İnsanın her sabah uyanışı, hayat mucizesini hissettiği ilk dakikalardır… Bir gün önceki bütün olayların, sebep ve neticelerinin geride kaldığı, tertemiz bir beyaz sayfa açma isteğinin had safhaya çıktığı zamanlardır, her günün başlangıcı… Peki hiçbir sabah uyanamayan, onlarca yıl uykuda kalanlara ne demeli? Acaba bir gün, o gün gelecek mi? “Günaydın” dediğimizde, bilim kurgu filmlerinde olduğu gibi herkes uyanabilecek mi? Belki yarın, belki yarından da yakın demeyi ne çok isterdim… Hepinize merhabalar…
Proje olduklarını her geçen gün daha iyi anladığım sistemlerin medya kanatları halâ uslanmadı. Aldıkları görevi yerine getirmeye çabalıyorlar… LGBTİ seçim kaybettiren en önemli faktörlerden biri olmasına rağmen, muhalif haber bültenlerinde ağırlığını korumaya devam ediyor… Bu yüzden başta HALKA TV olmak üzere bazı kanalları kara listeme aldım. “Yahu HALKA TV. diye bir kanal yok” diyenlere de “Evet, yok, kim ne anlıyorsa o” diyorum… Ayrıyeten hem gazetemiz yazarlarından hem de TRT’de, Müdürlüğümü yapmış olan Aslan Küçükyıldız‘a[1] çok teşekkür ediyorum… Benim aylar önce gündeme getirdiğim konuları ve hükümet icraatlarını tekrar satırlarına taşımış… LGBTİ’yi esasında RTE’nin palazlandırdığını bütün çıplaklığıyla ortaya koymuş… Aslan Müdürümü hiç kaçırmadan takip etmenizi öneririm. Kendileri, benim bildiğim kadarıyla Türkiye’nin en büyük arşivlerinden birine sahiptir… Buradan son kez ikaz ediyorum. İyi ki bunlar gelmemiş, büyük hata yapmışız diye düşünen hatırı sayılır bir kitle oluştu bile… Ayağınızı denk almazsanız, bir dahaki azami oyunuz %20’leri aşamaz… Diyeceksiniz ki, sizi ne ilgilendiriyor. İktidar karşısına tek alternatif olarak getirildiğiniz ve bizlerin desteğine muhtaç olduğumuz için, bizi de ilgilendiriyor. Hani derler ya, yoksa canınız cehenneme… Ben ve benim gibi milyonlar bu kafayla gittiğiniz taktirde asla size oyun zerresini bile vermeyeceklerdir… İktidar tıpkı tek parti dönemi gibi rahat… Karşısında muhalefet olmadığı için, o işi de üstlenmiş durumda. Bir ara RTE’nin muhtemelen ağzından kaçırıp dediği gibi “Böyle muhalefete can kurban“. Evet, inanıyorum ki, Dünya’nın hiçbir siyasi sistemi, bu tür muhalefeti istemesin… Rüyalarında bile göremezler…
Gazetelerde, haber bültenlerinde birdenbire hit olup sonra da unutulup giden olaylardan birini, kendi yerli ve milli yaklaşımlarımla paylaşmak istiyorum… Olay, canım kadar sevdiğim, isot diyarı Urfa’mızda geçiyor. Rüştü Kardeşim, hemen kaleme sarılır…”Urfa diye bir yer mi var, orası neresi?” diye. Yerden göğe kadar da haklı… Düzeltiyorum… Olay canım kadar sevdiğim, çiğköfte diyarı Şanlıurfa‘da geçiyor… Küçük bir evladımız, batasıca babasının zoruyla, istemediği, kaçak bir tarikat medresesine teslim ediliyor…Daha önce başka olaylarda da olduğu ama büyük kısmı ört bas edilenler gibi, sıkıntılı süreç başlıyor… Burası benim, tecrübelerimden kaynaklı düşüncelerimdir, gerçeklerle alakası olmaya bilir, biline… Çocuğun adam olmayacağı ve etrafa kötü örnek olacağı anlaşılınca, diğerleri ve müstakbel geleceklerin etkilenmemesi, ayrıyeten, o kafadakilerin de iyice pısması düşüncesiyle olay planlı bir şekilde uygulanmıştır. Yoksa, cinayet mahalli çok yakın bir yer olarak seçilmezdi… Onun orda hemen bulunacağını herkes bilirdi… Çocuk, İstense çok uzaklarda bir yerde, gömülerek, kimsenin bulamaması sağlanabilirdi… Yani, çocuk diğer bu tür teşebbüslere mâni olucu gözdağı olarak kullanılmıştır…
Gelelim asgari ücret komedyasına. Tekmili birden otuz iki bölüm hepsi birden sahneye kondu. Hükümetin acelesi neydi sorusunun cevabı her zamanki gibiydi…1 Temmuz’da geçerli olacak ücret on gün önce ilan edildi. O zamanki dolar kuruna göre 500 dolara çok yakındı… Aybaşı gelmeden 400 doların altına indi… Olayın gerçeğini de hatırlarsak neler olacağını rahatlıkla tahmin edebilirsiniz. İşçiler, memurlar gibi peşin almazlar, çalışıp alırlar. Yani yeni maaşlarını 31 Temmuz’da alacaklar… Tahmin serbest, kaç dolara düşer… Daha ilk aydan eski durumun gerisine düşülürse, yılbaşı nasıl gelir…
Medyaya kısmi bir sessizlik hâkim oldu, farkında mısınız? Hani şu gelmiş geçmiş, en soylu bakamayan vardı ya, işte artık yok… Siyaset huzur buldu. Milleti germekten başka herhangi bir işe yaramayan, salata malzemesi, İnşAllah tarihin kara sayfalarına gömüldü…
Satır alarmım çaldı, bunun ne demek olduğunu ben bilirim, sizler de biraz sonra öğreneceksiniz… Hepiniz Allah’a emanet olun, hoşça kalınız…
[1] https://haberiniz.com.tr/author/arslan-kucukyildiz