Mehmet Edip Ören
Mehmet Edip Ören

ABD’nin Türkiye ayarları

ABD’nin Türkiye ayarları

Ocak Ayıda bütün haşmetiyle devrildi gidiyor. Üst kısmını göremediğimiz kum saati, azgın bir sel misali alt haneye akmaya devam ediyor… Eskiden geçsin dediğimiz zamanlarda, pısırık pısırık akarken; şimdi yavaşlasın diye gözlediğimizde, “Düden Şelalesi” gibi… Hepinize selâm olsun. Merhabalar canlarım…

Nixon, “Nixon bir tane” sloganıyla Başkan seçilip, Watergate Skandalı‘yla giden ABD eski Devlet Başkanını benim yaş grubum çok iyi tanır… Bu günkü yazıma, ondan bir alıntı ile başlayacağım…

Müslüman Ülkelerde demokrasi ve laiklik olmasına izin veremeyiz. Eğitim sisteminin ve Ülke idaresinin, din temelleri üzerine kurulması gerekiyor. Başlarında ki çobanı ele geçirince ülkeyi biz yönetiriz. Bu doğrultuda tedbirler almak zorundayız…”

İşte Nixon; Batının İslam alemi ve bizin için düşündüklerini bu şekilde ifade ediyor. Bu durumun teyidi bakımından, binlerce örnek olmasına karşılık, bir iki taneyle yetineceğim… İyi de olsa, kötü de olsa, Arap Dünyasının iki demokratik devletinin durumuna bakalım… Irak ve SuriyeDünyanın demokrasi (!!!) Jandarması ABD her ne hikmetse bu ikili üzerine yoğunlaşıyor ve bütün çabalarını. Buralara demokrasi getirmeye odaklıyorÖte yanda Şeyhlik, emirlik, krallık ile yönetilenlerle can ciğer kuzu sarması durumları… Söylemle, icraatın tamamen zıt olduğunu anlamak için fazla çabaya ve eğitime gerek yok. Okumayı bilmek yeterli… İslam âleminin, ikinci büyük gücü Mısır’da da durum farklı değil… Seversiniz veya sevmezsiniz, ayrı konu. Seçimle gelen bir sistem, ABD komplolarıyla yıkılıyor. Yerine her şeyi kabul ettirebildikleri bir Diktatör geliyor… Bu öyle bir kimse ki: biz yerine Yunanistan ile anlaşıyor… İsrail ile masaya oturuyor

Daha önceleri çok yazdık. ABD Türkiye’yi ordu üzerinden dizayn ederdi. Bu iş çok zor ve masraflı olunca; buruşturulup bir kenara atılmayacak siyasi partnerler aranmaya başlandı. İstikbal vaat eden birisi, daha henüz hiçbir yetkisi yokken ABD ye çağrıldı, siyasi teamüllerin hilafına çok üst düzeyde görüşüldü ve ülkesine yollandı… Artık Nixon’un düşünceleri hayata geçebilirdi… Bundan sonrası, halin arzı olacağından fazla derine inmeyeceğim… İlk başlarda fena gitmeyen sistem, bir yerler de aksamaya başladı. Türk, Kavmini, Bedeviyle eşdeğer tutmak pahalıya mal olmuştu… Büyükelçi’nin, merkezine yazdığı gibi: “Hükümeti razı ediyoruz, Meclis karşı çıkıyor.” (Körfez krizinde, fezlekenin Meclis’te reddi ve ABD Askerlerinin günlerce, İskenderun açıklarında gemide beklemeleri)  “Meclis’i razı ediyoruz, Ordu karşı çıkıyor. (Gn. Kurmay Bşk.ı Torumtay’ın, Özal’ı dinlememesi) Orduyu razı ediyoruz, yargı başımıza belâ oluyor” … Evet… Bunların hepsine nihai çözüm olarak; Türkiye’ ye uygun görülen, bütün yetkileri tek kişide toplayan Başkanlık Sistemi gündeme sürüldü… Sürenin kim olduğuna baktığınızda da ABD’nin esas tetikçisine ulaşırsınız. Bu tetikçi 3 Kasım seçimlerine karar vererek, görünürde, siyasi intihara teşebbüs eden kişiyle maalesef ki aynı kişiydi

Evet, Başkanlık sistemi devreye girdi. Gerek güzellikle gerek tehditle gerek şantajla, istenilenler elde edilmeye başlandı… Rahip Branson olayı ile yargı ıskarta oldu… Trump’un mektubu ile hem tehdit hem de şantaj aynı anda devreye sokuldu. Almanya Şansölyesi Merkel’in istediği suçlu Türk asıllı Alman vatandaşını bağımsız Türk Yargısı süzgecinden geçirip, kendi ellerimizle uçağa bindirdik… Örnekleri ansiklopedi haline getirmeye gerek yok, zaten hepsini yaşadınız… Olaylar, Batının, bizdeki bu sistemden ne kadar memnun olduğuna dair yeterli bilgilerdir sanırım… Yalnız, bir tehlike daha oluştu… Türk Milletini Bedevi ile bir tutmamak gerektiği gerçeği, şer güçlerin karşısına, çok tehlikeli biçimde tekrar dikildiBu Milletin ATATÜRK sevgisi göz ardı edilmişti… Arap’ın da, Yamyamın da böyle bir tehlike olmadığından; gerekli tedbirleri alma becerisinden uzaktılar… Kemalist tehlike öyle bir boyuta geldi ki, kazanılamaz denilen yerler, yerel de olsa elden çıktıHem, tepedeki de 20 senedir çok yıprandı… Par- u Pâk olmasına rağmen, şer odaklarının dedikoduları ayyuka çıktı… Yalan yanlış yolsuzluk suçlamaları, birçok kimsenin saf değiştirmesine sebep oldu… Neler denmedi ki… Malezya’daki kuleler yalanı bile atıldı… Trump delisi bile bu yola tevessül etti… Tehlike çok büyüktü. İlerideki seçimde sistemin devamı büyük tehlikeye girmişti… Yerine gelecek sistemler, her ne kadar Batı yanlısı da olsalar, önceki yaşananlar, rahat at koşturulamayacağının hatırlatıcısı oldu… Mantığıyla hareket eden, müstakil kararlar veren kimselerle yeniden karşılaşmak kâbusu yerine, biat kültürüne tabi kimselerle iş birliği daha kolay göründü… Bu çerçevede, din eksenli, kanaat önderi kimselerin, sözünden çıkmayan, itiraz etmeyen, araştırmayan, ilme itibar etmeyen okumayan vs. vs. kimselerden beslenen yeni, sürükleyiciler bulunmalıydı

B – C planları alelacele devreye sokuldu. Yeni siyasal teşkilatlar kurulup, bir köşede beklemeye bırakıldı… Bunun ikinci bir faydası da yenilerin icabında karşı tarafa “Truva Atı” olabilecekleriydi… Kendilerine göre kazara, Kemalistler kazansa bile, bu yeni biat tabanlı oluşumlara Ca – Ce’nin görevi verilerek gene istekler çerçevesinde işler elde edilebilirdi… Bu yüzden ben, “Geleceğimiz” de bize “Deva” olacak bir durum görmüyorum… Türk Milletinin kaderini, devşirmeler değil, gene Türk Millet’ inin kendi iradesi çözecektir… ABD sermayeli kanalların, hele hele “Truvacı” İsmail’in, hemen hemen her gün çıkartarak bu iki parti üzerinden yürüttüğü çabaları da inşAllah başarılı olamayacak ve yetmeyecektir…

Haftaya buluşmak dileğiyle her kesi sevgi ve saygıyla selâmlıyorum. Allah’ a emanet olun. Hoşça kalınız…

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!