İnsanlar , hayatlarında ki monotonluktan kurtulabilmek için ,çeşitli tarihlerin arkasına sığınmışlardır… Yaş , günleri , evlenme yıldönümleri gibi zaman dilimleri ve onların getirdiği coşkular , hayatlarımıza renk katmışlardır… Son zamanlarda yaygınlaşan , tanışma günü , nişanlanma günü gibi ilave tarihlerin de devreye girmesini , yukarıda ki ihtiyaçların sonucu olarak değerlendirebilirsiniz… Motivasyonun , moralin , odaklanmanın , yeni tip insan psikolojisi üzerinde , ne kadar etkili olduğunu , artık kabûl etmeyen kalmadı… Bayramlar , ister dini ister Milli olsunlar , dört gözle beklediğimiz müstesna günlerdir. Bu belli zamanlara hazırlıklar haftalar öncesinden başlar. Yapılan her hareketin , ufkunda mutlaka yaşanacak bir coşku vardır… Olaylara küresel baz da baktığımız da , Cadılar Gün’ ü , Paskalyalar , Yortular ve akla gelecek bütün özel zaman aralıkları , hepsi bizim moral hanemizde ki , artılar olarak benimsenmişlerdir… 30 Ağustos Günü , hepbirlikte söylediğimiz ” İzmir’ in dağlarında çiçekler açar ” ile , teravih namazında ki “Sordum sarı çiceğe ” ilahisiyle , yerine göre milli yerine göre manevi hazları , bütün hazirunla birlikte yaşamıyor muyuz.. Bunlardan birini diğerine değişebilir miyiz. Varsayalım değiştik bir tarafımız eksik kalmaz mı… 19 Mayıs günü ” Dağ başını Duman almış , Gümüş dere durmaz akar ” dediğimiz de ne lezzet alıyorsak ; en az onun kadar , kurbanımızı keserken hepbirlikte getirdiğimiz ” Tekbir ” den de aynı lezzeti alırız… Yok yok İşuk’ cuğum. Bu sefer o zevki tadamıyacaksın. Ellerini oğuşturduğunu biliyorum ama ben rutinimizi yerine getirerek hevesini kursağında bırakayım dan gör… Hepinize merhabalar olsun can dostlar , merhabalar…
Nardugan ne demek , ilk önce onla başlamakta fayda var… Nar = Nur , Dugan = Doğan , gerisi sizin yorumunuza ve araştırma kabiliyetine kalsın… Orta Asya Türk geleneklerinde , Ayaz Ata denilen , kır saç ve sakallı , yılbaşına doğru ortaya çıkan bir olgu vardır. Tıpkı Noel Baba gibi… Ayaz Ata’ da aynen onun gibi davranışlara sahiptir… Peki zamanlamaya bakılırsa , bu yılbaşı karakterleri ilk önce hangi toplumlarda vücut bulmuşlardır. Evet doğru yolda ilerliyorsunuz. Türk topluluklarının değerleridir… Bir ara karar da oluşturalım mı. Yılbaşı bu durumda gavur bayramı olabilir mi… Diyeceksiniz ki , Türk olmaktansa Gavur olmayı tercih edenlere göre daha kötü bir durum oluştu… Onlar kim mi… ” Keşke Yunan kazansaydı ” diyenler… Olay gittikçe çetrefilli olmaya başladı değil mi… En iyisi , durumu ortaya serdikten sonra kenara çekilip , değerlendirmeyi size bırakalım…
Gelelim çam ağacı olayına. Eski Türk’ ler Orta Asya yaşamları içinde , ölümsüzlüğün sembolü olarak bildikleri Akçamı kutsal sayarlardı. O’ nu Yeni yıl da güzelce süslerler ve altına hediyeler koyarlardı… Bu adeti de çalınmışlar arasına katabilir miyiz… Yer yer Tanrı Ülgen’ in , yer yer de, Ayaz Ata’ nın tasvir edilen figür ve kıyafetleri neredeyse Noel Baba’ nınkilerle çakışıyor…Ne tesadüf (!!!) değil mi. Size , hala saklanmaya çalışılan gerçekleri , mümkün olduğu kadar yorumsuz sunmaya çalıştım. Umarım bazı zihinleri düşünmeye ve araştırmaya sevkedebilmişimdir…
Bu gün eski yılın son günü. Bu akşam yılbaşı yapacağız. Bir zaman diliminin başlangıcını , yanımızda bulunan sevdiklerinizle paylaşacağız , kutlayacağız Anamızın ak sütü kadar helâl bir kutlama , köküne kadar yerli ve milli. Güzel kıyafetlerinizi giyin. Sevdiklerinize ufakta olsa hediyeler alın. Akçamı süsleyecekseniz , plastik olanlarını tercih edin , dibini de hediyelerle doldurmayı ihmal etmeyin. Eğer sobanız varsa , bunu eksiklik olarak değil , mutluluk kaynağı olarak kabul edin. Üzerinde kestaneyi mutlaka pişirin. Patlamış mısırı da burada oluşturabilirsiniz. Tadı çok güzel olur ama , patlarken çıkardığı sesleri hiç bir lezzete değişemem… Tombala mutlaka olsun. Büyükler sakın çinko veya tombala demeyin. O mutluluğu çocuklarınıza veya torunlarınıza bırakın , siz onların sevincini gördükçe inanın daha mutlu olursunuz…
Kapatmadan… Bir yaş bakla çıkmış üstüne vazife gibi , uğraşmış, neye mi… Nardugan diye bir şey yok diye , poposunu yırtmış… Fazla bulaşmayayım… Bunun ürümesiyle , kervanı durduracak değiliz… Merak etmeyin. Ben hepiniz adına bir avuç kınayı adresine yollayacağım. Kulanışıyla ilgili , engin tecrübelerinin olduğuna eminim…
Yeni yılın heyecanını benim yazılarımı okumakla heba etmenize gönlüm razı olmaz. Bu yüzden kısa kesiyorum. Hepinizin ” Nardugan Bayram’ ı ” kutlu olsun… Allah’ a emanetsiniz. Hoşça kalınız…