Günlerin, gecelerin derinliğinden çıkıp geliyor gibiyiz. Bu Dünya var mı yok mu O da belli değil. Esas hayatımızın bir molası ve imtihanı olduğuna göre büyük ihtimal gerçek değildir. Sanki sanal bir alemde hayallerimizle yaşıyor gibiyiz. Ezelden- ebede sürecek sonsuz gerçek hayatımız içinde zerre hükmünde bile olmayan Dünya hayatımız , esas bütünü şekillendiriyor. Bu bağlamda , yapılanların , çabaların , bütün istenmeyenlere tesebbüsün ne kadar boş oduğunu anlamak O kadar zor mu… Başka bir deyişle , değer mi… Yeter artık demeseniz , felsefeyle başlayıp , gene öyle bitireceğiz. Hepinize Merhabalar olsun…
Bu gün bizi kim eşek yerine koydu , köşemiz , misyonunu doldurup bir kenara çekildi zannetmeyin. Çünkü konmadığımız günü bırakın , saat ve saniye bile yok. Efendimiz Sahip her gün hiç sıkılmadan , ekonominin çok iyi durumda olduğunu söylüyor… ” Ekonomik göstergeler doğru yolda olduğumuzu gösteriyor ” diyor. Hatırlata hatırlata , kalemimizde tüy bitti ama gene de yapmamız gerekiyor , anlaşılan. Acaba hangi ekonomik göstergeler… Bu göstergeler içinde müspet tek şey , bankaların kârlarını %400 arttırmış olmaları. Yani politika faizini %14 e düşürüp, bu sistemden bankalara para satarsınız , onlarda vatandaşa %30-35 bandında , hatta hazineye bile aynı bantta borç verirlerse kârlarıda astronomik olur… Bu iyi denebilecek tek şey. Gelelim digerlerine… Çin dendi , Bangldeş dendi , dendi de dendi model hakkında ama denmesi gereken tek şey denmedi. Sistem tam bir , ucube sistem. Yola çıkılırken söylenenlerin hiç biri yakalanamadı. Hatta yaklaşılamadı bile… Enflasyon düşecek dendi , bırakın düşmeyi , bırakın makûl yükselmeleri , tavan yaptı. Son 25-30 yılın zirvesini yakaladık ve aynı zamanda , ” Düşecek ” lafının zırvalığına şahit olduk… Yüksek kur – ucuz işgücü- düşük faiz ve neticesi cari açığın sıfırlanması… Hangisi oldu… Faiz patladı , cari açık katladı… Bu durumda Sahip Efendimiz Reyis’ imize soruyorum. Siz hangi göstergelere göre ekonomiyi uçuruyorsunuz… ” Ben ekonomistim , bunların kafası basmaz ” dediğinizi bütün Millet biliyor da , icraatlerin neticesine göre değerlendirdiğimiz de , kerrat cetvelini bile bilmediğinizi anlıyoruz… Yüz renginizi muhafaza ederek bu kadar yalnış bilgiyi nasıl olurda dile getirirsiniz bir türlü anlayamıyorum…
Hadi bunu anlamıyorsunuz , anladıkta bari bir şeyleri de anlayın… Dış politikamız ” Nesrin Topkapı ” sistemine döndü… Bu gün can dost olduğumuz , yarın can düşmanı olabiliyor. En son örnek Suriye-Azez de yaşananlar. Dostluğu da , düşmanlığıda belli olmayan ve de batasıca arap çapulcular , anında Türk Bayrağını yakma noktasına gelebiliyor… Sürekli ikaz ediyoruz. Vakti zamanında Mustafa Kemal ATATÜRK’ te ikaz etmişti. Neydi vasiyetinin bir maddesi ” Arapların iç işlerine karışmayın ” siz ne yaptınız , karışmamak kenarda dursun , haşır neşir oldunuz. Sizlerde onlar gibi günlük hatta anlık pilitikaların sahibi oldunuz. Dün beyaz olan akşam siyah gece mavi olabiliyor. Gene ikaz ediyorum. Bu bölgeden derhal elimizi ayağımızı çekmeli , kaypak bedevi politikalarından arınmalıyız hatta devam eden duvar yapımlarını derhal tamama erdirmeliyiz… O bölgeden gelen kuşları bile vurmak lazım. Transit geçecekleden de , arap havlusunda kurulanıp kurulanmadıklarına kadar detay sorulmtalıdır…
Muharrem Ay’ı , Aşura Gün’ ü munasebetiyle , siyasilerimiz , fırsatı , oya tahvil yarışına girdiler. Bir kısmı samimi , bir kısmı kısmen samimi , büyük kısım ise gayrı samimi idi. Riyakârlığın paçalardan aktığına şahit olduk. Oldukta ne oldu , sinir küplüğümüzle kaldık… Ben şahsen Alevi kardeşlerimi , prensipli , kutsal değerlerinden asla taviz vermez bilirdim , dim… Hazreti Ali , Hace Bektaş Veli , ve Mustafa Kemal ATATÜRK için bir mm geri adım atmayacaklarına emindim , dim… Bir ziyaret karşılığı bu üç kutsalında ne hale geldiğini ibretle izledik… Bir adım sonrası veya iki kıytırık imkan daha ilavesiyle resimlerin nereye kalkabileceğini çok iyi anladım… Fazla kırıcı olmamak için can kardeşlerimi de tenzih ederek bu kısmı kapatıyorum… Son lafım RTE ‘ ye… Siz klisede papaz kıyafetleri giyerek azizler önünde resimler çektirdiniz de , Cem Evin’ de , Hz. Ali mi rahatsız etti sizi… Hace Bektaş Veli’ mi rahatsız etti sizi… Mustafa Kemal ATATÜRK’ mü rahatsız etti demiyeceğim , çünkü onu çok emin olarak biliyorum… Değerli Kaptan dostumdan esinlenerek en son şunu diyeceğim… Allah bizi herşeyin omurgasızından korusun…
Son zamanlar da , ” Yahu biz bu filmi biryelerde görmüştük ” denilen olaylar cereyan ediyor… Geçen hafta , Dersim’ linin ” Helalleşme ” gezileri (!) çerçevesin de , bir gurup sakal sünnetli ve türban ehli kişiler iade-i ziyarette bulundular. Mustafa Kemal’ in askeri olmayan Kaftanlı Canan’ ı da görünce içime kurt düştü… Bir zamanlar Domates Deniz’ in 3-5 çarşaflıya CHP rozetleri takması aklıma geldi… İnşAllah aynı sonuç yaşanmaz. Umarın , bu grup seçim öncesi çıkıp sap yiyip saman dışkılamaz… Beyler , hücüma çıkıldığında , kontra yerseniz golüde yersiniz… Birileri seçim arefesi , ” Çok yanılmışız ” başlıklı açıklamalar yapabilir… Siz , prensipleriniz , laik , çağdaş , demokratik yaklaşımlarınızla dim dik durursanız , her şey kendiliğinden hallolur…
Savaş sahnelerinin yenilmez armadası Mustafa Kemal , barış zamanının da köklü çivisidir. Bir kurşun atmadan elde edilen Hatay’ ı düşündüğümüzde haklılığım ortaya çıkar. Peki şu an Hatay’ da neler oluyor. Muzzaffer Ağabey’ in Oğlu Ümit Özdağ bu bölgeyi pilot bölge seçti. Bu aziz Vatan toprakları aynı yolla yani tek kurşun atılmadan geri alınmak isteniyor. Yıllardır , Hatay’ ı kendi haritalarında gösteren Hafız ve Beşar Esat , ( Pardon hala Eset galiba ) Hatay plakalı TIR ları bile Suud’ a almayan araplar rövanşı ; nüfûs politikaları üzerinden , almak üzereler. Ümit Ülküdaş’ ımın çabası bu minval üzre… Her fırsatta ATATÜRK’ ün kemiklerini sızlatmayı vazife edinenler gene işbaşında. Arap Emita’ nın soydaşları Türk’ leri Hatay’ dan kovmak üzere. Hal bu kadar vahimken , ölü toprağı halâ üzerimiz de. İş Sn Özdağ’ ın sırtına yıkıldı ya herkes rahat…
Enerjimizin kalanını haftaya aktarıyoruz. Hepiniz Yaradan’ a emanetsiniz. Hoşça kalınız…
