Bir ülkeye ihanet, sadece gizli belgeleri satmakla olmaz… Eğitimi tarumar edersiniz, ihanettir… Orduyu maymuna çevirirsiniz, ihanettir… Liyakati yok eder, başı kıç, kıçı baş yaparsınız ihanettir… Ülkeyi müstakbel teröristlerle doldurursunuz, ihanettir… Camileri, sırf siyasal ikbalinizin merkezine koyduğunuz tesisler haline getirirsiniz, ihanettir… Rüşveti, talanı, vergiden dolanmayı meşru kılarsınız, ihanettir… Yargıyı, siyasetin emrine verirsiniz, ihanettir… Anayasa Mahkemesini paçavra edersiniz, ihanettir… Hemen yanı başında bom boş araziler varken, zeytinlikleri rezerv alan ilan edip, kesmek ihanettir…
Urfa’da bir laf vardır. Kuyruk doğdu, denir. Herhalde, eskiden dünyadan da gözlenebilen kuyruklu yıldızla alakalı bir durum olsa gerek. Bu konuda Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın, Kuyruklu Yıldız Altında İzdivaç adlı bir romanı da vardır. Her neyse, biz neden bahsedecektik, konu nereye gitti… Kuyruk doğması demek, artık, yaz mevsiminin sonuna yaklaşıldığının işaretidir. İşte bu sıralar “kuyruk doğar” Ayrıyeten “Safer Ayı” içinde de hızla ilerliyoruz. Kazasız belasız çıkışı herkese nasip olur İnşallah. Hepinize merhabalar olsun…
Döken dökene denir ya, durum tamamen bu… Domates, çay, fındık, karpuz, sebze ve de en son, fıstık. Kilosu neredeyse bin liraya dayanmış fıstıklar, çuval çuval karayollarına boca ediliyorsa, bu eylemin arkasında büyük bir feveran var demektir. Feveran bir kenarda dursun. Hangi üretici olursa olsun, bu davranışlar sergileniyorsa, ülkede tarım politikaları iflas etmiş demektir. Sadece “Durumun farkındayız” diyen yöneticiler olması ise, ihanetin kasıtlı olduğunun işaretidir. İdareciler “Farkındayız” diyerek işin içinden sıyrılamazlar. Sizler orada problemleri çözmek için görevlendirildiniz. İşin farkında olan bizler, çare bulacak da sizlerseniz, bilmem anlatabildim mi… Daha fazla anlatacağım, beyinsiz Türkmen’e… Dünyada kendi kendine yeten yedi Ülkeden biri iken, Kanada mercimek bilmezken bizden tohum alırken, şimdi bize satıyor. Nohut, kuru fasulye, ayçiçeği yağı, buğday aklınıza ne gelirse dışardan geliyor. Akıl oynatmak çok basitleşti, Yunanistan’dan pirinç alıyoruz… Bunlar, bir üst aklın talimatıyla yapılıyor, o kesin de, buna müsaade eden “Ama Abi bunlar Müslüman” diyen sizlersiniz… Bir ülkeye ihanet, sadece gizli belgeleri satmakla olmaz… Eğitimi tarumar edersiniz, ihanettir… Orduyu maymuna çevirirsiniz, ihanettir… Liyakati yok eder, başı kıç, kıçı baş yaparsınız ihanettir… Ülkeyi müstakbel teröristlerle doldurursunuz, ihanettir… Camileri, sırf siyasal ikbalinizin merkezine koyduğunuz tesisler haline getirirsiniz, ihanettir… Rüşveti, talanı, vergiden dolanmayı meşru kılarsınız, ihanettir… Yargıyı, siyasetin emrine verirsiniz, ihanettir… Anayasa Mahkemesini paçavra edersiniz, ihanettir… Hemen yanı başında bom boş araziler varken, zeytinlikleri rezerv alan ilan edip, kesmek ihanettir… Daha sayarım da, tartıştığım imam durumuna düşmeyeyim… Madem bahsettik, anlatmak farz oldu… Bir Cuma Vaazında, içeri girdiğimde iman konuşuyordu… Yeri yaratan Allah, göğü yaratan Allah, denizleri yaratan Allah, dereleri yaratan Allah, ormanları yaratan Allah… Daha yazmayacağım tahmin edin. Tam beş dakika, Allah’a yarattı. Ezan okundu vaaz bitti ama özeti Allah, bilinen bilinmeyen her şeyi yarattı dedi. Kendisine dedim ki “Allah Kâinatı yarattı” deyip “diğer süreyi de çalmanın çırpmanın, rüşvetin suç olmasıyla tamamlasaydın daha iyi olmaz mıydı?” Neyse Hoca iyi bir insanmış, bir şey demeden döndü gitti. Ya “Atın bu kâfiri dışarı” deseydi…
Sizlere “Dünya üzerinde, bizi örnek alan bir ülke var mıdır?” desem, “bu ne biçim soru, böyle bir şey olabilir mi?” diye bön bön suratıma bakardınız, ama var… Çok uzakta olsa da var… Reyis’in Kan-Kası Madara‘yı (Oralarda Maduro deniyor) bilirsiniz. Kendileri dünyanın en zengin petrol kaynaklarına sahip olmalarına rağmen , fakr-u zaruret içinde yaşayan insanların mütevazi bir ülkesi. Allah yürü ya kulum demiş ya sadece petrol olsa iyi, kokain işi de çok getirisi olan bir sektör… Hani Türkiye’ye gidecek gemilerde sık sık yakalanan, Mersin Limanı’nda kallavi miktarda ele geçirilen, sosyetemizin mutluluk aracı olan tozdan bahsediyorum. Bu toz bazan suçsuz günahsız kimselerin de başına bela olabiliyor… Milyarali’nin oğlu Erkam var ya, embesil görünümlü. Yahu sayısız gemileri olandan bahsediyorum… Pandemi döneminde Venezuelle’ya, bir valiz, maske hediye etmek için gitti, bunu bile toza bağladılar. Bu utanmazlar MHP eski Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz’a bile iftira attılar… Her neyse
Konu çok dağıldı, işte bu ülkede seçim oldu. Maduro, %70’e %30 tam Madara olmuştu ki, kötü kedi Şerafettin ve arkadaşları devreye girdi. Daha doğrusu trafolara girdiler. Elektrikler kesildi, veri akışı durdu, geldiğinde ise Maduro, Madaralıktan kurtulmuştu. %44 e karşılık., %51 ile zaferini ilan etti… Muhalefet, ne kadar itiraz da etse o, atı alan Üsküdar’ı, pardon Caracas’ı geçti diyerek, tarihe geçti…
Hepiniz Allah’a emanet olun. Hoşçakalınız…
