Bir Hıdırellez’ i daha geride bıraktık… Milli unsurları ve değerleri unutturmak işleri çerçevesin de , hafızalarımızdan bile silinen , Türk’ ün en önemli Bayram’ ı , Nevrûz’ u nasıl Kürtler kendilerine maledip , üstelik bir de terör malzemesi yapınca , uyanıp tekrar sahiplendiysek , herhalde , Hıdırellez için de böyle bir netice bekliyoruz… Dileklerinizi Gül ağacı dibine gömdünüz mü… Boyalı yumurtaları tabaklara doldurdunuz mu. Hıdırellez torbanız hazır mıydı… Bunları okuduktan sonra , sakın boynunuzu büküp , ” Hayır ” demeyin… En azından içinizde hissettiyseniz bile yeterli. Yarın birisi gelip külü üfler , altından köz çıkıverir… Hepinize Merhabalar , canım dostlarım…
Son bir yıl , şekere %320 , mazot’ a %260 , otogaza %230 , yağa %210 , elektriğe %170 , mutfak tüpüne %250 , ekmeğe ve una %140 , et ve süte %130 , ulaşıma %120 vs vs zam gelmesine rağmen ışıltı , kaşıntı ile enflasyonun %61 de tutulduğu , sevgili Ülke’ miz de ,emeklilerimiz ne kadar gururlansalar azdır ve yeridir. Niye mi… İkramiyeleri bu kötü furyaya ayak uydurmadı ve zamlanmadan sabit kaldı… Çoğunluğu benim gibi emekli olan sevgili dostlarım. Yolda harcamadan , memlekete bir gidiş geliş parası ancak edecek paraları cebinize tomarladınız mı. Bu arada , aşağı yukarı çoğunluğu prostat veya , prostat başlangıcı olan kardeşler seyahat öncesi en az12 saat hiç bir sıvı almayın. İadesi de , yol soygunları çerçevesin de 4.5 -5 tl seviyesine çıkmış. Hele hele yanılıpta , rengiyle hepinizi tahrik eden tavşan kanı çayı asla içmeyin , atık bedeli , 4.5-5 tl olmuş… Emekli kardeşlerimizin görevi bununla da bitmedi. Eğer arttırılsaydı 25 milyar tutacak ikramiyelerini almayarak ,kur korumalı mevduatta hesabı olan garip gurebanın da finans kaynağı oldular… Gerçi şu ana kadar 40 milyar ödendiği biliniyor ama ,azımızı çok görsünler 25 le idare etsinler , ikinci ikramiye de telafi ederiz…
Bu yüzük mevzuu bayağı gündemde ki yerini koruyor. Bir dostuma sorduğumda , ismi mevzu bahis değil , birileri bir zamanlar çıkıpta , yüzüğünü göstererek ” Bütün servetim bu… Bir gün benim için zengin oldu derlerse bilin ki….. ” dedi. Bende elhak doğrudur diyorum. Yüzüğü muhafaza etmek kolay değildir. Geçenler de , otöbüste kulak misafiri oduğum bir konuşma da , yaşlı amcam ( San ki ben gencim ) doğalgaz faturası için, yanındakine alyansını bozduracağını söylüyordu… Yüzük çok önemli , çoook… Bir gitmeye görsün, sonra sıra nereye mi gelir… Ne düşünmek ne de söylemek istemiyorum…
Gelelim ; yeni islâmi (!!!) oligarkları tir tir titreten , sırat köprüsüne çıkartan , meşhur Gezi olaylarına ve de doğal olarak bilmem kaçıncı kere , istenilen neticeye ulaşana kadar devam eden mahkeme safhasına… Olay başlangıcı ve neticesi hatırlatmaları yaparak bir yazıyı daha kurtarma operasyonuna girmeyeceğim. Bunları zaten okumaktan öğürdünüz… Beni ilgilendiren , İslam’ ın da , milli varlığımızın da tehlikeli saydığı , dönek ve münafık yapı. Bu varlığı hiç bir şekilde yok edemiyoruz. Sebebi de , içinde yüzecek kadar mebzûl oluşları… Biraz açayım. Bir kadın düşünün ( Kadınlardan özür diliyorum ) ” Ben çocukluğumdan beri FETÖ cüyüm diyor , etkin pişmanlıktan yararlanıyor , örgütü (!) çökertiyor… Dini adına , bunlara dahil olan , bir çoğu gerçek müslüman olan , her türlü alavere dalavereden uzak garibanlar yanıyor , hapislerde çürümeye başlıyor , malları mülkleri talan ediliyor… Sonra neler mi oluyor : Bu kadın , el üstünde tutulmaya başlıyor , kocası avukat iken hakim yapılıyor , çok kısa sürede de , Ağır Ceza ya atanıyor , her ne hikmet ise de , Gezi olaylarının kararına dahil oluyor. Bu arada tarafsızlığın en büyük dayanağı olan AKP MV. Aday’ lığını da bir kenarda tutalım… Bütün bunlar ı ” Allah, yürü ya kulum ” dediyle açıklayalım da esas merak ettiğim mesele başka… Diyelim ki , ortakların arasında ki savaşı , FETÖ kazanmış olsaydı , bu kadın itirafçi olacak mıydı , yoksa kocasıyla birlikte çok özel yerlere mi getirilecekti… Çocukluktan beri sürdürülen birliktelik ve sadakât mutlaka boş çevrilmeyecekti… Netice : İhanet ehli , her halikârda işini yürütüyor ve yenilerine doğru yelken açıyor. Olan da her daim olduğu gibi saf ve garibanlara oluyor… Olay ; şek ve süphe götürmeyecek şekilde daha da iyi anlaşılsın diye işi bir kademe daha ileriye götürelim mi… Diyelim ki , FETÖ kontra bir atak yapıp , ortağını ekarte ederek yönetimi ele geçirdi.( Allah göstermesin ) Bu mürtediler ne yapar… ” Bize işkence yaptılar tehdit ettiler , zorla belgeler imzalattılar” la başlayan cümleler kurarak gene en kaymak yerlere gelirler… Garipler mi , samimi müslümanlar mı… Tabii ki kodese… Çünkü , dönekler , bunların kimliklerini yaptıklarını , her ihtimale karşı teker teker not alıyorlar… Peki , çare ne dediğinizin elektriği kalbime kadar geliyor… Bir parantez açayım. Bana kim olumsuz elektrik neşrederse mutlaka algılıyorum. Benle ilgili , benimle alakalı konuşmalar da , zihnim de oluşuyor ,Kumpaslardan haberdar olabiliyor ve hemen tedbir alıyorum. Onun için , lütfen , basit taktiklerle karşıma çıkmayın , asla yemem. Nerden mi çıktı , lüzûm üzerine bir kaç olaydan dolayı… Zamanı gelince hatırlatırım…
Dönelim konumuza… İşin içine FETÖ kırıntıları girince , taktikler de aynı oluyor… Hatırlayın , Ergenekon Kumpas’ ı içinde , bir zavallı vardı… Kuddusi Okkır… Finansör diye tanıttılar zavallıyı. Beş parasız öldü gitti… Şimdi de , Gezi’ nin finansörü diye , evi kira olan yaşı ilerlemiş başka bir zavallıyı öne sürüyorlar… İpuçlarını veriyorum. Gerisini de biraz sizler düşünün. Armutu da, sürekli bana pişirtmeyin… Osman Kavala… Yahu bu zenginler , komünizmi bile bırakmıyorlar bizlere… Hem para , hem ideoloji , bir koltukta iki karpuz. Haliyle biri düşüp patlayacaktı ve de patladı… Bazı arkadaşlar mahkeme gününe kadar umutlarını muhafaza ettiler. Kendileri çok iyi bilirki ” Mümkün değil , olmaz , müebbeti yer ” dedim ve sonuç… Birisi soruyor , nasıl bu kadar emin oldun diye… Çok basit… Efendi çıkıpta ” Bu can bu bedende olduğu süre , Kavala’ yı kimse alamaz ” deseydi , kesin salınacak derdim ama bir tek laf etmedi…
Kıymetleri kendilerinden menkûl AKP Grup Başkanvekilleri arasına , Bülent evladımızda karıştı… Allah var şimdi , yumurta gibi çocuk. Çanakkaleye gelirken feribotu tercih ettiler ama , köprü konusunda cansiperane davrandılar… Öyle gaza geldiler ki , muhalefet seçmenini dangalaklıkla suçlayacak kadar dangalaklık yaptılar… Her neyse, çok uzatmaya gerek yok , Ağa’ sına şirin görünmek için yaptı bir hata , temiz yüzlü parlak bir uşak. Adı’ da Bülent. Herkes ismiyle müsemma olmaz mı. Başka ne denebilir ki…
Gene geldik son viraja. Yarın Anneler Günü. Gerekli program ve hazırlıkları yaptınız mı… Otoyoldan önceki son hatırlatma… Hepiniz Allah’ a emanetsiniz. Hoşça kalınız…