Camiler, daha doğrusu, Cami A.Ş.’ler artık, ibadet mekanları olmaktan çok uzaklaştı… Hepsi kayıt dışı ekonominin merkezi konumunda. Her hafta bir yer için, makbuzsuz paralar toplanıyor. Bu paralar hakkında ciddi şüphelerim var. Bu yüzdende beş kuruş vermiyorum.
Sulh Ceza Hakimliği tarafından eş zamanlı olarak 42 ilde yapılan operasyonlar neticesinde, Anayasa Mahkemesi Suç Örgütü üyelerinin tamamı tutuklanarak cezaevine sevk edilmiş; Avukatlarının yaptığı itiraz üzerine, nöbetçi mahkemece, yurt dışı yasağı ve adli kontrol şartı getirilerek serbest bırakılmışlardır… Böyle bir haber duyar veya okursanız hiç şaşırmayın. Burası Recepland… Ben haddimi bilen bir insanım. Hukukçu değilim. Ahkâm kesemem. Tepkimi ancak bu yolla dile getiriyorum… Hepinize merhabalar…
CHP’nin, biraz da itidalle ne yapacağını kestirmeye ve de tahmin etmeye çalışıyoruz. Günlük değerlendirmeler her zaman yanıltır. Bu yüzden takip ve sabırlı bekleyiş içindeyim. Yalnız etrafımda gözlediğim bir durum var. Kısaca bahsetmeden geçemeyeceğim. Alevi kökenli vatandaşlarımız veya tahrikçileri ki bu tahrikçilerin kimler olduğuna biraz sonra değineceğim, CHP’de, Alevilerin tasfiye edildiği haberlerini yayıyorlar… Evvela şunu belirtmekte fayda var. CHP, Alevilerin yoğun desteğine sahip bir partidir ama asla Alevi partisi değildir... Bu yolu Mustafa Timisi ve Ali Haydar Veziroğlu farklı partilerle denedi ama başarılı olamadı… Bizim bildiğimiz ve beklediğimiz CHP, Mustafa Kemal Atatürk’ün ve onun gibi düşünenlerin partisidir… Gelelim hangi Alevilerin fitne çıkardığına. Onlara Alevi demekte doğru değil. Ne Muhammet’i ne de Ali’yi bilirler… Bunlar Alevi postuna bürünmüş, Ateistlerdir… Ortak özellikleri cahillik ve fazlaca bilmedikleri solculuktur. Fitnenin dışında, sloganlara dayanan sosyalist edebiyatı arkasına sığınırlar…Fazlaca uzatmadan, Türklüğün teminatı, gerçek Alevi kardeşlerimi selamlayarak ve de kucaklayarak diğer konulara geçeceğim…
Geçtiğimiz Cuma, 29 Ekim öncesiydi… 10 Kasım, yani Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ölüm yıldönümü de Cuma’ya denk geldi… Kafatası boş, beyinciği kayıp, omurilik soğanıyla idare edenlere, kısa bir hatırlatma yapma mecburiyetindeyim…
- ATATÜRK, T.C.’nin kurucusudur, tarihi de 29 Ekim’dir…
- Diyanet İşleri Başkanlığını da ATATÜRK kurmuştur…
- Mustafa Kemal ATATÜRK, Kurduğu Cumhuriyetin ilk Cumhurbaşkanıdır ve de görevi başında, ahirete intikal etmiştir…
- Bizi sırtımızdan bıçaklayan Araplardan daha önemli, Yerli ve Milli bir unsurdur…
- Cuma namazları, esaret altında kılınamaz. Kılınması için bağımsız bir devlet gerekir…
Yani dinlediğimiz bu ezanları ve kıldığımız namazları onun sayesinde dinliyor ve kılıyoruz… Bu kadar yeter herhalde, daha derine inersem, omurilik soğanı kapasitesini aşarım… Haaa, işin bir de başka yönü var. Eğer DİB, Gazzeliler yerine Mustafa Kemal’imizi gündeme alsa ve de sık sık bahsetse, inanın ki yanlış yolda olup olmadığımı kontrol ederdim. Onların tavrıyla, hareketlerimi ve düşüncelerimin doğruluğunu test edebiliyorum… Camiler, daha doğrusu, Cami A.Ş.’ler artık, ibadet mekanları olmaktan çok uzaklaştı… Hepsi kayıt dışı ekonominin merkezi konumunda. Her hafta bir yer için, makbuzsuz paralar toplanıyor. Bu paralar hakkında ciddi şüphelerim var. Bu yüzdende beş kuruş vermiyorum. Kocatepe Camiinin yapım aşamasında, makbuz karşılığı yardım yapan, mahdut harçlıklı kişi olarak, durumdan hiç hazzetmiyorum… Bir diğer konu da cemaatten, Cami adabını bilmeyen kitleler oluştu. En azından, Cuma ve farzları arasında olan “Hutbe” adabı hiç mi hiç bilinmiyor. Mutlaka yanımda veya önümde, cep telefonu mesajlarını okuyan ve yazan kimseler oluyor… Hutbe konuları ve adap bilmez kişiler yüzünden, Farz biter bitmez kendimi dışarı atıyorum… Bayram ve Cuma’da, cemaat şartı olmasa, Camilerin yüz metre yakınına bile yaklaşmayacağım.
Anayasa Mahkemesi, Yargıtay arasındaki çekişmede, bir çuval sebep, çok değerli cahil meslektaşlarım ve de maaşlı kişilerce ortaya atıldı. Ben bilmediğim konuda gene ahkâm kesmeyeceğim, sadece dış ve çelişkili resme bakacağım… RTE, yurada dönerken, uçakta, şek ve şüphe götürmez biçimde, Yargıtay lehinde görüş belirttikten sonra, Ayağı yere bastığında, hakemliğe talip oldu. Halkımızın hakemleri nereye koyduğu, başının üstünde tuttuğu bilinir, konumuz O değil ama, hakem taraf tutar mı demekle yetineceğim…
Nasıl geçtiğini asla anlayamadığımız bir hafta daha tarihin tozlu raflarına kalktı bile… Yorgan gittiğine göre, kavganın da bitmesi lazım… Hepiniz Allah’a emanet olun. Hoşça kalınız…