Ekim ayının en güzel yanı size isyan etmeyen yaprakları ezebilme zevki ve özgürlüğüdür. Kasım ayı bu konuda zahmet yüklüdür… Rüzgârın ayaklarınızdan kaçırdıklarını yakalayıp ezmek için koşmanız da gerekebilir… Bir +65 olarak böyle bir görüntü vermek pek de doğru olmayabilir. Etraftan “Bu adam ne yapıyor, dellendi mi ne?” gibi laf ve düşünceler oluşabilir. Hepinize merhabalar, deyip konularımıza dalalım mı?
Atalarım, bir şeyi iki kişi biliyorsa o sır değildir derlerdi. RTE-Putin baş başa görüşmelerinin de sır perdeleri yavaş yavaş ortadan kalkıyor. Şu anki mahdut bilgilere göre, Kırım satılmış… İdlib, KKTC’nin tanınması, Yunanistan’la ilgili olaylara bitaraf kalınması karşılığı Kırım’ı gözden çıkarmışız… Yeni istihbaratlar geldikçe , paylaşım ve yorumlarımız olacaktır.
Pek adetimiz değildir, daha doğrusu hiç değildir ama bir ölüm ilânını paylaşmak zorundayım… Adını Hanlar Hanı Oğuz Atamızdan alan, onunla da yetinmeyip AsilTürk soyadını tercih eden, bütün bunlara rağmen, ümmetçilik başlığında, Türk düşmanlığından geri kalmayan, Ermeni eskisini şükürler olsun ki kaybederek, Cenab-ı Allah’ın adaletine teslim ettik… Bir sürü uçakla yapılan Kıbrıs Pikniğinde yürümesine yardım için koluna giren Kan-ka’sı Ca-Ce’ye de başsağlığı dileriz. İnşallah en kısa zamanda yanlarına giderek, oluşmuş muhabbetin devamına ulaşırlar…
Atalarımızın meşhur sözlerindendir… “Gemi batmaya başladığında ilk başta fareler terk eder” Nerden aklına geldi diyenlere Nagehan diyeceğim… Çok değerli kızımız (!) çark etmeye başladı. İlk önce Başkanlık sistemi eleştirisiyle topa girdi… Güya, yeni dönem için kendisine alt yapı oluşturuyor. Bizler de saf ve salağız ya, her şeyi siler hemen hüsnü kabulde bulunuruz… Bunların, Ağalarından kaynaklı “Yanılmışım, kandırılmışım” kaynaklı çıkış noktaları mutlaka vardır ama cahil kabul edilen kesimin asla böyle bir hakkı yoktur… Mesela “Halkım beni affetsin” deyip pir-u pâk olabiliriz ama vatandaş bilmediği bir bankaya elektrik parası bile yatırsa vay haline… Bu saatten sonra çok dikkatli olmalıyız. Kimse yaptıklarının hesabını vermeden hüsnü kabul görmemeli… Unutulmamalı ki, dönekliğe alışan, ihanete alışan her zaman dönebilir her daim ihanet edebilir… Bir insanın ar damarı çatladı mı bir, beş, on fark etmez.
Geçtiğimiz yazıların birinde mecburi taktik ve imaj değişikliklerinin sinyali geldi demiştim. Artık uçma kaçma kıskanma laflarına, fanatik yandaşlar bile sırt çeviriyor. Bizler ise , ayıp yerimizle, M. Cengiz’in gözünü diktiği yerimizle gülüyoruz… Bu yüzden kedili görüntülerle başlayan yeni imaj bombardımanlarına hazır olun demiştim. Gelmeye başladı. Reyis basket sahasında yanındakilere talimat yağdırıyor. Şuna ver buna ver diye…Sizde; Avrupa basınında hastalığından söz edilen, yerine gelebileceklerinin listesinin yayınlandığı bir dönemde, “bravo adama, çıkıp şakır şakır oynuyor, hem de 27 sayı atıyor” diyorsunuz… Benim anlamadığım şey baskette, bir basket iki sayıyla değerlendirilir. Bu durumda Reyis 13,5 sayı mı atmış oluyor? Faullü bir maç olmadığına göre de imaj meykırların dikkatli olması gerekiyor… Geçenlerde bir halt daha yediler… Aklı ile öne çıkan Emita Hanım’ı satranç başında rezil ettiler… Resimdeki duruma göre, Hanımefendi’nin yaptığı hamle sayısıyla, rakibinin ki tutmuyordu… Değerli bir kardeşimiz köprü üstünde şehit oldu. Bir başkası Meral Hanım’a transfer oldu. Hasılı kelâm yeni sistem, bu personelle gideceğe benzemiyor... Dönem, yürürlüğe girmişken, bir zekâ fukarası, toy Ulaştırma Bakanı da çıkmış konuşuyor, şahlanacağımızdan falan söz ediyor, ne diyeyim. Yoksa Reyis’e, sakın ata falan binme şahlanır bütün karizma çizilir demeye mi getiriyor anlamadım…
Dev tiyatro sahnesine dönen ülkemizde komedi bitmiyor. Tıpkı atalarımızın dediği gibi “Güleriz , ağlanacak halimize” türünden olaylar tam gaz… Bunlardan biri de geçtiğimiz günlerde Tarım Kredi Koop. satış mağazasında yaşandı… Ben bir haftadır yazılan, iki sene önceki fiyatıyla %100 farklı, alınanlar arasında temel gıdalar yok, 1002 TL. ödenmiş falan gibi laflar etmeyeceğim… Konuda dikkatinizi bambaşka bir yöne katalize etmek istiyorum… Bu ucuz (!!!) mağazalar iki senedir zarar gösteriyor. Hem de 50-60 milyonlar cıvarın da... Bu tür bir işletmeye, hacminizi büyütün mağaza sayısını bine çıkarın talimatı niye verilir? Öküzün altında buzağı aramak gibi ama maalesef bizleri bu hale getirdiler… Sayı, binleri buldu. Zarar daha da arttı. Acaba bunlar yok pahasına ,mesela Bilal Oğlan’ın tarafına aktarılabilir mi? Ne dersiniz… Bilal yazan yeri nokta nokta haline getirip başka isimlerde kullanabilirsiniz. Mesela, komşu fırında bu işleri üstlenebilir… Reklâm gideri de sıfır. Reyis, birinci ağızdan yapıyor zaten.
Bu arada, ihtiyar bir bunak, tam bir yaş bakla çıktı herkesi kurtardı… Anayasa’nın ilk dört maddesi ve laiklik tekrar gündeme oturdu… MHP hemen karşı çıktı ve ezik kitlesinin başını doğrulttu. İktidar; elime fırsat verin bakın neler yapacağım mesajlarını , kemik kitlesine vermiş oldu. Muhalefet, klasik “Türkiye laiktir, laik kalacak” sloganını bağırdı, bunların değişmediğini, takiye yaptıklarını, o da kendi kemik kitlesine hatırlattı… Tam bir “kazan kazan” durumu oluştu. Herkes halinden memnun… Bu arada ekonomik felâket ikinci plana düştü, iktidar zil çalıp oynuyor…
Hafta bitti her hal. Ne yapalım Allah sağlık ve sıhhat verirse yenisine bakarız… Hepiniz
Yaradan’ ıma emanetsiniz hoşça kalınız…