Yerçekimi ile yaprakların dala tutunma direncinin sürekli olarak yaprakların aleyhine çalıştığı bir zaman dilimindeyiz… Rüzgârların efendiliği her yönüyle kendini hissettiriyor. Buna kim karşı koyabilir ki. Önüne kattıklarını nereye sürükleyeceğini, inanın ki kendisi de bilemez. Tıpkı hayatlarımız gibi. Ömür rüzgârı bizi nerelere sürükleyecek, hayatımıza hangi sürprizleri çıkaracak kim bilebilir ki… Merhabalar efendim. Başlayalım mı?
Alışmışa saygı gereği, yeni köşemizle işe koyulalım… “Bu ara bizi kim salak yerine koydu?“nun patronu sürpriz bir şekilde değişti… RTE’nin söyleyecek bir lafının kalmamasına karşılık, dublör kullanma mecburiyeti, Soyadının ilk üç harfi Kav.. olan MB Başkanımızı ön plana çıkardı… Yıl sonu tahmini 9,23 ilan edildiği gün 9,24 gören doların arkasından ne dedi biliyor musunuz? “Her şey güzel olacak“. Bu sistem bize 20 yıldır her şey güzel olacak diyor ama hiçbir şey güzele yaklaşamıyor bile… Bunların son laflarını şöyleyeyim mi: “Tam her şeyin çok güzel olacağı zaman elimizden yetkimiz alındı“. İşte bu çerçevede MB Başkanının lafları yeni köşemizin yıldızı oldu…
Bizim canım Urfa’mızın önemli laflarındandır. “Eşek olan bir defa düşer” derler… Biraz açayım, yani aynı hatayı iki kere üst üste yapana mümkün olan kibarlıkta eşşekoğlueşşek demek isterler… Son zamanlarda , TÜGVA denilen, başında da akıl kübü (!) Bilal Oğlan’ın bulunduğu sistemin yediği herzeler gün yüzüne çıkmaya başladı… Devlet kademelerine yerleştirilecek personelin listeleri; buna asker ve polis te dahil buralarda oluşturulmuş… Yani öz ama etkin bir paralel yapıyla yaşamaya başlamışız da haberimiz yokmuş… Eski çalışanların itirafı olmasa asla da olmayacaktı… Urfa lafından genele dönelim. Ne derler “Ders alınsaydı tarih tekerrür eder miydi“. Maalesef ders alınmıyor. Belalarını henüz temizleyemediğimiz Fetoşlar varken, şimdi de “Menzilciler” denilen başka bir püsküllülere yakayı kaptırmak üzereyiz… İlk başta Sağlık Bakanlığı bünyesinde yuvalandılar hatta ele geçirdiler. Şu an genele ulaşmak istiyorlar ve de ne acıdır ki “Ne isterlerse veriliyor“… Yarın birileri çıkıp da tekraren “Allah’ım ve milletim beni affetsin” demesin. Zaten, Millet kategorisinden ilkini de affetmemiştik…
Bir memnuniyeti belirtmem lazım. K. Kemal , bana göre çok önemli bir yanlıştan döndü… “Devri sabık yaratmayacağız” lafından sonra, hesap sorma moduna girdi… Can-ı gönülden kutluyorum. Yanlıştan dönebilmekte asalettir. 18 Ekim Pazartesi gününü işaret ederek, kanunsuz her işin uygulayıcılarından hesap sorulacağını ilan etti… Tekrar tebrik ediyorum… İlahi ve Milli Adalete inanan bir kimse olarak çok sevindim. Yapılanların yana kâr kalması ancak ve ancak suçu teşvik eder. Suçu teşvik de bir yerde iştiraktir… Çok sevindim çok… Liyakatsiz bir gürûh sırf Ağalarının talimatlarını yerine getirebilmek için, rüyalarında göremeyecekleri makamlara getiriliyor. Bunların tabii ki büyük sorumluluğu var. Hiçbirisi kolayına işin içinden sıyrılamaz…
Son ekonomik felaketlerin en mağdurları şüphesiz ki emekliler. Geçtiğimiz hafta meydanlardaydılar. Bana kalırsa beyhude… Başta Reyis çıkacak, “biz onlara %30 zam yaptık” saptırmasını söyleyecek, evine ekmek alamayan, halk ekmek önünde bekleyen beyinsizde “He, Vallah” diyecek, devran da bu minval üzere dönecek… Artist Sarı Ali de muhtemelen hizmetlerinin ve randımanlı satışlarının karşılığını milletvekili olarak alacaktır. Şu an 30 bin lira civarındaki maaşıyla idare ediversin… Duyduğum kadarıyla tek bir şeye ihtiyacı varmış… Onu da karşılamak bizlere düşüyor… Aktara gidip 50 gr. kına alarak, postaneye doğru gideceğiz… Bundan sonrası için kendilerinin engin tecrübeleri mevcutmuş…
Bu arada aklıma birden geliverdi. Konularımızla bir alakası yok ama söylemeden duramayacağım… Yalancının hafızasının kuvvetli olması gerekir. Yoksa iyi bir yalancı sayılmaz , açık verir… Her neyse bu kel alaka konuyu bir tarafa bırakıp esasa dönelim… RTE bu sefer açtığımız köşeye değil, yeni açmamız gereken başka bir yere çalıştı… Bir ara MB Başkanı için “Söz dinlemedi, aldık” dediğini unutup, Bankanın bağımsızlığını vurguladı… Bunu ispaten de Kav.. nun K. Kemal’e randevu verişini gerekçe gösterdi… Bizde öğrendik ki Merkez Bankası Başkanlarının asli görevi, siyasilere randevu vermekmiş. Diğer işler zaten Reyis tarafından yerine getiriliyor… Böylece RTE bize yeni olarak “Komedi Sayfası” açmamız gerektiğini hatırlattı… Böyle giderse de olay zaruret halini alacak, bekleyin bakalım…
Hayat hep komedi değil. İşin içinde ağlama da var… Ağlayan bir millet olursa herhangi bir kıymeti harbiyesi olmuyor ama First Lady ağladığında herkesin haberi oluyor… Peki, Emita Hanım niye ağladı? Onlarca yıldır katledilen, baskılara uğrayan akla gelmedik zulmete maruz kalan Uygur Türkleri için mi ağladı? Hayır… Acaba, Hocalı’da çoluk çocuk denmeden katledilen Azerbaycan Türkleri için mi ağladı? Hayır… Musul’da, Kerkük’te, Telafer’de istikbali çalınan, genel ve yerel güçlerce baskı altında tutulan Türkmenler için mi ağladı? Hayır… Kırım’da yurtlarından sürülen, yollarda yarısı telef olan, şu an da Rus işgaline uğrayan Tatar Türkleri için mi ağladı? Hayır… Uzatırsak , önümüzdeki haftanın yazısı da güme gider, peki Emita Hanım kimin için ağladı? Filistinli çocuklar için ağladı… Çünkü onlar Türk değil, Arap. Kendisi de eşinin dediğine göre, Arap olduğundan, ağlaması gayet normal… Şimdi anladınız mı yeni versiyon “Yerli ve Milli”liği, tıpkı yerli ve milli; adını söylemeye utandığım aşımız, Türkovak gibi.
Kapatmadan önce , hesapsız kitapsız yapılan bir lafa dikkat çekmek istiyorum… Evvela tasvip etmediğimi söyleyeyim. Yabancı kim olursa olsun, isterse büyükelçi olsun T.C.’ye ayar çekemez… Bunlara diplomatik yollarla cevap verme usulleri vardır. Bunu da Dışişleri Bakanlığı yürütür… RTE, sen niye devreye giriyorsun? “Bunları Türkiye’ de tutma lüksümüz var mı?” diyerek , bu büyükelçileri “İstenmeyen Adam” ilan etme aşamasına gelmiş görüntüsü veriyorsun… Kabadayılık her zaman sökmez. İçerde su götürür ama dışarda yaptırmazlar… Sana tavsiyem, ara sıra susmayı dene, senin için ne kadar zor olduğunu biliyorum ama sen gene de dene… Bakarsın biri çıkar “Hadi sıkıysa yap” der, bütün karizma çizilir…
Haftaya İnşallah diyerek hepinizi Yaradan’ıma emanet ediyorum. Hoşça kalınız…
