Mehmet Edip Ören
Mehmet Edip Ören

Bir Dolar Hikâyesi

Bir Dolar Hikâyesi

Yeni yılın bütün gerçeklerini olanca gücüyle hissedeceğimiz zamanlar istesek de istemesek de başladı bile…Bizde iki yazılık nostalji melteminin tatlı ve buruk okşayışlarından gerçek hayata dönmek zorundayız… Hepinize Merhabalar…

Gecelerin en uzun olduğu dönemlere denk gelen zamanlarda kapkaranlık olaylar yaşadık… Neydi O Gece… Dolar 19’a varmak üzere. Herkes şaşkın. En iyi ekonomistler ufak bir tahminde bile bulunamıyor… Hükümet Toplantısı akşam ama hepimiz karamsarız… Borsa kapanıyor. Bankaların mesaisi sona eriyor. Döviz büroları kepenk indiriyor. Hepimiz evlerinde ne olabileceği tahminleri yapıyoruz… İlerleyen saatte RTE ekranlara çıkıyor… Konuşuyor ve dolar birdenbire 12 TL’ye kadar iniyorKontrollü ekonomik darbe diyenlere hak vermemek mümkün değil… Olanlar özet olarak bu. Ancak,  gece olanlar yüzlerce cilde sığabilecek kapasitede olaylar… Ertesi gün BBDK açıklama yapıyor ama bilmece gibi… Kim veya kimler hangi kapalı sistemi kullanarak bir milyar dolar bozdurdu… Arkasından İş Bankası 1,7 milyar bozduruldu diyor… Birkaç gün sonra da, Merkez Bankasının rezervlerinin -38 milyardan, -47 milyara indiği açıklanıyorSeçimden sonra veya er geç iktidara gelecek yeni sistemin bu geceyi saniye saniye değerlendirmesi ve incelemesi gerekiyorKimler 18.5’tan dolar sattı? Kimler 12’den dolar aldı? Bu isimler olacaklardan nasıl haberdar oldu? Bu işlemleri kendi adlarına mı yoksa başkaları adına mı yaptılar? Bütün bu olanlar iktidar değişmeden ve ayrıntılı incelemeler yapılmadan çözülemez… Peki sistem, bunu bilmesine rağmen , niye böyle bir yola saptı? Her ne pahasına olursa olsun, seçim kaybetmemek için olabilir mi? Kısaca “Seçim Finansmanı” olabilir mi? Benim aklıma geliyor, sizler de düşünün bakalım… Bu ülkede iki paket makarnaya siyasi tercihlerini değiştirenleri de unutmadan ,değerlendirin… Şimdi fazla yoruma girmeden esas resme bire bir bakalım mı? Aylardan Eylül… Dolar da 8 TL. civarında… Sokaktaki simitçinin bile bileceği gibi “Faiz düşerse kur artar” beynelmilel iktisat teorisi hiçe sayılarak , faiz düşürülüyor… Beklenildiği gibi “Kur” cevabını veriyor… Yetmiyor, bir ay sonra bir daha düşürülen faiz ardından kur gemi azıya alıyor… Bu ara da “Nas” devreye giriyor. Bunu daha sonra ele alacağım. Dolar, dış borçlar, iç piyasa dahil her şeyi alt üst ettikten sonra sanki yeni bir şey bulunmuş gibi, Özal’ın bile “Sakın denemeyin” dediği sistem, yani kur garantili mevduat sistemi devreye sokuluyor… Köprülerden, otoyollardan, tünellerden, hastanelerden sonra, yüksek mevduata da döviz garantisi veriliyor… “Türk lirasını yedirmem” diyenler , maalesef paramızı çıtır çıtır yiyorlar… Ali-Veli yerine Veli-Ali oluyor. Faizin üstüne ilave bir faiz daha ekleniyor ama kuş beyinlilerin bile hepsini kandıramayacak “Kur garantisi” ismi servis ediliyor… Resim en kısa haliyle bu. Bir ay önce “Dolar 10 TL. olur mu?” diyenlere “Yok artık” dediğimiz ortamlardan sonra, biat ehli lüzumsuz yaratıklar kurun 12 TL.’ye düşmesi ile bayram ilan ediyor halaylar şehir turları gırla gidiyor… Öyle bir hava oluşuyor ki , sanki her şey birdenbire ucuzlayacak zannediliyor… Gene aynı senaryo, müfettişler market turlarına çıkıyor… Sen süte %50 zam yaparsan ki haklarıdır, peyniri yoğurdu ucuzlatamazsın. Yem Fiatlarını katlarsan, et süt yumurta ucuzlamaz. Gübreye, zirai ilaca %300-400 zam yaparsan buğday ucuzlamaz… Nasıl ucuzlar? Enerji ve nakliye giderleri eski haline dönerse zincirleme ucuzluk oluşabilir. Millete talkını verip salkımı yutanlar da bu kalemlere yaklaşmıyor bile… İki kere oluşan indirimler ÖTV ayarlamalarıyla pompa fiyatlarına yansımadı… Yani deniyor ki, biz indirim yapmayacağız, fiyatlar mevcudun altına inmeyecek… Ama marketlere aslan kesileceksin…

Bir gözden kaçan durum da dövize bağlı mevduatlar… Resmî açıklamaya göre, konuşmadan yani 12 TL’ye inişten bir hafta sonrasına göre tarihin en tüksek seviyesine çıkarak %68 e dayanmış… Hani, herkes Türk Lirasına döndü diye döviz gerilemişti? Bilakis dolardan kaçma değil, yapışma oluşmuş. Söylenen gibi bir durum da olmadıysa 18’den 12 olayı nasıl oluştu? O gece var ya , en uzun aynı zaman da en karanlık gece , didik didik edilmeli haa… biz ne olduğunu biliyor muyuz, aşağı yukarı “Evet biliyoruz veya tahmin ediyoruz” ama , işin komplo teorisi ötesine geçebilmesi için , kesin deliller lâzım… İste , bence durumlar bundan ibaret. Elimden geldiği kadar geri zekalı evlâtların bile anlayacağı şekilde yazmaya çalıştım, dahası da size ait biraz kafayı çalıştıran her şeyi görebilir… Göremeyenler ise halaya dahil olur… Son olarak halaycılara bir soru. Dolar 8 küsurdan 12’ye gitti yani %50 değeri arttı diye tepinmeyi bırak da her zaman olduğu gibi en ufak bir krizde en son %50 olduğu gibi bir durum oluşursa %14’ün üstünü yani %36’yı Maliye karşılayacak. Türkiye’deki bütün mevduatı hesap ettiğinde bütçenin tamamı değil, ileri yıllardaki bütçe bile yetmez… Netice kime mi dokunur… Eğil de kulağına söyleyeyim. O halay davulunun tokmağı… … Ona göre… Yandaş medya Tarım Kredi Kooperatiflerinin Fiat indirimlerini büyük bir öğünmeyle anlatıyor. Fiyata bakıyoruz, beş litre Ayçicekyağı 120 liraya düşmüş.  Kasım başı, Datça’dan ayrılmadan Mi.ro.’tan 61 TL’ye almıştım… Halaycılar, durmak yok devam…

Bitkisel kardeşimiz de çok eğlencelik, Urfa tabiriyle “Ahkâm” bir hemşerimiz… Ekonomiyi , ilme değil gözlerine kalibre etti ya, üzerine bir şey dememiz abes olur… Belli ki bilim dışı kalmaya gayret ediyor… O zaman biz de vatandaş olarak aynı lisanla cevap veriyoruz… Sn. Nebati, ne demek istediğimizi elimize bakarak anlayabilirsin

Bambaşka bir konuyla finale gidiyorum… Arif kardeşimin telefonuyla hemen ekran başına gittim… F.k. Kanalında, özelleşen mahkemeler programında gördüklerime ve dinlediklerime inanamadım… Bir kadın ve yanında bir adam. Kadın üç defa evlenmiş, esasında dört. Çünkü , 3. Kocasıyla boşanıp bir daha evlenmiş… Yanındaki adam, kocasının arkadaşı. Ona kaçmış ve çocuk peydahlamış. Şimdi ise, resmi nikahlı kocamı bulun, beni boşasın  ben yanımdaki adamla evleneceğim diyor… Özel emniyet ve mahkeme (!)  resmi eşi bulup stüdyoda yüzleştiriyor… Koca , sürekli sırıtıyor, “boşanmayacağım seviyorum” gibi laflar söylüyor. Sonun da “200 bin ver” gibi laflar devreye girince zıvanadan çıktım ve kapattım… Arif, bir daha beni bu tür olaylara şahitlik için , sakın arama… Türk Toplumu bu mu? Eğer buysa biz bitmişiz de haberimiz yok… Peki, RTÜK diye bilinen kurum neye yarıyor? Hale bakılırsa, hiçbir işe yaramıyor…

Hepiniz Yaradan’ıma emanet olun. Hoşça kalınız…

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!