Bir rüyadır, Datça. Uyanmak istemediğiniz bir rüyadır… Onu anlatabilmek, şu ana kadar ne bana ne de başkalarına nasip olmuştur… Beyhude çabanın içinde debelenmektense, tadını çıkarmak, en doğru yoldur… Selimiye’ si, Kızkumu, Çubucak’ı, Aktur’u, Karaincir’i Eski Datça’sı, Mesudiye’si, Palamutbük’ü, Ovabük’ü, Hayıtbükü’, Knidos’u yaşasanız bile doyamazsınız, gelirken coşku; dönerken burukluk yaşayacağınız yerlerdir buraları… Papatyalar arasında yürürken, Can Yücel’in dizeleri, içinize konuk olur. Her adımda bir mısra katedersiniz, yürüyüşünüzün hiç bitmemesini arzu edersiniz… Ak badem mi, nurlu badem mi, ikilemi yakanızı bırakmaz… Balı, zeytinyağı bir başka lezzetlidir. Siz hiç kekik balı yediniz mi… Datça’nın kedileri de bir başka güzeldir. Mangalı yakmaya başladığınız andan itibaren, karşıya konuşlanarak merhamet duygularınızı harekete geçirirler. Size paylaşmaktan başka seçenek bırakmazlar. Datça’nın hiç kötü tarafı yok mu diye soracak olursanız, Yahya Kemal’e rahmet olsun, Ankara’ya veya İstanbul’a dönüşüdür diyebilirim… Hepinize Merhabalar olsun, dostlarım…
Yeni dinin birtakım kuralları daha ortaya çıkıyor. İyice inceleyince fena bir dine de benzemiyor… Bu dine göre, çalma serbest, rüşvet serbest, sahtekarlık serbest, zulüm serbest, kul hakkı yemek serbest, yalan serbest, kandırmak serbest, istismar serbest vs vs serbest. Yasak olanlar çok basit… Başı açık olmak ki, erkekler zaten bu durumdan muaflar, birde seccadeyi kazaen bile olsa, basmak yasak… Ben bu dini sevdim ( tövbe tövbe ) Acaba mensubu olmak için ne gerekiyor… Yoksa herhangi bir ilçe teşkilatına kayıt yeterli…
Bir dost grubundaki görüşmelerimizi, anladığım kadarıyla, tekraren hepinizle paylaşmam lazım… Misal : biri çıkıp, Türkiye’yi ilk on ekonomi içine sokacağız dediğinde bu yandaş medyanın tamamında günlerce manşetten veriliyor…Amma, muhalefet, atma Recep, din kardeşiyiz türünden ; yahu ilk yirmiden düştün, dediğinde ise sadece mahdut muhalif basın gündeme taşıyor… İkinci misal : birileri çıkıp deprem bölgesinde, kocaman belediyelerimizi göremedik dediğinde de aynı durumlar oluyor. Ne söylerseniz beyhude… Cehaletin feraseti devreye giriyor…Bu yüzden, sizlerin hayrete düştüğü yalanları, çok açık şekilde alenen söyleyebiliyorlar… Yapacağınız tek şey, okuyan kesimi ikna etmek ve okuma oranını arttırmak… Karşı taraf, ikbali için bunun tam tersini gözünü kırpmadan yapıyor… Ele geçen ilk fırsatta, okullar kapatılıyor ve zar zor açılıyor… Herhalde anlatabildim…
Cumhur İttifakı bana göre çok açık biçimde, kadın dövme ittifakına evrildi. YRP ve Hüda-Par’ın tetiklemesiyle zaten var olan istekler gün yüzüne çıktı. Siyasi slalom ustası konumuna gelen yavru Erbakan, sonunda 3-5 MV’liğine tav oldu. Bu evlat müsveddesinin geçmişi çok renkli. Meğerse Adnan Hoca hayranıymış…Kediciklerle birlikte ekranlara çıkmış. Onlara etmediği methiye kalmamış… Acaba kedicikler buna iyi davranmadı diye mi 6284 ü şart koşuyor… Ne dersiniz…Bütün bunlar olurken MHP nin ve BBP’nin tutumları hiç mi hiç gündeme gelmiyor…Han’ın yanında sürekli yer alan Hanım’ ın oluşu… Türk kadınının, erkeğiyle birlikte savaşmasına kkadar kültürümüz bu çakma milliyetçileri hiç mi tetiklemiyor hiç mi etkilemiyor… Cahiliye döneminde kız çocukları diri diri kızgın çöle gömülürdü. Kâinatın Efendisi Peygamberimiz ise kız çocuklarını omuzuna alıp gezdirirdi. Şimdiki siyasi ucubeler hangi tarafa daha yakın… Hiçbir kıstasınız yoksa bari, Emine Hanımefendi hazretlerini örnek alın…Kendileri geçtiğimiz günlerde ABD’ye gitti. Kimin haberi var. Muhtereme gösterişi sevmediğinden, kılık kıyafet ve aksesuar dahil mütevazi bir hayatı tercih ettiğinden kimse duymadı bile… ABD sallandı. Sıfır atık olayı yepyeni bir dehayı ortaya çıkardı… Bana kalırsa, Biden’ in yerine aday olsa kesinlikle kazanır. Bu birikimleriyle, Türkiye’ de yok olup giderse Dünya kaybeder… Hanımefendi Sadece lastik havası yerli olan TOGG’un tesliminde yaptığı değerlendirmelerle, şoförlük konusunda da, ustaları solladı… Plaka ise çok manidardı 34 EE 2071… Harf grubu isim ve soyadının baş harflerinden seçilmişti… 2071 ise ; 2023 hedeflerinin hiçhiçbiritmayan Efendiye destek niteliğindeydi… Ona elli yıllık yeni bir avans sağladı. Halkımızda, umarım bunu dikkate alacaktır…
Din istismarının yani dindarlığın değil, dinciliğin ön plana çıktığı bir konu da, emekli olduğum, her şeyimi borçlu olduğum kurumun TRT’de karşımıza dikildi… 2500 tane günlük canlı yayın yapan ve yöneten bir kişi olarak, şu anki okurum, ağabeyim ve hemşehrim Müslüm Bey’in de de bildiği gibi, kurumda program yapımı için stüdyo bulunması programcılara tahsis edilmesi çok zordu… tıkış tıkış ve ucu ucuna yayın yapmak zorunda kalırdık… Gene stüdyoları dağıtan Müslüm. Ağabey’imin de bildiği gibi, kapı aralığında yayın yaptığım, “Mümkün değil” denilen yerlerde program çıkarttığım bilinir… Bunları niye mi konuşuyorum… Bu gibi sıkıntıları daha da artan eski kurumum, bahçesine cami yapımına başlamış… Bina altında bir mescidimiz mevcuttu… Nizamiyenin 100 metre aşağısında büyük bir cami olmasına rağmen ve de yayın stüdyolarına ihtiyacımız aşırı olması gerçeğini de dikkate alırsak, esas neye ihtiyaç olduğunu anlamak zor olmayacaktır… İktidarın değişmesi sonrası, İnşAllah bu durum da ivedilikle çözülerek, temeli kazılan yerin Stüdyolara çevrilmesini arzuluyor ve de bekliyoruz…
Pek istemiyorum…Köşeci arkadaşlara aylık kaynak çıktı… Listeler… Onlar bol bol kullanacak, benden farklı konular olacak. Yalnız iki ufak not… İdris Naim’ in, vatandaşla o malum diyaloğu halâ kulaklarımda ve gözümün önünde. Meral Hanım olmadı… Batsın onun getireceği oy, ayrıyeten giden daha fazla olur… Yumuşak sesli, parlak çocuk Bekir Urfa’ dan aday, hemşehrilerimin ağzı kulağında, bu da iyi bir olay, sağol Reyis…
Şimdilik Allah’ a emanetsiniz. Hoşçakalınız…
