Mehmet Edip Ören
Mehmet Edip Ören

Devrimcilerle ne zaman kol kola yürürüz?

featured

Yahu kardeşim, kurtuluşumuz yok mu diyenlere, kesinlikle var demek durumundayım… Kimler mi, her Parti’ye bir tutam dağıtılmış, Ülkücüler ve de maalesef marjinal hale gelmiş Devrimciler… Yalnız bu kadar değil. Bazı özellikler saymam gerekiyor… Ülkücülerin, en başta kemik yalamayı bırakıp, “Bütün Türkler bir ordu” şemsiyesi altında toplanmaları gerekiyor. Şu an için bu toplantıyı yapabilecek tek kişi olarak Ümit Özdağ Hoca’mız görünüyor fakat çok az süresi kaldığını hatırlatırım… Gelelim Devrimcilere… Kolkola yürümeye hazırız… Ülkeyi hangi ekonomik sistemle yöneteceğiz, bir orta yolda buluruz, amma… Ne Lenin Ne Mao, Ne Enver Hoca vs vs değil Mustafa Kemal ATATÜRK dedikleri an… Kızıl veya farklı bayraklar değil, rengini şehitlerimizin kanından almış, ay yıldızlı al bayrağımız baş tacı ve şemsiyemiz olduğu taktirde.

Tereddüt, bir insanın başına gelebilecek en kötü haldir. Karşıdan karşıya geçerken bile oluşacak tereddüt, ezilmenize sebep olabilir. Hayatta, yapsam mı, yapmasam mı derken treni kaçırabilirsiniz. Ne demişler, En kötü karar, kararsızlıktan iyidir… Hepinize merhabalar olsun…
Gelelim, enflasyon üzerinden yapılan aldatmacaya. “Enflasyon düşmeye başladı” lafının, fiyatların ucuzlamasıyla uzaktan yakından bir alakası yoktur…Mesela 100 liralık mal, enflasyon %70’ten, %30’a düşmüşse 130 liraya çıkacak demektir. Halkımızda oluşturulan düşüncenin gereği herkes 100 liralık malın 70 liraya düşmesini beklemektedir. Yani, enflasyonun düşmesi, fiyat artış hızının düşmesi demektir. Ucuzluk, Sıfır veya eksi enflasyonlar için geçerlidir, biline…
Bir ülkenin geleceği direkt insan profiliyle alakalıdır. Mustafa Kemal ATATÜRK, köhnemiş zihinlere değil, çocuk ve gençlere önem vererek, emanetini onlara bırakmıştır. Bugün, yanlış kesimlerden medet umulmakta, onlara kurtarıcı gözüyle bakılmaktadır… İstanbul’a gitmeniz gerekirken, Trabzon otobüsüne binerseniz, yolculuk süperde geçse, maksadınız hasıl olmaz… “Z Kuşağı” denilen kalabalıktan medet ummak, tavuğun süt vermesini beklemek gibidir. Elinden telefonunu mu alayım yoksa Yunan mı gelsin dendiğinde, “Yunan gelebilir, o da insan değil mi, telefonumu vermem” diyenleri bizzat biliyorum. Fazla deşip moralinizi bozmayacağım… ırtık pantolon, açık göbek, kısa şort, metrolarda yere oturma vs. bu kesimin tanYınmasına vesile olacak en önemli faktörlerdir… Bir de bunların tam tersi olan kesim var. Sorgulamayan, beyni satılmış veya kiralık biat ehli olanlar… genelde seyrek sakalları ve de başlarındaki çulla hemen tanınabilirler… Mahalle şeyhlerinden (!!!) başlayan halkaları takip edin en tepeye ulaşırsınız. Yani en tepeden verilen emir, görünmez kablolarla aşağıya kadar gelir. En önemli özellik, kindar-dindar olmaktır… Yahu kardeşim, kurtuluşumuz yok mu diyenlere, kesinlikle var demek durumundayım… Kimler mi, her Parti’ye bir tutam dağıtılmış, Ülkücüler ve de maalesef marjinal hale gelmiş Devrimciler… Yalnız bu kadar değil. Bazı özellikler saymam gerekiyor… Ülkücülerin, en başta kemik yalamayı bırakıp, “Bütün Türkler bir ordu” şemsiyesi altında toplanmaları gerekiyor. Şu an için bu toplantıyı yapabilecek tek kişi olarak Ümit Özdağ Hoca’mız görünüyor fakat çok az süresi kaldığını hatırlatırım… Gelelim Devrimcilere… Kolkola yürümeye hazırız… Ülkeyi hangi ekonomik sistemle yöneteceğiz, bir orta yolda buluruz, amma… Ne Lenin Ne Mao, Ne Enver Hoca vs vs değil Mustafa Kemal ATATÜRK dedikleri an… Kızıl veya farklı bayraklar değil, rengini şehitlerimizin kanından almış, ay yıldızlı al bayrağımız baş tacı ve şemsiyemiz olduğu taktirde… Okumayı ve araştırmayı seven bir kitle olduklarından, hepsini Sultan Galiyev’i incelemeye davet ediyorum…
Ülkemizin durumu, sadece RTE ve Memoş’u değil hepimizi ilgilendiriyor… Bu gemi batarsa, kalkıp Manhattan’a veya M. Ali’nin çiftliği e gidecek değiliz. Onun için, şahsen ben bütün zihnimi, yeni para temini odaklı çalıştırıyorum. Peki çalıştırıyorsun da ne oldu diyenlere anlatacaklarım var… Birkaç tane daha, getirisi süper, yeni vergi buldum. Güzellik Vergisi… Yahu istisnasız bütün kadınlar hatta en çirkinler bile, bu vergiyi ödediklerini ayyuka çıkarırlar. En yükseğini ödeyip, makbuzu da apartman girişine asarlar… İkinci vergim, içki ve sıgara kullanmayanlara, telafi edici vergi… Bu iki madde üzerinde fahiş bir devlet vergisi var mı var… İçenlerden Allah razı olsun, hepsi Ülke kaynaklarına önemli katkılarda bulunuyorlar. Peki ya içmeyenler… Onlar ise Devleti zarara ve de vergi kaybına uğratıyorlar…
Hadi gariplerime hapis cezası falan uygulamayalım amma alacağımızı da alalım… Bir sigara kaç lira. Bilmiyorum ama diyelim ki elli lira. Günde bir paket içen, senede kaç lira öder… 365×50 : 18.250 TL. Bunu yarısı yani 9.125 TL. içmeyenden peşin olarak, her yılbaşı alınmalıdır. Yıl içi gelecek zamlar, sene sonu hesap edilerek tekrar tahsilat yapılmalıdır. Diyeceksiniz ki, içenlere bir şey yok mu, yok kardeşim. Onlar zaten iki misli ödemeyi yapıyorlar… Hemen yazıyorum ki, bu tür hesaplamaların ustası olan Ca-Ce, devreye girmeden ben sahipleneyim… Bu kıyağı, Baba oğula yapmaz. Sizden ne Saray’da oturup 5-6 maaşlı bir iş istiyorum, ne de ballı ihalelere talibim. Sırf şu iki vergiyle bütün gelirleri üçe beşe katlayabilirsiniz. Ülkemiz uçuşa geçer ve Reyis’in baş uçuranlığı tescil olur. Pir-i Üstad Uçuran Öz-Er Enişte de mezarında rahat uyur…
Bir. “Nereden nereye”yi daha, hep birlikte canlı olarak yaşadık. Biraz önce ne yazsam diye düşünürken, birde baktım ki, yazı bitmiş… Nereden nereye…Hepiniz Allah’a emanetsiniz. Hoşça kalınız…

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!