Ömrümüzün Hazanından , senenin hazanına şahin uçurduk… Eylül Ay’ ı , bütün haşmetiyle , her rengiyle ve en önemlisi , bizim yaşların en önemli beklentisiyle , hüznüyle geldi de çattı… Ruhumuzun tek gıdası olan bu hüzün ; içimize emsalsiz bir acılık ama çok tatlı bir acılık , tıpkı sıcacık çorbanın üzerine bırakılan bir tutam isot gibi , büyük bir hâz verdi… Burukluk fıskıyesinden sırılsıklam olduk , üzerimize düşen her damla vijdanımızda ki muhasebeleri pakladı. Ama o kadar çoklar ki , komple suya gömülsek genede kendimizi affedemiyeceğimiz bir sürü şey karşımıza dikiliyor… İşte burukluğun kaynağı da bu olsa gerek… Siyasetten biraz uzaklaşsam , hemen felsefeye bulaşıyorum. En iyisi makas değiştirmeden yolumuza devâm edelim… Merhabalar Can Dostlar Merhabalar…
Elimizde iki tane Sançar var. İkiside Türkiye kamuoyunun yakından tanıdığı kimseler. Hele bir tanesi varki , Hoca’ mızı artık bütün Dünya’ da tanıyor… Sançar Hoca’ mız , Nobel ödülü sahibi olanı. ABD de ki çalışmaları bütün Dünya’ ca merak ve heyecanla takip ediliyor , tıpkı bizler gibi… En son olarakta , beyin kanseri vakalarına çare buldu gibi. Yapılan labaratuvar çalışmaları müspet yönde ama biliyorsunuz ki , tıpta kabûl görebilmesi için uzun seneler , klinik verilerinin değerlendirilmesi gerekiyor… Biz Hoca’ mızın , bu süreçleri geride bırakarak , ikinci Nobel’ ine en kısa zamanda kavuşacağına inanıyoruz. Başka bir inancımız ise , ödülünü , ulu kurtarıcımız Mustafa Kemal ATATÜRK’ le paylaşacak olmaları , tıpkı birinci de olduğu gibi…
Derler ya beş parmağın beşi de farklı diye… Başka bir Sançar ise HDP nin başında. HDP nin , PKK nın siyasi uzantısı olduğunu artık herkes biliyor… İşte bu Sançar , HDP nin Eş Genel Başkan’ ı. Yani onlarca yıl Türkiye’ nin bir Türkiye daha olmasına mani olan gerçek dış güçlerin maşası , taşeron kuruluşun Başkan’ ı… Birinin altına halı oluruz , diğerine ise gücümüz çerçevesinde karşı koyar ve mücadele ederiz… İşte Yurdumuzda ki Kürt meselesi (!) denilen olayın özeti bu… Alim olan , kendisine eksiksiz sunulan imkanları kullanarak , Dünya çapında olur , bunu borçlu olduğu ATA’ sını da ne ihmal eder ne de unutur… Zalim olanı ise , standart vatandaş imkanlarının fevkinde ister verseniz daha da ister. Bunların birde gizli ajandaları var. Daha doğrusu gizli değil ama dile getiremedikleri hedefleri var… Ömürlerinde bir devlet kuramamış kimseler , devlet kuracak toprak talep ederler. ABD nin maddi ve askeri desteğine güvenek diklenirler… Bir zamanlar Lavrens , Arapları kıskırtmıştı , simdi de çöl ayıları bu salakları kışkırtıyor… Bir şey olacağı yokta , bu hainlerin de içinde bulunduğu gemi malesef tam yola geçemiyor… TBMM inin yarıya yakını , muhtelif partiler kaynaklı , kürt kökenlilerden oluşuyor… Bu beyler Türkiye’ nin her yerinde her türlü imkâna bizleden daha çok sahip oluyorlar , halâ ne isterler bilinmez… Değerli kardeşlerim hariç , birbirimiz için canımızı hiçe sayacağımız o mert insanları ayrı ve müstesna bir yerde tutuyorum , eyyy hainler yumağı , ABD ye uşaklık edeceğinize hiç olmazsa bir kere de olsa ATATÜRK’ ü örnek alın… O , olamıyacak kadar kötü şartlarda bile olsa , Halide Edip gibilerinin telkinlerine rağmen Manda’ yı kabûl etmedi , elinin tersiyle itti. Siz , haminiz Amerikan çavuşlarının , bile eline sarılıyorsunuz… Bu kefereler yarın gider , bizler baş başa kalırız. Hesabı kitabı ona göre yapın… Hal bu ki gitmeseler bile gelir inlerinize girer hepinizi telef ederiz , halihazır da olduğu gibi… Bu durumda ancak fare gibi yaşayabileceğiniz bir ömürden başka hiçbir şeye sahip olamazsınız… Türk düşmanlarına köpekliği bırakıp , KURT Soyuma iltihakiniz , inanın ki sizler için en hayırlısı olacaktır…
Göçmen politikalarına ve de , Yurt içi yerleşikliklerine ne kadar karşı olduğum mutlaka hepinizce de malûmdur. Bu konuda Ümit Özdağ ve Bolu Belediye Başkan’ ından daha ileri olduğumu rahatlıkla söyleyebilirim… Yalnız bir iki şeyi hatırlatmakta fayda var. Bunları yayın hayatımda defalarca gündeme ve ekranlara getirdim. Şimdi de yazıya dökme ihtiyacı hissediyorum… Birincisi Suriye… Sınırlarımıza yakın yerler , çok önemli ve hayati su kaynaklarının olduğu stratjik Golan Tepeleri dahil Ülke’ nin çok yerinde Türk nüfûsu bulunmaktadır. Bunların en önemli ve duyulanı Bayır-Bucak Türkmenleridir… Ben Halep , Hama Humus ve Şam bölgelerinde yaptığım çalışmalar neticesinde gördüm ki , burada yaşayan soydaşlarımız , Anadolu’ da yaşayanlardan daha bilinçli… Bize düşen görev bu kardeşlerimizi can ve mal kaygısından uzak yaşatmaktır… Her ne sebeple olursa olsun , Arap gürûhla birlikte , Ülke’ mize gelmek zorunda kalanlara farklı gözle bakmalı ve yaklaşmalıyız. Onları küstürecek veya bütün umutlarını yok edecek davranışlardan uzak tumalıyız. Hiç bir zaman aklımızdan çıkarmıyalım. Bu Memleket ne kadar bizimse O, kadar da onlarındır… Sizlerle , durumu daha iyi kavrayabilmeniz için bir hatıramı paylaşmak istiyorum. Halep cıvarında , akşamki canlı yayın için , Türkmenlerle röportajlar yapıyordum. Bir amca çok dik konuştu. Bu yayınlanamaz , montajda keserim diye düşünürken , o zaman ilk canlı yayınına çıkacak olan sunucum Bekir Develi ki , daha sonra TRT nin iftar programları sunuculuğuna kadar yükseldi , atılarak ” Amca ne yapıyorsun , biz gidince seni mahvederler ” dedi. Bunun üzerine mutedil mesajlarını içeren başka bir kayıt aldım… Demek istediğim şu… Oradakiler , burdakilerden daha şuurlu. Tek şanssızlıkları , Mustafa Kemal ATATÜRK’ ün Hatay gibi oraları da alamadan , erken ölüşü… Netice olarak , çok dikkat edin bu kardeşlerimizi çöl bedevileriyle aynı çuvalın içine katmayın…
Satır alarmı ikaz ediyor. Daha uzatırsam makale olmaktan çıkıp , roman hacmine ulaşacak. Bu yüzden , Afganistan’la alakalı paylaşımlarımı yarına bırakıyorum…
Hepiniz Allah’ a emanet olun. Hosça kalınız…
