Mehmet Edip Ören
Mehmet Edip Ören

Damat neden gitti?

Damat neden gitti?

Merhabalar Efendim. Çok mutlu bir azınlık haricinde iyi olmadığınızı bildiğim için beyhude olarak “Nasılsınız?” sorusunu sorup sıkıntıya girmenizi istemiyorum… Biliyorsunuz eskiden günlük yazardım daha sonraları hafta sonuna çevirdim… Yazı yazma ve konu sıkıntısından değil… İnsanın hastaları oluyor, nitekim var. Başka acil işleri oluyor, mutlaka var. Bu yüzden sıkıntı oluyordu. Stres oluşuyordu. Çok yakın Kankam hatta bir keresinde kayınbiraderimden bile fırça yedim. “Yazı nerede” diye… Düşündüm ki: Vakit olduğu sürece Ct. ve Pz. Harici günlerde de sizlerle beraber olabileyim…

Bu siyaset ve propoganda mühendisleri full time çalışıyor… Gelişmeleri sakın “Aklımızla alay ediliyor” diye düşünmeyin. Yakın zamana kadar bende böyle düşünüyordum ama şimdi her şeyin farkındayım… Bütün hesaplar; cahil, zavallı, ekonomik olarak yardıma muhtaç bunlarla birlikte “Biat kültürü ehli” kimseler odaklı yapılıyor… Sizlerle ve bizlerle bir işleri olmadığını ve de ikna edemeyeceklerini hepsi biliyor… İşte bu bilinç ve tespit altında geliştirilen “Yavuz Hırsız” modeli artan hızla gündemi kaplıyor…

Bir iktidar düşünün… Sürekli ikaz edilmesine karşılık, inatla bir ortaklığı ve birlikteliği yürütüyor… “Ne isterlerse veriyor“. Her yere sızmalarına, istedikleri kumpası kurmalarına kadar ses çıkarılmıyor hatta “Ben bu işin savcısıyım” diyerek destek bile veriliyorSonra, birileri ortaksız yürümeye karar veriyor. Her şeye tek başına sahip olmaya kalkıyor ve kanlı bıçaklı oluyorlarHesaplaşmaya gidiyorlar ve hala da devam ediyorPeki bize, yani karşı cepheye ne oluyor? Hepsi bir tek kendileri hariç, FETÖ’cülükle suçlanıyor

Habur’a kurulan seyyar mahkemelere PKK sinirlenmesin diye Türk Bayrağı bile asılmıyor…Pişman mısınız?” diyen hâkime “Hayır, değiliz” deniyor. “Yok yok biz anladık, pişmansınız” denilerek beraatlar imzalanıyorKonvoy, GS’nin şampiyonluk Otöbüsü gibi, zafer işareti yapan PKK’lılarla Diyarbakır’a kadar geliyorHükümetin ve valilerin talimatıyla, hendek kazan PKK’lıların başında, Asker ve polis nöbet tutuyor. Kimlik kontrolü yapmalarını seyrediyorAkil adamlar başımıza belâ oluyor… Apo itine “Sayın” demek suç olmaktan çıkıyor. PKK paçavrası serbest oluyor… “Onun fikirlerine ihtiyaç var” deniyor daha ileri gidilip, “Nobel Barış ödülüne” adaylığı gündeme geliyor… Saymaya benim, okumaya sizin ömrünüz yetmez… Peki bunları kim yaptı? Bu kadar da balık hafızalı olmayın… Şimdi bir tek onlar PKK ya ve teröre karşı geri kalan bütün bakiye yani bizlerin alayı PKK’lı ve terörist…

Hiç tecrübesi olmayan bir garibi, sırf “Damat” diye, para musluğunun başına oturtacaksın… Sonra çoğu üstü kapalı bir sürü problem yaşayacaksın… Neticede bir sosyal medya mesajıyla istifa edecek. Teamüllerin hilafına, devir teslim töreni bile olmayacak. Onun bütün bürokratlarını tasfiye edeceksin… Bunların hepsini bir kenara koyup, eleştiren ve sorgulayan muhalefete karşıÇok başarılı oldu iyi işler yaptı” diyeceksin… Peki niye bütün bakiyesini dahi tasfiye ettiniz? Niye tekrar dönmesini sağlamadınız? Madem bu kadar başarılı olmuştu, gider gitmez niye gözle görülür iyileşmeler oldu? Garibim gitmeden ne demişti: “İstersek faizi arttırıp doları düşürürüzPeki faizi arttırmayan kimdi? Bu yüzden Merkez Bankası BaşkanınıSöz dinlemiyordiye görevden alan kimdi? Ben söyleyeyim: tek suçlu Kemal Kılıçtaroğlu yani bana göre tabiri diğer Kripto Kemal… Ödesin 500 bin lira tazminatı aklı başına gelsin…

Balık hafızalı halkımıza gene ufak bir hatırlatma yapacağım… Ali Bebecan bir zamanlar ekonominin başı idi… Genel kanaat, işi iyi kıvırdığı yönündeydi… Yeni Parti kurup ayrılınca, ekonominin mevcut durumundan kaynaklı eleştirilere başladı ve kendi dönemini methetti… Eski Ağası, yeni rakibi (!) çıkıp ne dedi: “İşin başı benim ben. Onların hepsini ben yaptım…” Hatırladınız değil mi? Şimdi bu birinci RTE’yi bir tarafa koyalım… Günler öncesinden fragmanlar yapıldı… Coşkulu kutlamalar hazırdı… Oyların nasıl yukarı doğru sıçrayacağının rüyaları görüldü… Ya sonra, harekât başarısız oldu… Muhalefet sorumlu aramaya başladı. İhmaller gündeme geldi. Muhataplara hem seviyesiz hakaretler yapıldı, yetmedi tazminatlar açıldı… Sonra çıkıp ne dendi.  “Sorumlu, İçişleridir, Milli Savunma Bakanlığıdır, Emniyet teşkilatıdır, Silahlı kuvvetlerdir, neticede hepimizdir” dendi mi? Dendi… Bu çok yakında oldu. Unutmanız mümkün değil… Bu da bir diğer RTE… Her ikisi farklı şahıslar mı, yoksa aynı kimse mi? Ne dersiniz? Size özetleyim… Başarı sadece benim; başarısızlık herkesin…  Ben, bu siyaset mühendisliğinin ismini   “Yavuz Hırsız” modeli koydum. Bu mühendisliğin başka bir örneğini daha deşifre ederek yazımı bitireceğim…

Özlem Zengin isimli Bir milletvekili arkadaşımız var… Kendisi muhtemelen baş örtü şeklinden dolayı Grup Başkan Vekili yapıldı… Başörtüsü istismarının sağladığı, sonsuz nimet kazanının dibi sıyrılmaya uğraşılıyor…  Bu sonunda “Laiklik” meselesine kitlenecek, Anayasa görüşmelerine muhalefetin itibar etmemesinden kaynaklanıyor… İstenen netice uzak kalınca, eski dost, direkt olarak olmasa da dolaylı olarak devreye sokuldu… Çıplak arama mevzuu birden alevlendi. Munis yapılı Özlem Hanım çok hiddetlendiGaliz laflar sarf etti… Gündem birden dönüverdi… Doğal olarak tepki oluştu… Muhtelif partilere mensup milletvekili hanımlar tepki koydu… İş karşılıklı atışmalarla devam ediyor… Buraya kadar her şey sadece haber niteliğinde. Peki görünüm ne…  Başörtülü bir Hanım ve ona saldıran bir sürü insanOldu mu sana nur topu gibi bir mağdurGeldiniz mi gene oyuna, düştünüz mü tezgâha… Yahu en azından bilenlere, naçizane bana danışın. Para pul da istemem…

Hepiniz Allah’ a emanet olun. Hoşça kalınız…

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!