Mehmet Edip Ören
Mehmet Edip Ören

“Cebindeki bozuklukları bırak karşıda ki arkadaştan vatandaşlığı al”

Bugün 22 Ocak 2022… Hem gün hem yıl tarihinin aynı rakam olması bizlere çok önemli iki fırsat veriyor. Birincisi sağlıkla alakalı… Her kim ki Şehrinin ikinci büyük hastanesine gidip iki hasta ziyaret ederse en az 22 yıl hasta olmayacakmış… İkincisi de maddi fırsat… Edip Ören’ in banka hesabına 2222 TL yatıranların eline 22 gün içinde en az 2 milyon lira para geçecek… Arkadaşlar tabi ki böyle bir şey yok. Hepsini birkaç dakika içinde senaryolaştırdım. Niye mi? Bu aralar buna benzer çok sayıda e- postalar alıyorum. Hemen hemen hepsi de batıldan uzak bildiğim kimseler… İçlerinde; deşifre etmek istemiyorum, akademik sistemin tepesine ulaşmış kimseler de var… Arkadaşlar lütfen… Bir ara başka bir moda vardı. Yok efendim bu mektubu on kişiye yollamaz isen çok kısa süre sonra öleceksin, falan ile falan korkunç şekilde öldüler gibi mektuplar alırdım. Hepsini de bunu hangi akıl fukarası yazdı diye posta kutumun üzerine yapıştırırdım… Benim hayatın 3-5 mektup dağıtmama değil, Cenab-ı Allah’ın taktir ettiği “Ömür Sistemine” bağlıdır… Kazanacağım para da gene Cenab-ı Allah’ın bahşettiği akıl ile alakalıdır… Yazmıştım ama kısaca bir daha yazayım… Bu olayların hepsi İsrail’de hazırlanıp yollanıyor. Maksat toplumu nasıl yönlendirebiliriz, bu konularda ki temayüller ne diye, notlar alınıyor… Hepinize can- ı gönülden Merhabalar… “Ucuzlayacak “diye dinlediğimiz her şeyin zaten masal olduğunu biliyorduk ama bir şey hariç. Maalesef O’ da neredeyse, bedavadan birazcık pahalı hale geldi… Sınır kapılarında, görevlilerin; otobüs terminallerindeki simsarların yaptığı gibi, kişilerin kollarına yapıştığı gibi, gümrükçülerimiz de “Cebinde ki bozuklukları bırak karşıda ki arkadaştan vatandaşlığı al” pozisyonları oluştuğunu hayret ve ibretle takip ediyoruz… Utanın utanın, bir Ülke’nin vatandaşı olmak bu kadar ucuzlar mı..? Bu mu itibar anlayışınız. Yediğiniz içtiğiniz sürdüğünüz safahat, haram zıkkım olsun. Amin…
Siyasetimizin gedikli bir figüranı var… Ana resimle direk alakadar olmasa da ara sıra kareye girip çıkıyor… Bir drama yönetmeni de olarak size kısaca anlatayım. Olayın kahramanlarının (birinci rollerin) diyalogları ekrana getirilirken, birisine, Sen bu arada karşıdan karşıya geç deriz, veya simitçiyi resmin boşluk bir yerine oturturuz. Bunun gibi rollere figürasyon denir… Siyasetimizin gelmiş geçmiş en soylu bakamayanı da, bu işi üstlenmiş… “Mafyadan maaş alan siyasetçi” işi açığa çıkmadan şimdi de İBB den 15-30 bin lira maaş alan gazeteciler gündeme geldi… Ne kadar sıkıştırırsan sıkıştır, önceki olay gibi netice alınamıyacağı bilindiği için de, kimse üstüne düşmedi. Olayda siyasetin figürasyonu olarak tarihte ki yerini aldı…
Acayip Soylu olayı nasıl kaale almadıysak, başka bir olayı ise, tam tersine çok iyi değerlendirmemiz gerekiyor… Soylu’ nun Ağa’sı, ” Edirne’ de ki (Demirtaş) en büyük hesabı, İmralı’ ya (Apo itine) verecek ” diyor… Sormak gerekiyor:
1- Türk Adalet Sistem’ imden daha büyük bir merci mi var..?
2- Bu sistem İmralı ‘mı..?
3- Hesap verecek oluşundan nasıl haberdar oldu…?
4- Bu durumla alakalı, hangisiyle irtibatı sürdürüyor..?
5- Çözüm Süreci denilen zaman dilimin de, İmralı – Kandil irtibatı, bizzat gözetiminde devam ediyordu. Şimdide İmralı – Edirne arasında ki irtibata mı yardım ediliyor..?
6- Apo İtinin desteği tam olarak alınıp, yandaş olmayan Demirtaş’ın etkisi kırılarak 2023 için Kürt seçmen hesapları mı yapılıyor…? Ki bunun örneği İstanbul Seçimlerin de görüldü…
7- 2023,ün ne kadar zorlu olduğu düşünülürse , farklı bir siyasi çılgınlık gündemde mi… Mesela, bu sefer Osman Öcalan yerine, İmralı’da ki mi ekranlara çıkarılacak…?
Buna benzer soruları uzatmak çok mümkün ama burada keseceğim çünkü gelmek istediğim nokta çok farklı ve şahsi siyasi hesapların, ikballerin çok uzağın da… Dünya sözüdür. “Postacı kapıyı iki kere çalar” derler… HDP Gn. Bşk. ı (o zaman ki) Selâhattin Demirtaş, CB lığı seçimlerime aday oldu… Sadece Kürtlerin değil, bütün Türkiye’nin partisi olma fikriyle, hatırı sayılır bir oy potansiyeline ulaştı. Daha sonra ki olayları ve hüsranları yinelemek istemiyorum, zaten hepiniz biliyorsunuz… Şimdi postacı kapıyı ikinci ve son kere çalıyor… RTE’nin de gayretiyle uygun ortamlarda oluştu, bu fırsatı layıkıyla değerlendirmek lâzım… Demirtaş hesap sormalı, Apo’nun (Terörün) karşısına dikilmeli, önderlik yaparak Kürt seçmeni çaresizlikten kurtarmalı. Yüzyıllardır kardeş kardeşe yaşadığımız kimselere yapacağı en büyük yardım bu olacaktır… Bu yardım aynı zaman da bütün Türkiye’ ye de olacaktır… El ele, sırt sırta verirsek haledemeyeceğimiz mesele kalmaz. İşte o zaman hep birlikte uçarız. Bu rüzgarın hortumu, bütün sahtekarlarıda silip süpürür… Haydi Demirtaş, haydi. Sana ikinci kere ” ürkiye Partisi” olma yolu açıldı… Bu fırsatı kaçırmayalım en azından çocuklarımız ve torunlarımız için. Unutmayın asla da unutmayın. Postacı kapıyı iki kere çalar… Bana canını verecek, benimde onlar için hayatımı hiçe sayacağım, O kadar çok kişi var ki … Bütün Türkiye’ yi bu yola niye getirmeyelim… Zaten böyle değil miydik..? Arada ki zaman ve olayları yok sayarız… “Nerede kalmıştık” demek için haydi, hep beraber haydi Demirtaş…
Biz dönelim gene ana bölgemize. Bu arada ilk ikazımı muhalefet ve destekçi yayın kuruluşlarına yapmak istiyorum… Birisi bana senin adın ” Edip “soyadın da” Ören”; ertesi gün mesleğin “Yönetmenlik”, mezuniyetin “Kimya Mühendisliği ” dese benim için bir şey ifade eder mi..? Ben bunları zaten birinci sıradan biliyorum… Muhalefet ve yandaşları vatandaşa da aynısını yapıyor. Her gün çarşı pazar, fiyatlar, geçen sene şu kadardı, bu sene bu kadar oldu muhabbeti… Yahu arkadaşlar, halkımız zaten bunların için de, bire bir yaşıyor. Siz malûmun arzından ve tekrarından başka bir iş yapmıyorsunuz. Bu da kimseye yaramıyor, hiç bir şekilde çare olmuyor… Çoğunuz; açıktan ahkam kesmek kola, sen olsan ne yapabirirsin diyebilir… Ben, herhangi bir partinin veya kuruluşun, propoganda ünitesinde değilim ama, iyi bir gözlemci ve öngörücüyüm. Bu yüzden ufak bir akıl vereyim… Milletimizin fertleri, kendileri için her türlü çileyi göze alabilirler ama, çocuklarının ayağına taş bile değmesini istemezler. Aklı somut hale getirecek örnekle bildireyim… ” Ey Halkımız: Sen, aç kalırsam peynir ekmek yerim diyordun, çocuklarına bunlar da ulaşılmaz oldu “diyebilirsin” Kahvaltı bulamadığın da, simit – zeytin idare ediyordun, çocukların bunlara, pazar gününe özel olarak bile yaklaşamıyor. “İşin püf noktası ikinci bölüm de” Biz; çocuklarının peynir ekmeği yanına domateste ilave edeceğiz… Simit-zeytini çaysız yedirmeyeceğiz ” gibi yaklaşmak gerekiyor… Bir ipucu. İlgililer gerisini üretsin. Ben kimseden maaş almıyorum, alanlar sonunu getirsin…
Hepiniz Yaradan’a emanetsiniz. Hoşçakalınız…

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!