Yolcumuzu selâmetledik, bir başkasını da eve getirdik. Kim mi? Tepinizin tanıdığı ve de Benle birlikte misafir ettiğiniz Aralık ayı. Lütfen bunu epey idareli kullanalım. Çünkü giderken koca bir yılı da yüklenip yanın da götürecek… Keşke bütün olumsuzlukarı da birlikte alıp gitse, amenna. Çok kıymetli, kalan mahdût yıllarımızdan birini de seve seve, gözümüzü kırpmadan feda edebilirdik ama gel gör ki durumun, isteğimizle en ufak bir alakası yok… Her neyse Hepinize Merhabalar ola. İnşallah sıhhat ve afiyettesinizdir…
Ben; yerine göre ABD Ekonomisini bile serçe parmağımla yönetebilecek bir altyapıya sahip değilim. Bunun için olması gereken hiç bir işi yapmadım ve de hiç bir özelliğim yok. Keşke zamanında, kışla kantinin de pişseydim ama artık vakit çok geç… Hadi orda geç kaldık, bari kitap yazsa idik, malesef o da yok… Kimya Mühendisi olacağıma, ekonomi tahsil görseydim. Ne yazık ki artık mümkün değil. Hadi onu da bırak, en azından yalan da olsa ekonomi okudum deseydim bari… Bütün bu dezavantajlara rağmen, kantincilerden de yazarlardan da daha iyi biliyor gibiyim… Bu cahil cesareti ile haddimi aşarak bir kaç soru soracağım… En başta, dolar kurunu yok saymakla işi nasıl çözeceksiniz. Mesela, “bu dolar kurundan etkilendi, ona zam yok; bu sadece enflasyondan etkilendi ona zam olabilir mi?” diyeceğiz. Bunu tespit için komisyonlar mı kuracağız. Bu kadar işinin ehli kantincimiz var mı..? Bu işe Devlet dahil mi hariç mi? Mesela EPDK, “Doların yükselişi kaynaklı bu geceden itibaren benzine…” diye duyurulardan vazgeçecek mi..? Kurlardaki aşırı yükselişler nedeniyle doğalgaza vs. zam, pardon fiyat ayarlamaları devam edecek mi..? Zarar eden süt üreticilerine bir kuruş zam verilmiyerek; ihracat sayılabilecek, Bulgar ahalinin, Ülkemizi talan edişine, pardon ziyaret edişlerine engel durumlar oluşturulacak mı..?
Gelelim faiz ve mevduat noktasına. %15’e indirdik. Daha da indirilecek gibi. Peki dolar daha dokuz lira iken enflasyon %20 pardon bir türlü olmuyor, en fazla 19.99 oluyordu ama ne hikmetse yirmi olmuyordu. Bütün bunlara rağmen tepeden gelecek talimat ve rakama uygun olarak daha ileri gitmesine müsaade edilmese bile, %15’den hangi geri zekalı, gidip bankaya para yatırır? Kara paracılar hariç… Siz böyle mi yaparsınız, yoksa %15’ten alınabilecek kadar kredi çekip mal stoklayarak, daha sonra da %50’ler civarındaki piyasa enflasyonuna göre satış mı yaparsınız..? Yok yok yok, yalnış anlaşılmasın, ne kitap yazdım ne de ekonomi cambazıyım…
Bu ara da kıymetleri kendilerinden menkûl, nebati olmasalar da sayılabilecek salata malzemeleri, sırf Ağa’larına yaranabilmek için, çıkıp garip garip sesler çıkarıyorlar… İnfial o kadar büyük ki sadece kendisini Kurtarmış, vekil hocamız bile kızıp, ikaz ediyor… Ülkemiz de her şey bol imiş. Benzinliklerde ki araba kuyrukları çokluktan kaynaklanıyormuş gibi deli saçması, sadece yalakalık rekoruna hitap eden laflar sarfediliyor… Ey zavallılar! Bir Ülke’nin medeniyet ve refahının kriterleri farklıdır. Kimsenin elini uzatamadığı raf malzemeleriyle alakalı değildir… Kişi başı tüketilen elektrik, kullanılan sabun, harcanan suya göre değerlendirmeler yapılır. Bunlara bakacak olursak açık ara sonuncuyuz… Sonuncu olduğumuz başka konular da var… Kişi başı tüketilen süt , et , balık , tavuk vs gibi kıstaslarda da dipteyiz… Rakamlar, Milletvekillerinin aksine her zaman doğruyu söyler. Siz lafa değil belgeye bakın…
Birdenbire aklıma geldi. Şeytan mı getirdi ne? Eğer öyle ise durum aynen, demektir… TUİK’imizi biliyorsunuz. Rakamlarının da ne kadar güvenilir (!) olduğu orta da… Bu işsizlik rakamları niye az çıkıyor, en başta umudunu yitirip iş aramaktan vazgeçenler değerlendirmeye dahil edilmiyor? Reyiste ne diyordu “Kuru hesaba katmayacağız ” diye… Acaba Ocak başında verilemiyecek zamlara gerekçe mi oluşturuluyor? Kuru hesaba katma, enflasyon talimatını da düşük bir rakam olarak ver %3-5 ile belâyı sav… Ne dersiniz? Hep birlikte göreceğiz… Bu arada bizden kısılan, veya başka bir tabirle çalınan paralar nereye gidiyor..? Döviz garantili projelere. Muhteşem beşlerin hepsinin oğuşturmaktan elleri nasırlaştı.
Tilki uzanamadığı üzüme koruk dermiş… Bir yerden kovulan kişi de “Zaten gidecektim ” diye teselli bulurmuş… Bir zamanlar döviz kurunu, tutmak için harcanan, kimlere gittiği belli olmayan 128 Milyar dolar yerine şu an elimizde – eksi – rezerv var… Elinde çakısı bile olmayan askerin, tank karşısına dikilmesi gibi, durumdayız. Biz zaten böyle yapacaktık masallarıyla kandırılmaya çalışılıyoruz ama o kriterlere uyan fazla kimse yok…
Ekonominin, kantiniye okulunun netice ürünü olan “Faiz sebep, enflasyon netice” durumu mutasyona uğrayarak, Pelikani yaklaşımlarla “kur sebep, enflasyon netice” olarak revize edilmiştir… Nebati, pardon bitkisel ve de mevsimler etkilerden arındırılmış oluşabilecek yeni durumlar üzerinde çalışmalar devam etmektedir. Her ihtimale karşı, öğle veya ikindi sonuna denk gelecek zamanları boş bırakmakta fayda vardır… ” Nasıl bilirdiniz”, sorusunun cevapsız kalmaması gerekmektedir… Bence böylesi, nebatisel pardon bitkisel hayata girmekten daha iyidir…
Bu arada bir ilk yaşandı… Bir kurum bizi eşek yerine koydu. Merkez Bankası olmayan, pardon eksi döviziyle piyasalara doğrudan müdahale etti… Aga’ nın konuşma süresiyle sınırlı olarak bile zar zor idare eden durum, hemen eski seviyesinden daha yukarı çıktı… Denilene göre ” Biz buradayız ” denmiş… Hemen aklıma bir fıkra geldi… Büroda iki memur münakaşa ediyorlarmış… Biri “Sen eşeksin ” diyince, öbürsü ” Hayır sensin, hatta eşeğin kralısın” diye karşılık vermiş… Tam bu sıra da Müdür kapısını aralayıp “Beyler benim burada olduğumu unutmayın” der… Anlatacak o kadar fıkra var ki bir yazı daha çıkar. En iyisi klasik bir lafla işi bitirelim… El arabasıyla Gerede’ ye gidilmez… Anlayan anlar. Aşırı borçlanma faiziyle aldığın dolarları ne yaparsan yap işe yaratamazsın…
Yarına, İnşallah diyorum. Hepiniz Yaradan’ a emanetsiniz. Hoşçakalınız…