Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanını bir daha kutluyorum… Harikalar yaratmaya devam ediyor. Çiftçi için kâbus haline gelen ürünleri toplayıp, çok değerli hale getiriyor. Bamya, kalojen açısından çok önemli bir sebze. Üstelik sıfıra yakın kalorisi var. Gel gör ki aylar önce o da küfelere doldurulup, dökülmek üzereyken Başkan’ları Sn. Akın, imdatlarına yetişti, bir adet kalmayana kadar, değerinden aldı… Sonrası mı ne oldu? Tamamı, cips haline getirilerek yurt dışına ihraç edildi Avrupa’da çok önem verilen ve de aranan bu sebze, katma değeri arttırılarak, önemli döviz girişine sebebiyet verdi…
Gri günlerden kara günlere doğru hızla yol alıyoruz. Bembeyaz kışa niye kara derler onu da halâ çözebilmiş değilim… Her neyse, çözenler bize de söylerse, durum hallolur. Hepinize Merhabalar olsun…
Geçtiğimiz günlerde, siyasetin, edepsiz bunağı Ca-Ce tarafından, litaratüre “Siyaseten söyleme” tabiri dahil oldu. Gerçi bu işin isim babası, gelmiş geçmiş en soylu İçişleri Bakamayanımızdır. Hatırlarsanız, İBB Başkanı İmamoğlu’na attığı iftira için, mahkemede “Siyaseten öyle konuştum” diyebilmişti ama işin pekişmesi Ca-Ce ye aittir. Sabahki grup toplantısında Küçük Kripto Özgür’e, ağza alınamayacak hakaret ve tehditler ettikten sonra, akşamki resepsiyonda, özür dileyerek. “Onları siyaseten söyledim” diyebilmişti … Peki bizler, hangi lafların gerçek, hangi lafların siyaseten söylendiğini nasıl anlayacağız? Siyaseten konuşmak, halkı kandırmak, tahrik etmek vs anlamına mı geliyor? Bu tabir kargaşasına açıklık getirmek en başta Ca-ce’nin boynuna borç gibi duruyor…Hadi bunlar tepişti, durumu hemen kavradık da RT’nin durumunu nasıl tespit edeceğiz? Bir gün önce dediğinin, ertesi gün tam tersini söylüyor. Bu duruma göre, birisi “Siyaseten” söylenen, tamam da hangisi?
Bugün, enteresan bir konuya, daha doğrusu, eşyanın tabiatına uygun olmayan bir meseleye el atmak istiyorum. Bu isteğimi tetikleyen de eski İYİ Parti Milletvekili olan Ağıralioglu ile alakalı… Elime geçen ama doğruluğundan emin olmadığım bir yazı, Rum kökenli olduğundan bahsediyor. Bu durumda, zatın yeni parti kurma aşamasında oluşunu da dikkate alırsak, milliyetçi partilerdeki kripto yapılaşmalar ortaya çıkıyor. Ben Rum olmasını ayıplı bir durum olarak kabul etmiyorum ama Türk Milliyetçiliğini savunan kimselerin, Türk olmalarını tercih ederim… Sadece bu olsa iyi. Elimizde eski olanı da var… Yılmaz Dikbaş Hoca’ya göre, onlarca yıl Türkiye’nin en eski Milliyetçi partisinin de lideri Türk değil… Ermeni olduğu iddia edilen bu kişi, meseleyi mahkemeye götürmüş ama kaybetmiştir… Allah’tan, Ümit Hoca’nın geçmişini biliyorum. Çok iyi dostum, ağabeyim, program konuğum olan Muzaffer Özdağ Bey, Dünya Azerbaycanlılar konfederasyonu onursal başkanıydı. Bu da evladının şeceresini özetliyor. Destisini doldurmakla meşgul olan Destici’nin ise evveliyatından dolayı şüphelerimi koruyorum. Geçmişiyle yüzleşmekten korkanların yaptığı klasik yollara başvuruyor. Ona buna çamur atıyor. Kendisini henüz tanıyamayanların, rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun karısını dinlemelerini tavsiye ederim…
Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanını bir daha kutluyorum… Harikalar yaratmaya devam ediyor. Çiftçi için kâbus haline gelen ürünleri toplayıp, çok değerli hale getiriyor. Bamya, kalojen açısından çok önemli bir sebze. Üstelik sıfıra yakın kalorisi var. Gel gör ki aylar önce o da küfelere doldurulup, dökülmek üzereyken Başkan’ları Sn. Akın, imdatlarına yetişti, bir adet kalmayana kadar, değerinden aldı… Sonrası mı ne oldu? Tamamı, cips haline getirilerek yurt dışına ihraç edildi Avrupa’da çok önem verilen ve de aranan bu sebze, katma değeri arttırılarak, önemli döviz girişine sebebiyet verdi… Hala uyuyan veya az gayret gösteren Ekrem ve Mansur Başkanları uyarıyorum. Sadece ikiniz gayret etse, ön ayak olsa hiçbir ürün dalında kalmaz veya dökülmez… Bu işin bir tarafı. Bir de diğer tarafı var… Düzce AKP yöneticilerinden bir dini bütün kardeşimizin neler yaptığını medyadan öğreniyoruz. Hazret (!!!), öğrenci yurtlarına yemek tedarik eden şirketin sahibi. Herhalde ucuz olduğu için et olarak domuzu tercih etmiş…
Bu arada, bir toplum mühendisliğini paylaşayım. Muhalif medyada her gün, ekonomiden şikâyet eden vatandaşların pazar görüntü ve röportajlarını izliyoruz… Beyni yıkanmış biat ehli kesim, o gün bulgur pilavı yapabilmişse karnını doymuş zannediyor ve itiraz ediyor. Kendi adamlarını buluyor, onları ekrana alıyorlar, diyorlar… Bundan hemen vazgeçerim. Her gün, durumun gayet iyi olduğunu söyleyenleri ekranlara taşırım… İnanın, bir müddet sonra “Yalan söylüyorlar, Bittik” diye kendileri itiraz eder.
Hepinize yarın sabaha kadar mühlet. Ne yapmak istiyorsanız, yapabilirsiniz amma sabahleyin yapacağınız belli…Yaradan’ıma emanet olun. Hoşça kalınız
