Ey cehaletinden medet umulan zavallılar. Artık yeter. Ne zaman uyanacaksın, daha ne bekliyorsun. Ülken elden gitti gidiyor… Gidecekler çekip gittikten sonra eline zehirli topraklar ve de hepsi yabancılara satılmış tesisler kalacak. Kendini düşünmüyorsan, evlatlarını torunlarını düşün. Bir parça çullu başına geçirmek uğruna bu kaybettiklerine değer miydi, iyi hesap et..
Cemrelerin sonuna yaklaştık. Kedilerin tatlı telaşlarının başladığı, kazma ve kürek saplarının, tir tir titrediği, “Deli” lakaplı ay içindeyiz. Bu yüzden akıllılar için zor geçecek günler kapıda. Hepinize merhabalar olsun…
AKP’nin her seçim, oy pusulasında, birinci parti çıkışını pek normal bulmamıştık. “FETÖ“nün rahle-i tedrisatında yetişenlerin, birçok şeytanlığı uhdelerinde alıkoyduğunu düşünüyorum. Olur mu yahu, herkesin önünde, diyenlere tam inanacaktık ki, deprem konut kura sonuçları işin tuzu biberi oldu demek durumundayım…Memleketim Urfa’da, gene herkesin huzurunda kuralar (!!!) çekildi. Ne hikmetse, AKP Milletvekili bir hanım en önde çıktı… Antep’te de aynı durum mevcuttu. AKP eski Milletvekili Şamil Tayyar, şansını ispat etti… Menzil şeyhleri ve ileri gelenleri ise mahdut Kahta deprem konutlarının tamamını kazandı… Hadi, bunlar okudu üfledi diyelim de, diğerlerini nasıl izah edeceğiz…
Yerel seçimler yaklaşırken, dünyada benzeri olmayan olaylar peşpeşe yaşanıyor… Belediyelerin dış borçlanmaları ve para tedarikleri Cumhurbaşkanı imzasına bağlıyken, şu an, iç borçlanma da Cumhurbaşkanı iznine tabi oldu… Demek ki Recep Efendi’ni, Hatay’da Zonguldak’ta ve aşağı yukarı her ilde ve konuşmada söylediklerinin altyapısı var imiş… Muhalefetin seçileceklerini çok zor bir dönem bekliyor… İstanbul Belediyesi’nin dış kredisinin halâ onaylanmadığı düşünüldüğünde, bundan sonra, iç borçlanmalarının da akıbetini tahmin etmek, kehanet sayılmaz… Muhalefet belediyeleri için bütün bu tedbirler alınırken iktidar belediyeleri için hibe kapıları sonuna kadar açıldı. Türkiye bu şartlarda, orantısız rekabet ortamında seçimlere gidiyor. Yalnız bir şeyi hatırlatmak isterim. Bu olayları halk çok değişik bir şekilde değerlendirebilir. Kendini güçlü sananları, yere öyle bir çalar ki, yıllarca bellerini doğrultamazlar. Bizim Millet’in sürekli mağdur yanında olduğunu, bu saate kadar sahte mağdurluk yapanlar gayet iyi bilir, benden hatırlatması.
Uluslararası maden şirketleri, Afrika ülkelerine sömürge mantığıyla yaklaşıyorlar. Bize davranışları ise daha acımasız… Benden sonra tufan, mantığı hepsine hâkim düşünce. Teknolojinin sahibi olarak, kaç kat depolama olması gerektiğini bilmelerine rağmen, iki katını gerçekleştirip felaketlere sebebiyet veriyorlar. Örnek verecek olursak, dört kişilik asansöre, on kişi binip, telefat sonrasında da, her türlü denetim yapılmıştı denebiliyor. Yıllar boyu biriken, milyon ton atıkların altından, kimsenin sağ çıkamıyacağı bilinmesine rağmen, şu an canlarımızı kurtarmaya çalışıyoruz yalanlarıyla, halkın şiddetli ilk tepkileri dengelenmeye çalışıldı… Bakamıyan Kurum, denetimler eksiksiz yapıldı derken, şirket, bütün tedbirler alınmıştı diyor. Bu durumda suçlu ölen 9 (!!!) işçi… Kurtuluş Savaşı diye bir şey olmadı diyen zihniyet, yarın çıkıp, İliç faciası da olmadı diyebilir… Osmanlı zamanında çıkarılan madenlerin %25’i Devlet’e verilirken, AKP zamanında çıkarılanların ise %8’i veriliyor. Rödavans adı altındaki bu ödeme bile çoğu zaman farklı gerekçelerle verilmiyor. Yani dört milyar dolarlık altın çıkaran şirket, hepsini hesaba geçirmeye biliyor. Cüzi miktar göstererek Devlet payını da tırtıklayıp, cebellezine yapıyor. Ayrıyeten, bildirilen komik miktarı, içerde işledim diyerek tamamını da herhangi bir ödeme yapmadan götürebiliyor… Milli Damadımız, CEO olduğu şirket, Anagold’un %20 ortağı. Bu durumun ne gibi avantajlar sağlıyacağı ve de paraların nerelerde kümeleneceğinin taktirini sizlere bırakıyorum. Şirket Amerikan -Kanada ortaklığı olunca, Eski ve müstakbel Başkan Trump’un, birilerinin mal varlığı ile bilgileri zenginleşmeye devam ed iyor… Ülkemize sıfır bile faydası olmayan şirkete sağlananlar, bu kadarla kalsa iyi…Yakın zamanda vergi borcu silme de gerçekleşmiş… Aklıma, bizim meşhur muteahhidimiz geldi… Hani mahrem yerlerimizle ilgilenen vardı ya, anlayın işte… O garibimin de vergi borcu silinmiş ve akabinde özel bir uçak alıp, ayağını yerden kesmişti… Bunlara Baba olan devlet, maalesef vatandaşın sadece anasıyla ilgilendi ve de anasını ağlattı… Ey cehaletinden medet umulan zavallılar. Artık yeter. Ne zaman uyanacaksın, daha ne bekliyorsun. Ülken elden gitti gidiyor… Gidecekler çekip gittikten sonra eline zehirli topraklar ve de hepsi yabancılara satılmış tesisler kalacak. Kendini düşünmüyorsan, evlatlarını torunlarını düşün. Bir parça çullu başına geçirmek uğruna bu kaybettiklerine değer miydi, iyi hesap et… Bütün bunların asıl sebebi, Kripto Kemal’in verdiği sözlerle ilgili, görev aşkı. Hala bir yerlerden kıpraşmaya uğraşıyor. Yeniler başarısız olsun da “Nerede kalmıştık” diyebilmek için el oğuşturduğunu biliyorum. Sınıf arkadaşı Ca-Ce ve, gizli hamisi de sürekli olarak destekliyorlar…
Her neyse, öyle ya da böyle yazının sonuna gelmişiz. Komik bitirelimde bir hafta idare etsin… Adıyla müsemma Kurum’u bilirsiniz… Hani İstanbul’da TOKİ’den senelerdir evlerini alamayan konutzedeler var ya… Hani Kurum, peşinden koşarak çare arayanlar var ya… Hayır, hayır onlara bir şey olmadı… Bacaların sevgilisi, İBB Başkan Adayı “Ne söz verdiysek yaptık” dedi. Niçin dedi? 650 bin konut yapacağı için dedi… Ben gerçekten merak ediyorum… Bunların suratı hangi malzemeden imal edildi. Bu kadar pervasız davrandıklarına göre, yalan İslam’ın yeni bir şartı mı oldu…
Haftaya İnşAllah… Allah’ıma emanetsiniz. Hoşçakalınız…
