Mehmet Edip Ören
Mehmet Edip Ören

Bütün Türkler Bir Ordu, Katılmayan Kaçaktır

featured

İYİ Parti ve Zafer Partisi dışında alayı aynı tarafta, rezillikten medet ummaktalar. Hepsi, yönlendirici dış çevrelerin adamı olduklarını tescil etmişlerdir… Defalarca söylediğimiz çareden başka seçenek kalmamıştır… Ülkücülerin “Bütün Türkler bir ordu” sloganı etrafında toplanarak Voltran’ı oluşturmaları, acilen gerekmektedir… Ümit Hoca ve Müsavat Başkan’ın sırtına tarihi bir yük yüklenmiştir. Altında ezilmeleri, Milleti yok olma durumuna getirebilir…

Köşe yazarlarının belli bir taktiği vardır. Bu prensipler silsilesi, okuyucu istekleriyle çakışırsa, istenen her türlü maksat kendiliğinden hasıl olmuş demektir… Eline kalem alan, usta konumundakiler için geçerli olan bu sistem, hasbelkader bizim gibi kendini yazar zannedenler içinde geçerlidir… Dost kelimesinin, ne kadar kifayetsiz olduğunu anladığım dostlarımdan biri olan “Halit Bey” Kardeşim, geçtiğimiz günlerde, bir konuyla ilgili görüşlerimi merak ettiğini, telefon görüşmemiz esnasında söyledi… Ben de hem prensiplerim bozulmasın, hem de, kırmayı bile düşünemeyeceğim istek yerine gelsin diye Pazartesi günü  ek yazı kaleme almaya karar verdim. Hepinize merhabalar olsun…

Dini mevzuları gündeme taşımak, Devletin kaderine etki etmez hatta, homojen olmayan toplumlarda zarar bile getirebilir. Devamlı söylediğim bir şeyi tekrar etmek istiyorum. Din, insanla, Allah arasında olan bir şeydir. Milli meseleler ise bütün toplumu etkilerDini olmayan toplumlar yaşar ama, devleti olmayanlar için aynı şeyleri söyleyemeyiz. Demek ki dinimizi yaşayabilmemiz için ilk önce Devlet’e ihtiyacımız vardır. Cuma Namazının hangi şartlarda farz olduğunu düşünün yeter. Devlet yıkılır yok olursa, dinde yok olur. Bu yüzden, her konuyu din ile çözmeye kalkar, Devlet ne olursa olsun dersek, ikisi de avuçlarımız içinden kayar ve gider.

Ne dediğini bilmez bir bunağın ağzından saçılan zırvaları kırk akıllı düzeltemiyoruz… Tam kırk bir kişi olduk, düzeltebiliriz dediğimizde başka bir deli saçmasıyla karşı karşıya kalıyoruz… Devlet’te, evrak bile kaydetmesine müsaade etmediğimiz yaştaki kimselere asla devlet yönetimi verilmemeliMemleketin başında ki en büyük ve açık ara tek belâ konumunda ki Ca- Ce’nin ihanet girişimlerini takip  etmeye bile yetişemiyoruzBaşına ne düştüğü belli olmayan kişi, adeta PKK ile bütünleşme sürecine girdi. Fareli köyün kavalcısı gibi, etrafındakileri de meçhul sona doğru sürüklüyor… Birkaç kuruşluk menfaatlere ram olmuş kişiler, uçurumdan yuvarlanmak üzere olduklarının farkında değillerDünya Milletleri arasında, terör örgütleriyle pazarlık yapmak diye bir şey yoktur. Güney Amerika ve de Afrika’dakilere bile baktığınızda, onurlu duruşu hemen görürsünüz… Bu bunak bizi, şu ana kadar yaptığımız mücadeleler de dibe vurdurdu. Gelmiş geçmiş, en soylu içişleri bakamıyanının dediği gibi, ayakkabı numaraları bile bilinen bir avuç eşkıya, can çekişen sistemleriyle, pazarlığa oturmamızı sağladı. Bu durumda, aman dilenen APO İti, aman dileyen biz olduk. Bu aşağılık durum yüzyıllar boyu, Milletin boynuna asılmış utanç belgesi olarak kalacaktır. Ne açığını ele verdiği belli olmayan Ca-Ce, Ağa’sı için kendini feda edebilecek noktayı çoktan geçmiştir. Bu nasıl bir aşktır anlamak mümkün değil… RT kendi aklından geçenleri, maşaya yaptırarak,  yıpranmadan birinci parti haline gelmiştir... Bu işte, Küçük Kripto( KK )’nun da etkisi çok büyüktür ama, bu günkü konumuz o değil… Dünya’nın en gelişmiş sistemlerine karşı, yıpranmış, yok olmuş bir halkla “Ya İstiklal Ya Ölüm” diyerek başa çıkabilen milletimiz, üç beş eşkıyadan aman diler hale getirilmiştir…

Ormanlar Kralı aslan, kötü koku ve kirliliğe çare olsun diye, hayvanları ikişer ikişer eşleyerek, belli noktalarda abdest yapacak konuma getirmiş… Bir müddet sonra, tavşan huzura çıkmış, Kral’dan, filden başka birisiyle eşleşmek istediğini söylemiş. Kral sebebini sorunca da “fil büyük abdestini yaptıktan sonra, poposunu benle siliyor” demiş… Siyaset tarihinin Filleri, tavşanları, onları eşleştirenlerin kimler olduğunu varın siz bulun, beni bir de bununla uğraştırmayın

Aşağılanmanın sınırsızlığı, milletimize hazmettirilmeye çalışılıyor. PKK’nın koşulları sır gibi saklanıyor. Benim kulağıma gelenler, binlerce kişinin salınması, Ana dilde eğitim, Özerklik, Bütçeden %30’luk pay vs. ve aklı başındaki insanları çıldırtacak bir sürü talep. Barajlar o bölgede olduğu için elektriğe para ödememe bile var… O zaman mütekabiliyetten bazı karşı taleplerde bizden olmalı… Mesela, İstanbul bizim ya, oradaki Kürt İsadamları, fabrikatörleri, üst bürokratları vs hepsi derhal kendi bölgelerine, uzaklaştırılmalı. Gerçi RT çıkıp, İstanbul’u Araplar ve Kürtlerin yardımı olmasa alamazdık diyebilir… Eşkıya ile pazarlık derhal durdurulmalı. Millet ikinci kere, ikinci çözümün de (!!!) karşısında durarak, kararlılığını göstermelidir

İYİ Parti ve Zafer Partisi dışında alayı aynı tarafta, rezillikten medet ummaktalar. Hepsi, yönlendirici dış çevrelerin adamı olduklarını tescil etmişlerdir… Defalarca söylediğimiz çareden başka seçenek kalmamıştır… Ülkücülerin “Bütün Türkler bir ordu” sloganı etrafında toplanarak Voltran’ı oluşturmaları, acilen gerekmektedir… Ümit Hoca ve Müsavat Başkan’ın sırtına tarihi bir yük yüklenmiştir. Altında ezilmeleri, Milleti yok olma durumuna getirebilir…

Yazacaklarım daha bitmedi ama, hacmimi çok aştım. Gerisini sonraki haftalara bırakayım… Bu yazının çıkmasını zorlayan ve sebep olan, değerli dostum ve sadık okuyucum Halit Kardeş’im başta olmak üzere hepiniz Allah’a emanetsiniz. Hoşça kalınız…

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!