Ayların on biri gözüme hep şirin görünür. Acaba Urfa’mızın kurtuluşu 11 Nisan olduğundan mıdır, bilemiyorum…Her neyse, ona da şükür ama, esas sağlık ve afiyet içinde sizlerle buluştuk ya, en büyük şükür ona… Hepinize Merhabalar olsun can dostlarım…
Bugün, siyasal hareketimizin, dolayısıyla da demokrasimizin, vazgeçilmez unsurları olan Partilerimizi değerlendirmek istiyorum…
Şüphesiz ki CHP ilk sıramız da. Muhalefetin lokomotifi konumundaki parti, vagonları sürükleyeceğine, maalesef önlerine dikilip set oluyor… En önemli konumuz ATATÜRK mevzuu… Mustafa Kemal’in kurduğu parti, acaba halâ onun partisi mi? Genel Başkanı kendine “Dersimli Kemal’im” diyerek, rahmetlinin karşısına dikilmedi mi? En büyük İl Başkanı, Kaftanlı kadın, Mustafa Kemal’in askeri olmamakla övünmüyor mu… Partiden ayrılan İnce Muharrem “Orası artık ATATÜRK ‘ ün partisi olmaktan çıktı” demiyor mu? İşi Pardayanlar serisine çevirmenin alemi yok. Kısaca diyecek olursak İki Kemal birbirinin farklı noktadalar, yani benim Kemal’imle bu Kemal bir değil… Peki, kendi has bendeleri bile umursamazken, tatiline giderken biz nasıl oldu da oy verdik… Şimdi anladınız mı, “Ruhum değil, cesedim oy verecek” derken ne demek istediğimi…
Gelelim ikinci ortak İYİ Parti‘ye. MHP’den fikir ayrılığı yüzünden ayrılmadılar… Yönetimin, beklentileri karşılamadığı için, idareye talip olup, RTE faktörünün devreye girişiyle de kaybedip ayrıldılar… Genç nesil, tatlı su Ülkücüleri ve de okumadan bilgi mahrumu olarak yetişenler haricinde, hepimiz İYİ Parti’ye geçtik… CB seçimine giren Meral Hanım, partisinden düşük oy aldı. Klasik sistemler, nemalanma beklentileri olanlar devreye girdi, yalvar yakar (!!!) geri döndürüldü… Daha sonra başı kesik tavuk misali, oraya buraya savrulmalar başladı… Parti, merkeze mi çekilmeye çalışılmadı, muhafazakâr oylara mı talip olunmadı… Netice kesindi ve atalarımız da demişti… İki tavşanın peşinde koşan, hiçbirini yakalayamaz… Ve de öyle oldu… Suyu görünce kurbağa, kırı görünce tosbağa taktiği tutmadı…Bu durumdan, bitti denilen MHP istifade etti. En azından çizgisini muhafaza ettiği için…
Devitoğlu ve Bebecan yani Gelecek ve Deva Partisi, tipik Truva Atı karakterini canlandırıyor. Geldiler içeri girdiler, kapıyı kapatıp, müstakbel gireceklere de mâni olduktan sonra en az 25 milletvekilliği aldılar. Her ne kadar kendileri Millet İttifakının içinde olsalar da taraftarları hiçbir zaman gelmediler… Bunlardan derhal kurtulmalı diye seçim öncesi çok yazdım ama, şu an tam tersini savunmak zorundayız…Gelecek + Deva + Saadet + Cumhur ittifakı 360’ı buluyor. Yani Anayasa değişikliği sayısını buluyorlar… Alın size, Kriptonun, Cumhurbaşkanı olayımda ne olursa olsun diye, attığı bir kazık daha…
Gelelim MHP’ye…Bu Parti, eski yuvamız, isteklerimizin hilafına, Türk Milliyetçilerinin Partisi olma vasfından, her gün biraz daha uzaklaşmasına rağmen, bütün anketlerin hilafına oy patlaması yapmıştır. Bunu şahsen şuna bağlıyorum : Halkın RTE den vazgeçmeyeceğini bilen Türk Milliyetçileri, bari Milliyetçilik daha fazla ayaklar altına alınmasın, bir nebze de olsa mâni olunsun diye MHP’nin elini güçlendirmiştir. Bunun ne kadar ızdıraplı bir durum olduğunu, eski tüfek Ülkücüler gibi, bende hissediyorum…
Gelelim Sinan Oğan‘a… Parti olmamasına rağmen, parti fevkinde işler yaparak şu anki durumun altyapısını oluşturmuştur… Yıllardır, aşağı yukarı bütün Ülkücülerin, MHP başında görmek istedikleri kişi olma özelliğini, Putin – Aliyev – RTE, Kara deliğinde tarihe gömmüştür. Anadolu’ da bir laf vardır. “Bir zamanlar yediğin hurmalar, vakti gelir bir yanını tırmalar“. Oğan’ın, Azerbaycan tabanlı yaptığı işler ve yolsuzluklar, o zaman gelmiş, bir yerini tırmalamıştır… Artık, Türk Milliyetçilerinin umudu değildir. Ağası nasıl, Millî Görüş gömleğini çıkardıysa, o da Milliyetçilik kıyafetini çıkarmak zorundadır… Tabii ki çıplakta dolaşamaz. Benim önerim, gaydalı, İskoç kıyafetidir… Böylece pantolon ütüleme külfetinden de kurtulmuş olur…
İçinizden geçenlerin titreşimi buraya kadar uzanıyor… AKP’ye ne zaman gelecek diye düşünüyorsunuz. Geldim bile…Söylenecek şeyleri yazmaya kalksam haftaya kadar okursunuz, Ufuk Kardeşimi de uykusuz bırakırız… Şu an itibariyle Hanedan Sisteminin temeli atıldı… Bir zamanlar şaka gibi gelen her şeyde olduğu gibi, Emita ve Bilo devreye girdiler… Azerbaycan usulü demokrasiye (!!!) doğru son sürat gidiyoruz. Hangi İstasyonda, Demokrasi Treninden ineceğinizin kararı verilmek üzere… Bu pirince daha çok su ilave edeceğiz ama zaman zaman, şimdilik bu kadar…
Hepiniz Allah’a emanetsiniz. Hoşça kalınız…