Bu Ca-Ce çok karanlık bir adam. Ne yapacağı belli olmamaktan, Kan-Ka’sı RT yi geçti. DEM konusundaki kararından dolayı Anayasa Mahkemesinin kapatılmasını bile isterken; hiç alakası olmayanları ilişkilendirirken, hepsini PKK’lı ilan ederken, birdenbire tam terse döndü. Gitti ellerini sıktı. Hâl hatır sordu… Peki, şu ana kadar ne söylediyse, hepsini kendisine söyleyelim mi. Gerçi söylesek bile kızaracak yüz olduğunu zannetmiyorum… Tabi, işin aslı, sadece tokalaşma değil. Bunun altında yatan, rahatça Anayasa’nın değiştirilmesine kadar gidecek sürecin başlamasıdır. Cumhur İttifakı’nın, sağ basında Hüda-Par varken, sol başında DEM niye olmasın? Yarım kalmış çözüm süreci de raftan iner mi bilemem. Kabak, akil Orhan Abi’ye ve delikanlı Kadir’in başına patlayacak gibi…
Karanlıktan korkar mısınız? Şahsen ben korkmam ama insanların çoğu, özellikle bayanlar ve çocuklar korkarlar. Korkmayanlar ise çekinirler. Karanlıkların neler barındırdığı belli olmaz. Uğursuzlukların, uğursuzların gizlendiği ortamdır karanlıklar. Karşınıza neyin çıkacağını kestiremezsiniz. Hal böyleyken hatırı sayılır bir kesim niye karanlık arzular, aydınlıktan korkar. Ne dersiniz. Sizler düşünürken ben de yazıma devam edeyim… Hepinize merhabalar olsun…
Bitmeden, açılış yapma hastalığı, taaa ABD’den bile geldi bizleri buldu… RT Efendi’nin gezisine yetişsin diye, Türk Evi gerekli önlemler alınmadan açıldı. Bu iş için New-York Belediye Başkanına ne kadar rüşvet verildi bilinmiyor. Bizde çok sıradan, basit olarak görülen, bir uçak bileti bile, oralarda, rüşvetin daniskası olarak değerlendiriliyor. Yeni din ve yayıcılarına göre, bunlar normal olarak kabul edildiğinden, bize hiçbir sıkıntı yok. Gerisini ABD düşünsün… Ülkede, vatandaşa hizmet değil, ikbal önemli olduğundan, açılış takvimleri de ona göre belirleniyor. Hızlı Tren diye yutturulan, saatteki hızı, ortalama 100 km. olan Ank-İst arası hat bile henüz bitmiş değil… Bitmeyenlerin, bitirilmesi de önemli değil, onlar ilgili seçimlerde görevlerini tamamladılar. Şimdi ise siyasetimize “-ecek, -acak” edebiyatı hâkim. Her gün yeni bir hızlı tren havadisi malûm edebiyattaki yerini alıyor… Gene bir seçim öncesi aceleyle, yarım yamalak devreye girdiği söylenen Karadeniz doğal gazının bile akıbeti meçhul ve de ne zaman ne olacağı belli değil…
Ahlak eksikliği, potansiyel sahtekarlık, hayatımızın her safhasında karşımıza çıkıyor… En ufak bir gerekçe, halkın sırtına, umulmaz sıkıntılar yüklüyor. Bugün, akaryakıt zamları arkasına saklanılarak yapılan fahiş zamlardan bahsedeceğim. İlk önce mevcut fiyatlardan bahsederek konuya gireyim… İstanbul’un, ağırlıklı olarak sebze, meyve ihtiyacının karşılandığı Antalya’dan bir kamyonun gelişi, 29 bin liraya mal oluyor. Bunun içinde kâr dahil her şey var. Aracın boş olarak döndüğünü de varsayalım, Total maliyet 59 bin olur. Yani 20 ton malın kg maliyeti 2,90 TL’dir. Misal : Bir mal otuz TL ye satılırken akaryakıta %20 gibi fahiş zam geldiğinde bir bakarsınız ki aynı malın fiyatı 50 TL ye çıkmış, Sahte ağlamalar, suçu mazot zamları üstüne yıkar. İşin esasında gelen ilave maliyet 2.90 TL ye %20 katılarak hesaplandığında 58 krş. tur. Bunu 30 lira üzerine koyduğumuzda malın yeni fiyatı 30,5 lira olması gerekirken bir bakarsınız ki 50 TL olmuş. Herhalde anlatabildim… Ekran karşısına oturup haber izleyen okuyucum, ağlayan kamyoncu ve halci görüntüleriyle yanlış taraflara yönlendirilir…
İsrail düşmanlığı, türban istismarından daha fazla prim yapar hale geldi. Galata köprüsünü trafiğe kapatacak, miting yapacaksınız, metrelerce ilerden gemiler tam yol, İsrail’e gidecek. Beyinsiz biat ehli kitlede, kahve basacak, kola şişesi kıracak ve de en önemlisi, düşünmeden sana oy verecek… Çalmaya, çırpmaya, rüşvete, iltimasa rıza gösterecek “Ama abi bunlar Müslümancılar sınıfına dahil olacaklar…” Masrafsız, kesin neticeli iş, kullanmayan enayi…Baksana Küçük Kripto (KK) bile Ramallah’ta toplanmaya talip. Yolun açık olsun, güle güle, gelme orada kal… İsrail, dostluğunu gizleyerek, müşterek her işi yapanların, beklentisi iç politika. Gizli düşünce, bu aklını kiraya veren geri zekalıların oyunu alır, iktidarımı korurum, hem de gizli dostlarıma hizmetlerimi aksatmam… İşin özetin özeti aslı bu.
Bu Ca-Ce çok karanlık bir adam. Ne yapacağı belli olmamaktan, Kan-Ka’sı RT yi geçti. DEM konusundaki kararından dolayı Anayasa Mahkemesinin kapatılmasını bile isterken; hiç alakası olmayanları ilişkilendirirken, hepsini PKK’lı ilan ederken, birdenbire tam terse döndü. Gitti ellerini sıktı. Hâl hatır sordu… Peki, şu ana kadar ne söylediyse, hepsini kendisine söyleyelim mi. Gerçi söylesek bile kızaracak yüz olduğunu zannetmiyorum… Tabi, işin aslı, sadece tokalaşma değil. Bunun altında yatan, rahatça Anayasa’nın değiştirilmesine kadar gidecek sürecin başlamasıdır. Cumhur İttifakı’nın, sağ basında Hüda-Par varken, sol başında DEM niye olmasın? Yarım kalmış çözüm süreci de raftan iner mi bilemem. Kabak, akil Orhan Abi’ye ve delikanlı Kadir’in başına patlayacak gibi…Konuyu daha çok inceleyeceğiz de sonraki yazılarda…
Hepinizi Yaradan’a emanet ediyorum. Hoşça kalınız…