biz tadın da bırakalım… Yalnız, RTÜK’ün; havuz olsun, yandaş olsun, bağımsız olsun bütün televizyon kanallarına talimat göndermesi gerekiyor… Bu Ca-Ce’nin konuşmaları “+18” logosuyla yayınlanmalı… Son olarak, bu zat niye Doğu Türkistan’ı niye Kerkük’ü niçin Batı Trakya’yı niye Caber’i savunmaz da, bütün eforunu, “Yahudi üstün cesaret madalyası” sahibi Ağasına harcar… Acaba “Cenin İktidar” Perinceklerle bir fikir ve ideoloji takası mı yaptı…Her şey bitmek için değil mi. Eee, biz de istisna değiliz. Vakitte geldiğine göre, vedaya geçelim mi…
Yarına, İnşAllah diyorum. Hepiniz, Güzel Allah’ ıma emanetsiniz. Hoşça kalınız…