Bir seçim ve oy pusulası klasiğini yeniden yaşadık. İki genel seçimde artarda AKP, pusulaya birinci parti olarak girdi. Otuzun üzerindeki partinin olduğu kura da bu sonuç bana hiç normal gelmiyor. Kokusu çıkar mı, bilemiyorum. Şeytanın bunlara pes edip emekliye ayrıldığı dönemde hiçbir şeye şaşırmam. Fetoş’un rahle-i tedrisatında yetişenler daha iyilerini de yapabilir…Bu arada, yavru cumhurda güzel bir kura çekti. Otuz bir numaralı yerleri hayırlı olsun. Ca-Ce’nin Zihni Sinir hesapları yapmasına, bölmesine çarpmasına gerek yok… Çıkıp diyebilir “31 çektik, bu 31 Mart’ta iktidar olmamız anlamına geliyor…”
Şubat’ı da ortaladık. Cüce Şubat’ı bu sene askıya aldık. Bir gün daha artan ay, önümüzdeki üç yıl tekrar, cüce halini alacak. Şubat’ın cüceliği, sabit gelirli, aybaşını bekleyenleri her daim mutlu etmiştir ama siyasetçinin, cüceliği, alçaklığı, iğrenme ve öğürmelere sebep olmaktadır… Hepinize merhabalar olsun…
Bozuk saat sistemi, siyasette de zaman zaman yerini koruyor. Almanya’nın bizi kıskanmasına karşılık “Angola’dan iyi durumdayız” yaklaşımı, perçemin önümüze düşmesine sebep oldu… Doğru duydunuz, Siyaset, Angola’dan iyi olmamızla iftihar ediyor…
Bir siyaset klasiği, çeşitli örnekleriyle, gene sergileniyor… İstanbul’un, Ataşehir Belediye Başkan’ı, eski milletvekili, ismi önemli değil, bir beyin hücremi tahsis etmemin doğru olmayacağı, karısı da milletvekili olan, salata malzemesi, tekrar aday olarak açıklanmayınca, esti gürledi, Partisini yerden yere vurdu… Bu kıymetleri kendilerinden menkul olan, zavallılar, sanki milletimize gönderilmiş, lütuf gibiler. Yahu, sizler, başımızın belalarısınız. Sizler yüzünden bu millet, onlarca yılını heba ediyor. Mustafa Kemal Atatürk’ün açtığı çığır ve elde ettiği çağdaş görünüm o devrin bile çok çok gerisine düşmüş durumda. Bunları sabun bile yapsanız, inanın ellerimizi temizlemez… Bir başka konu da Parti değiştirmeleri. Toy çocuk, İYİ Parti’den istifa edip AKP’ye geçerek, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olan kişiye kızarak, yaptığı işin etik olmadığını anlatıyor… Her durumda olduğu gibi, ben yaparsan iyi, başkası yaparsa tu-kaka sistemi , tıkır tıkır işliyor… Manisalı, Ankara ilçe adaylarını, MHP ve İYİ Parti’den istifa edenlerden seçti, ilan etti. Sistem, nerden tutarsanız tutun elinizde kalıyor… Bence “Urfa Kriterleri” devreye girmeli. AKP’den istifa eden Şanlıurfa milletvekili, A. E. Fakıbaba nasıl, milletvekilliğimden istifa edip öyle İYİ Parti’ye geçtiyse, aynıları uygulanmalı. Kanun olmasa bile, tüm partiler arasındaki centilmenlik anlaşmasıyla, durum çözümlenmeli…
Gelelim Gazze komedyasına. Sakın yanlış anlaşılmasın, orada trajedi var, komedya bizde… İslam =Yalan, iyice günlük hayatımıza oturdu… Birilerinin oğlanı miting yapıyor, İsrail’e uygulanan mal ambargosunun hız kesmeden devamını istiyor ama kardeşi, ticarete tam gaz devam ediyor. Geri zekâlı birkaç kişi, kahveci basıyor ama Milyarali’nin oğlu gemilerini yolluyor… Buna benzer, o kadar çok olay var ki, hacmimiz yetmez… Miting alanları ve TV beyanatlarında esip gürleyenler, Cuma hutbelerin de doğruyu söylemeden sadece olanların bir kısmını afişe ederek telin de bulunanlar, gerçek hayatta hiç de dedikleri gibi davranmıyorlar… Hocanın dediğini yapacaksın, yaptığını değil lafı, boş yere söylenmemiş, demek ki…
Beni ırgalamaz ama seni, konuyu istismar ettiğin için, ırgalaması gerekiyor. Hiç mi utanmadınız… Müslüman olmayan Güney Afrika Cumhuriyeti başvurdu, uluslararası mahkemeye. Kararı da çıkarttı… Hadi onlar elini çabuk tuttu diyelim, niye müdahil bile olmadın… Şimdi kıskanmak bize düştü… Almanya, İsrail lehine müdahil oldu. Utanın, utanın… İsrail’in artık Lahey’de, Soykırım suçlamasıyla yargılanabilmesi önünde hiç bir engel kalmadı…
Türkiye maalesef çok kritik bir eşiğe geldi. Azgınlıklarına göz yumulanlar, akla hayale gelmedik işler yapıyor… Ormanını ve zeytinini korumak için ağaçlara sarılanlar, jandarma dipçiği ve biber gazı yerken, ters kelepçeye muhatap olurken, adliye koridorlarında, Anayasanın değiştirilmesi teklif bile edilemeyecek ikinci maddesini ihlal ederek, şeriat-hilafet isteyenler, bas bas bağıranlar, ellerini kollarını sallayarak çekip gidebiliyorlar… Artık test edecekleri bir şey kalmadı. Köpeksiz köyde gezer gibi pervasızlar… Yalnız önemli bir şey var. Bu hilafetçiler, zannetmeyin ki Recep Efendi için bağırıyorlar. Hepsi istediklerini, kendi Şeyhleri (!!!) için istiyor. Bu yüzden tarihe bir not düşeceğim. Bütün bunların farkında olan RTE, en yakın zamanda Atatürk’e dört elle sarılmak zorunda. Benden söylemesi, yarın bir “Demiştik” köşesinde buluşabiliriz.
Bir seçim ve oy pusulası klasiğini yeniden yaşadık. İki genel seçimde artarda AKP, pusulaya birinci parti olarak girdi. Otuzun üzerindeki partinin olduğu kura da bu sonuç bana hiç normal gelmiyor. Kokusu çıkar mı, bilemiyorum. Şeytanın bunlara pes edip emekliye ayrıldığı dönemde hiçbir şeye şaşırmam. Fetoş’un rahle-i tedrisatında yetişenler daha iyilerini de yapabilir…Bu arada, yavru cumhurda güzel bir kura çekti. Otuz bir numaralı yerleri hayırlı olsun. Ca-Ce’nin Zihni Sinir hesapları yapmasına, bölmesine çarpmasına gerek yok… Çıkıp diyebilir “31 çektik, bu 31 Mart’ta iktidar olmamız anlamına geliyor…”
Finali, komiklikle yapalım… “TÜİK’in enflasyonu, beklentilerin altında kaldı” diye haberi dinleyince, uzun süre, sinirimden güldüm… Kardeşim, habercilikte, köpek adamı değil, adam köpeği ısırırsa haberdir. TÜİK tabi ki az çıkaracak. Yani haber değeri yok… Yeni dünya düzeninde, rüşvetin yerini, vakıflara bağış aldı. Hak çalmanın adı “Mülakat” oldu. Komple çalışanların cebinden çalmanın adı da TÜİK oldu… Bu kuruluş, düşünceme göre asrın en nitelikli ve organize soyguncusu olmuştur… Dünya’daki benzerlerinin aksine, zengini değil, fakir fukarayı, garip gurebayı soymaktadır…
Tamamınız Allah’a emanetsiniz. Hoşça kalınız…