Mehmet Edip Ören’in yazısı, Türkiye’deki siyasi ve toplumsal meselelere ilişkin derin bir endişeyi dile getirmektedir. Yazar, Türk kimliğinin Anadolu’dan silinmeye çalışıldığını, dinin ve milliyetçiliğin yozlaştırıldığını, ayrıca Atatürk’ün mirasının hedef alındığını savunmaktadır. Metin, Ebru Teğmen’i bir kahraman olarak yüceltirken, Bese Hozat’ı bir hain olarak nitelendirmekte ve bu iki figür üzerinden ülkenin gidişatına dair sert eleştirilerde bulunmaktadır. Genel olarak, vatana ihanet olarak algılanan politikalara karşı bir uyanış ve tepki çağrısı yapıldığı gözlemlenmektedir.
Her Ufuk yeni bir ufkun habercisidir. Ufka ulaştığını zannedenler karşılarına yeni menzillerin çıktığını görür. Bu da hayatta hiçbir şeyin sonunun olmadığını, bitmenin sadece ölümle gerçekleşeceğini, onun da şahsi olduğunu bilmeleri, demektir. Hepinize merhabalar olsun. Türkiye tabii ki, birden büyüktür…
Benim iki çok değerli Kankam var. Biri Halit biri Ümit. Yaşça benden küçük olmalarına rağmen, Milli ve manevi konularda, benden ileri olduklarını hissediyorum. Halit Kardeşim, yıllar önce, “Türkiye’de dini, dincilere, milliyetçiliği, milliyetçilere yok ettirecekler”, demişti. Şu an ki tabloya baktığımızda bire bir çakışıyor. Ne yazık ki, dini ve milli taassup ortaklaşa şu anki duruma ulaşmamızı sağladı. HADEP kapansın, kapatmayan Anayasa Mahkemesi kapansın diye böğürenler, şimdi Apo İtine “Kurucu Önder” diyor. TBMM’de konuşması içinde elinden geleceği yapacağa benziyor. Bence yeni yasama yılının açılış konuşmasını yapması gerekir… Ayakta alkışlayacakları kesin, MHP milletvekillerinin resmini, ihanetin resmi olarak, evlatlara, torunlara gösteririz…
Türk ismi, Anadolu Coğrafyasından silinmek isteniyor. Bu iş yavaş yavaş, fazla ürkütmeden sahneleniyor… Esas unsur olmasına rağmen ilk önce, yanına “Kürt, Arap” ikilisi monte edildi. İş o kadar çığırından çıktı ki, Malazgirt’e kadar uzandı. Yakında, Çinliler, Seddi, Kürtlerden ve Araplardan korunmak için yaptılar denirse şaşırmayın. İlk önce, eşit ağırlıklı üç unsur, kabul ettirildikten sonra, Arap ve Kürt ağırlığı arttırılarak, Türkler azınlığa düşürülecek. Doğum hızı %5-6 olan Arap ve iki mislimiz olan Kürt nüfus, nihai noktanın garantisi olarak görülüyor. RT’nin düşük ücret, açlık mahkumiyeti zaten az olan çoğalmayı da sıfıra indirirken, üç çocuk masallarıyla millet oyalanarak alaya alınıyor… Rockefeller, “Mustafa Kemal ATATÜRK, Anadolu üzerindeki emellerimizi yüz yıl ileriye attı” derken en başta kimin unutulmayacağını anlamak kehanet olmaz. RT’nin Mustafa Kemal deyip bir türlü ATATÜRK dememesi tesadüf değil... Okuyucularım hatırlar, ben de bu yüzden onun soyadını telaffuz etmiyorum… Yakında, Anıtkabir, Millet Bahçesine dönüşür, rahmetlinin naaşı da Demetevler’e taşınırsa hiç şaşırmayın. Bu kadar da olmaz diyenlere son birkaç ayı değerlendirmelerini tavsiye ederim… Birde hatırlatma: yüreklere su serpecek hatırlatma… Bu Millet, sessiz durur, fazla kızmaz ama son noktaya geldiğini anlarsa, önüne hiçbir engel koyamazsın… Çanakkale’de, İngiliz Fransız vs.; Kurtuluş Savaşında, Yunan bu durumu layıkıyla anlamıştır. Kurtuluş Savaşından kaçan %30’un da anlaması çok yakın olabilir… Bu arada, Atatürkçülerin, parti gözetmeksizin bir arada durmaları çok önemlidir... Bu duruş sağlandığında veya sağlanmak üzere iken birileri çıkıp, Mustafa Kemal’e “Gardırop Devrimcisi” diyenlerle aynı yolda olduklarını açıklamaları, işin gereği değil, kriptolumun gereğidir. Herkes ağzından çıkanlara çok dikkat etsin. Lakaydiliğin veya şımarıklığın deneneceği zamanlar içinde değiliz…
Şimdi gelelim iki portreye. Birisi, canımız, ciğerimiz, başımızın tacı Ebru Eroğlu Teğmen, diğeri ise, batasıca adına, Beşe Hozat denilen kaltak… ATATÜRK demeyen, onun adından, istavroz görmüş vampir gibi korkan, kimselerin huzurunda “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” diyen, Ebru teğmen bizim gözümüzde, istikbalimizin ilk Genel Kurmay Başkanıdır… Evet, mevzuat… TBMM de bir celsede halledilir… Biz Ebru Teğmen’e ne yaptık… Ordudan attık… İktidar değiştiğinde bütün hakları ve bekleme süreleri iade edilecektir. Bunun en baş takipçisi olacağım… Bir diğeri PKK’nın yöneticilerinden, kaç askerimizin kaç polisimizin katili veya azmettiricisi olduğu beli olmayan bir kaltak… Beşe Hozat… Hozat ilçesi halkından özür dilerim ve de tenzih ederim. Bu yaratık, sizin de marka değerinizi düşürdü. Gene bir canavar ile anılmanıza sebep oldu. Tunceli ve ilçeleri alevi çoğunluklu bir yerdir. Şeyh Sait gibilerine itibar etmemiş, Diyab Ağa gibi vatanseverlerin peşinden gitmiştir… Peki Ebru Teğmen açlığa yokluğa layık görülürken Bese ne yapıyor? Türkiye Cumhuriyeti’nin direktifler veriyor. Kanunlar ve Anayasa konularında neler yapılacağını dikte ediyor… Bugün yarın, Önder Apo İti Parti kurar Bese’yi de milletvekili yaparsa hiç şaşırmayın… Size iki portre çizdim. Yorumları zihnimizde yapın ama tepkileriniz duyulsun…
İYİ Parti’nin katılmadığı, Zafer Parti’sinin de TBMM de olmadığı için sadece fikren katılmadığı ihanet komisyoncuları toplandı… Traji-komik gelişmeleri hep birlikte takip ediyoruz… Beynimizle alay eden zihniyetin, sinsi siyasal taktiklerini üzülerek hatta ağlayarak seyrediyorum… Feti denilen, bana göre Ülkücü olmayan, sadece ülkücü oyları gasp eden zavallı, ortada henüz bir şey yokken “Anayasa’nın ilk üç maddesinin müdafi” gibi durması ve beyanat vermesi, onu savunmaktan değil, eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürmekten kaynaklanmaktadır… Birilerine, acemice konu üzerinde fikir beyan etme yolu, açılmaktadır.
Almış başımızı gitmişiz. Birileri, “yeter dur artık” demediğinden iş başa düşüyor… Yarın, gene on dakikanıza talibim. Hepinizi Allah’a emanet ediyorum. Hoşça kalınız…