Av. Mehmet Bacaksız
Av. Mehmet Bacaksız

Yerli-Milli Olmak Nedir, Ne Değildir?

featured

Yerli-milli olmak, Türkiye’nin ihtiyaçlarını, özelliklerini, şartlarını ve Türk Milleti’nin değerlerini, menfaatlerini esas alarak plan-program yapmak, bu plan ve programları gerçekleştirmek için çalışmak demektir.

Cumhur İttifakı bileşenleri AKP ve MHP, son yıllarda kendilerini yerli-milli olmakla takdim ettikleri gibi muhalefeti de gayrı yerli-milli olmakla itham ediyorlar.  Yerli-milli olmayı somut olaylar, olgular, gelişmeler üzerinden değerlendirmek gerekir. Ziya Paşa’nın dediği gibi,

Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.
Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde.

Yani, insanın aynası iştir, lafa bakılmaz. Bir kişinin aklının seviyesi yaptığı işte görünür. Kişiyi doğru değerlendirmek için söylediği söze değil, yaptığı işe bakmak gerekir. Biz de Cumhur İttifakı’nın yerli-milli olma iddiasını söyledikleri sözlere göre değil, yaptıkları icraatlara göre değerlendireceğiz. Bunun için öne yerli-milli olmayı kavramsal olarak açıklayalım.

Yerli-milli olmak, Türkiye’nin ihtiyaçlarını, özelliklerini, şartlarını ve Türk Milleti’nin değerlerini, menfaatlerini esas alarak plan-program yapmak, bu plan ve programları gerçekleştirmek için çalışmak demektir. Bu kısa açıklamayı yaptıktan sonra şimdi Cumhur İttifakı’nın icraatları üzerinden “YERLİ-MİLLİ OLMAK NEDİR, NE DEĞİLDİR?” konusunu irdeleyelim.

  • Türkiye, 2011 yılından beri milyonlarca Suriyeli’yi barındırmaktadır. Bunlara kaçakları ilave ettiğimizde sayı 10 milyonu geçmektedir. Devletimiz, Suriyeliler ve kaçaklar için bugüne kadar yüzmilyarlarca, belki trilyonlarca lira para harcadı. Halen de harcamaya devam ediyor. Bu harcamalar hepimizin verdiği vergilerden yapılıyor. Devletin yaptığı bu harcamaların ülkemize, milletimize herhangi bir faydası yok. Bu paralar ekonominin güçlendirilmesi, tarım ve hayvancılığımızın geliştirilmesi, yeni yatırımlar yapılması için harcansaydı ülkemizin, milletimizin menfaatine olurdu. Bu sebeple, Cumhur İttifakı’nın Suriyeli’ler ve kaçaklarla ilgili icraatları YERLİ-MİLLİ  değildir.
  • Suriye’de Beşar ESAD’ın devrilmesinden sonra Cumhur İttifakı, “Suriye’de yeni bir dönem başladı. Bundan sonra Suriye’de Türkiye çok aktif, etkili olacak. Suriye’nin toprak bütünlüğü kesinlikle korunacak. Suriye’de terör örgütlerine ve uzantılarına asla izin verilmeyecek.” vb. açıklamalar yapıyorlardı. Ancak, yaşanan gelişmeler Cumhur İttifakı’nın iddialarının tam aksine. Beşar ESAD’ın devrilmesinden sonra İsrail, Suriye’de çok daha etkili hale geldi. YPG/SDG bırakın tasfiye olmayı daha da güçlendi. 80-100 bin silahlı militanı ve uçak hariç her türlü silahı olan bu yapı ileride ülkemiz için çok büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Bu sebeplerle, Cumhur İttifakı’nın Suriye’deki icraatları asla YERLİ-MİLLİ değildir.
  • Geçtiğimiz günlerde Kazakistan, Özbekistan ve Türkmenistan, Kıbrıs Rum Yönetimi’ni “Kıbrıs Cumhuriyeti” adıyla tanıyıp diplomatik ilişki başlattılar. Bu, Türkiye’nin, Türk Milleti’nin tamamen aleyhine olan bir gelişme. Kıbrıs konusunda dünyada neredeyse bizi destekleyen ülkeler yok denecek kadar az iken Türk Devletleri Teşkilatı üyesi üç Türk Devleti’nin Kıbrıs Rum Yönetimi’ni “Kıbrıs Cumhuriyeti” adıyla tanıması son derece vahim. Cumhur İttifakı’ndan beklenen üç Türk Devleti’nin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanımalarını sağlamasıydı. Cumhur İttifakı, bunu sağlayamadığı gibi üç Türk Devleti’nin Kıbrıs Rum Yönetimi’ni “Kıbrıs Cumhuriyeti” adıyla tanımalarını önleyememiştir. Bu sebeple, Cumhur İttifakı’nın Türk Devletleri konusundaki icraatları asla YERLİ-MİLLİ değildir.
  • Cumhur İttifakı’nın yıllardır uyguladığı ekonomi politikası halkımızı son derece yoksullaştırmıştır. Halkın büyük kesimi bırakın tasarruf etmeyi, geliriyle ay sonunu dahi getirmekten mahrum hale gelmiştir. Emekli vatandaşlarımızın büyük çoğunluğunun aldığı emekli aylığı asgari ücretin oldukça altındadır. Ev kiraları emekli maaşını geçmiştir. Bunun yanında yoğun bir işsizlik vardır. Cumhur İttifakı’nın yıllardır uyguladığı ekonomi politikası ülkemizin, milletimizin menfaatine değildir. Bu sebeplerle, Cumhur İttifakı’nın ekonomi konusundaki icraatları asla YERLİ-MİLLİ değildir.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 1 Ekim 2024 günü TBMM’nin açılışında DEM Parti sıralarına giderek DEM’li milletvekilleri ile tokalaştı. 22 Ekim 2024 günü parti grubunda yaptığı konuşmada “Öcalan gelsin. Meclis’te DEM Parti Grubu’nda konuşsun. PKK’yı lağvettiğini açıklasın. Daha sonra Umut Hakkı’ndan faydalansın.” Dedi. O günden sonra Cumhur İttifakı ile PKK-DEM Parti arasında “Terörsüz Türkiye” diye adlandırılan yoğun bir ilişki başladı. Cumhur İttifakı, “PKK, hiçbir şart olmadan silah bırakacak. Pazarlık yok, taviz yok.” diye açıklama yapsa da gerçek hiç de öyle değil. Bu ilişkinin başlamasından itibaren DEM’li milletvekillerinin sevinçten, mutluluktan neredeyse ağızları kulaklarına varacak. Onlar’a bu sevinci, mutluluğu yaşatan kendilerine verilen sözler elbette. Zaten Onlar da bunu saklamıyorlar. DEM Parti Grup Başkanvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit, 15 Mayıs’ta TBMM’de Kürtçe konuşma yaptı. Meclis Başkanvekilinin mikrofonu kapattırması üzerine Kürtçe’yi kastederek, “Bu dili konuşmaktan, öğretmekten, öğrenmekten ve eşit yurttaşlık temelinde bunu yasal olarak istemekten tabii ki vazgeçmeyeceğiz. Çünkü bir halkın dili, onun onurudur, yaşamıdır.” dedi. PKK’nın 12 Mayıs’ta yayınladığı bildirgede “Kongremizin aldığı PKK’nin fesih ve silahlı mücadele yöntemini sonlandırma kararı kalıcı barışa ve demokratik çözüme güçlü bir zemin sunmaktadır. Söz konusu kararların uygulanması Önder APO’nun süreci yürütüp yönlendirmesini, demokratik siyaset hakkının tanınmasını ve sağlam bütünlüklü bir hukuki güvenceyi gerektirir.” denilmiştir. Öcalan’a süreci doğrudan yürütme, yönlendirme imkanının verilmesi ancak serbest bırakılmasıyla mümkün olabilir. Gene, Öcalan’a ve PKK’lılara siyaset yapma hakkı tanınması ancak genel afla mümkündür. Gene, talep edilen sağlam bütünlüklü hukuki güvenceler de ancak anayasa ve yasa değişiklikleri ile mümkün olabilir. PKK Bildirgesi’ndeki bu cümleler PKK’ya çok önemli vaatler verildiğini açık ve net olarak göstermektedir. Cumhur İttifakı’nın PKK ile kapalı kaplar arkasında kurduğu bu ilişkiler, verdiği sözler asla ve kat’a yerli-milli bireylerin yapacağı işler değildir. PKK ile kurulan bu ilişkiler, verilen sözler Cumhur İttifakı’nın YERLİ-MİLLİ olmadığını açık ve net olarak ortaya koymaktadır.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!