Mehmet Edip Ören
Mehmet Edip Ören

Çözüm Süreci’nin Şırnak Valisi Ali Yerlikaya

featured

Hani çözüm sürecimiz vardı ya… Hani Apo İtine, sayın demek serbest olmuştu ya, hani mektupları Kandil’e taşınmış, meydanlarda gözyaşlarıyla okunmuştu ya, hani PKK mensupları, Mehmetçiğimizin gözü önünde kimlik kontrolleri yapıyordu ya, Hani valilerimiz, Belediye araçlarıyla kazılan tünelleri seyrediyordu ya, hani kızmasınlar diye kurulan çadır mahkemelerine Türk Bayrağı bile koymamıştık ya, hani “Pişman mısınız?” sorularına “Pişman değiliz” dendiği halde serbest bırakılmışlardı ya, hani otobüslerinin üzerinde zafer işaretleriyle epey dolaşmışlardı ya… Bu hanileri sabaha kadar yazabiliriz de peki bu, kimsenin, o günlerin Şırnak Valisini hatırlayabilmesine yardımcı olabilecek mi… Mutlaka ki hayır. Bu durumda iş başa düşüyor… Ali, hem de yerli ve de milli Kaya’ydı…

Zaman dişlileri arasında unumuz bir tarafa, kepeğimiz başka bir tarafa savruluyor… Bizler de kapıldık gidiyoruz, bahtımızın rüzgarına… Acaba her zaman olduğu gibi umutsuzluk cenahına mı yoksa yanılıp da umut kapısına mı, hız kesip düşeceğiz? Hepinize merhabalar…

Siyaset sahnesinde kimse, özünün doğrultusunda hareket serbestisine sahip değil. Herkes, kendisine biçilen, uygun görülen ve rant sisteminin getirisi paraleli davranmak zorunda. Sakın lokal zamanların muhtelif davranışlarına göre kararlar vermeyin… İçinizden örnek dediklerinizi duyar gibiyim. Esasında çok da bugün nokta atış yapalım. onikiden mi, ondan mı vururuz, yoksa ıska mı geçeriz, taktirlerinize…

Eski İstanbul Valimiz,  İçişleri Bakanımız Ali hem de Yerlikaya‘yı tanımayanınız, bilmeyeniniz kalmamıştır. Hazret hepinize, Atatürkçü olarak lanse edildi. Çünkü, o zamanlar İstanbul Belediye Başkanlığına düşünülüyordu… Balık hafızalı milletimiz, bir iki ATATÜRK Resimli paylaşıma hemen tav oluverdi… Halbuki ki biraz geriye gitseler durumun hiç de böyle olmadığını göreceklerdi… Hazret, yani İstanbul Belediye Başkanlığına kayyum olarak atandığında, ilk işine, Mustafa Kemal’in resmini odasından taşıtarak başlamıştı… Bakanımız, her sabah artık klasikleşen biçimde operasyonlar duyuruyor. Dünyanın her yerinde Interpol bültenleriyle arananlar İstanbul’da yakalanıyor, hem de Türk Vatandaşı olarak… Ayrıyeten sayısız yerli çete, ortaya çıkarılıp, deliğe tıkılıyor… Çok güzel de bu oluşumlar esnasında, İstanbul Valisi kimdi? İstanbul’un bütün Emniyeti kime bağlıydı? Niye sessiz kalındı? Bizim, balık hafızalılar, mutlaka onu da unutmuştur… Hatırlatalım… Hani çözüm sürecimiz vardı ya… Hani Apo İtine, sayın demek serbest olmuştu ya, hani mektupları Kandil’e taşınmış, meydanlarda gözyaşlarıyla okunmuştu ya, hani PKK mensupları, Mehmetçiğimizin gözü önünde kimlik kontrolleri yapıyordu ya, Hani valilerimiz, Belediye araçlarıyla kazılan tünelleri seyrediyordu ya, hani kızmasınlar diye kurulan çadır mahkemelerine Türk Bayrağı bile koymamıştık ya, hani “Pişman mısınız?” sorularına “Pişman değiliz” dendiği halde serbest bırakılmışlardı ya, hani otobüslerinin üzerinde zafer işaretleriyle epey dolaşmışlardı ya… Bu hanileri sabaha kadar yazabiliriz de peki bu, kimsenin, o günlerin Şırnak Valisini hatırlayabilmesine yardımcı olabilecek mi… Mutlaka ki hayır. Bu durumda iş başa düşüyor… Ali, hem de yerli ve de milli Kaya’ydı…

Gelelim işin farklı diğer bir boyutundaki düşüncelerime… Beklediğiniz gibi,  başta hatırlatmalar… Bir zamanlar Merkez Bankamızın ihtiyat akçesi vardı. Herhangi olağanüstü afet veya savaş gibi durumlarda kullanılması düşüncesiyle oluşturulmuştu… Ekonomist (!!!) olan, bunu da bas bas bağıran politikacılarımız, Bankanın bu parasını aldı… Yetmedi zamanı gelmeden yıllık kârını da aldı, yetmedi, 128 milyar rezervi de aldı, o da yetmedi, eksiye düşürdü…Herhalde hatırladınız…Bu arada sizler hep alkışladınız, onu da diyelim de hakkınız geçmesin… Bu durumda ne oldu, döviz yok kasa tamtakır, belki doğalgaz bile alamayacağız… Paranın, rengi, milleti dili, dini olmaz diyenler, “Kara“sını seçti. Ülkeye getirenlere,  dokunulmayacağı imajı oluşturuldu. Geçici olarak durum çözüldü ama Gri listeye girdik. Karasının da dibindeyiz. Bunun anlamı, yatırım ve kredi alamamaktır. Şimdiki yapılanlar “Gri Liste“den çıkma çabalarıdır. İnsanları ne denli inandırabiliriz meçhul…  Bu oluşumunun “Türkleri yok etmeyelim ama abat da etmeyelimcilerin” ekmeğine yağ sürdüğü de başka bir fasıl. Batı, boynumuza kemendi takmış, çırpınışlarımızı seyrediyor… Büyük İskender’in, Gordiyon’un meşhur kördüğümünü çözdüğü gibi, kılıcı çekip işi bitirecek birine ihtiyaç var ama, mevcutta böyle biri yok…

Finale bildiğimiz kumaştan çıkarılan aynı tip elbise sahibi başka bir zavallıyla, gidelim… Maçoğlu, zekâ fukarası… Bildiğimiz kumaş derken, hemşerisi Kripto Kemal’den bahsediyorum… Hani “Ben Derişimli Kemal’in diye, ATATÜRK’ün karşısına dikilmişti ya, bu da aynı. Dersim yazıları altında pozlar veriyor. Belediye’ye Dersim yazdırıyor, bir de utanmadan yanına ATATÜRK resimleri asıyor… Bizim Urfa’da, haddini aşanlara, “Elini altına attı” denilir. Bu da herhalde bunu yapıyor… İstanbul-Kadıköy Belediye Başkan Aday’ı olmak istiyormuş… Buradan zor seçilir, bence garanti bir il bulsun. Mesela Konya’dan aday olabilir… Allah’ım aklımıza mukayyet ol. Böyle muhalefet olursa, biz daha çok seçimlerde, ah vah deriz…

Finale, “Demiştik“le gidiyorum… Ben de kendimden korkmaya başladım… Aynen çıktı… Somali Devlet Başkanının pilici, ufak bir hapis cezası aldı, o da paraya çevrildi, gördü gününü… Ne diyelim, artık tahmin etmek için fazla zeki olmaya bile gerek yok…Hepiniz Yüce Tanrı’ma emanetsiniz. Hoşça kalınız…

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!