1984 yılından beri Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde PKK tarafından şehit elden binlerce asker-polis-öğretmenin cenazeleri memleketlerine gönderilip defnedilirken ne şehit yakınları ne de bölge halkı Kürtçe konuşan insanlarımızı bundan sorumlu tutmamış, Kürtçe konuşan insanlarımıza karşı olumsuz tavır ve söylemler geliştirmemişlerdir. Şehit cenaze törenlerinde devamlı “Kahrolsun PKK” sloganları atılırken bir kere bile “Kahrolsun Kürtler” sloganı atılmamıştır. Bu, Türkiye’de Türk-Kürt Kavgası olmadığının kesin-net kanıtıdır.
İkinci Açılım Süreci’nin başlamasından itibaren Barış-Kardeşlik naraları oldukça yüksek sesle atılmaya başlandı. Bu naralara ilaveten “Türklerle Kürtler arasında kavga bitirilmelidir. Bu kavga bitirilirse hem ülkemizde hem de bölgemizde barış-kardeşlik sağlanabilir.” vb. cümleler de sıkça söylenir oldu. Bu cümleler hem DEM Partisi’nden hem de Cumhur İttifakı bileşenleri AKP ve MHP’den geliyor.
Türkiye’ye ve Ortadoğu Bölgesi’ne yabancı olan birisi, bu naralara, söylemlere bakarak, Türkiye’de tarihsel kökenli ciddi bir Türk-Kürt Kavgası olduğunu, Öcalan, Dem Partisi ve Cumhur İttifakı’nın hep birlikte bu kavgayı bitirmek için çalıştıklarını düşünebilir. Tabi ki, gerçekler bu söylemlerin tam tersi. Türkiye’de eskiden beri Türk-Kürt Kavgası yok.
Türkiye’de Türk-Kürt kavgası olduğu söylemi, PKK’nın icadı. Bu söylemi dillendirmek kesinlikle PKK’nın kayığına binmektir. Cumhur İttifakı’ndan bu söylemi dillendirenler PKK’nın kayığına bindiklerinin farkındalar mı bilmiyorum. Ancak, ayılabilmeleri için farkına varmaları şart.
1984 yılından beri Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde PKK tarafından şehit elden binlerce asker-polis-öğretmenin cenazeleri memleketlerine gönderilip defnedilirken ne şehit yakınları ne de bölge halkı Kürtçe konuşan insanlarımızı bundan sorumlu tutmamış, Kürtçe konuşan insanlarımıza karşı olumsuz tavır ve söylemler geliştirmemişlerdir. Türk Milleti, asker-polis ve öğretmenlerimizi şehit edenlerin Kürtler olmayıp, hain-satılmış PKK’lılar olduğunun gayet iyi farkındadır. Zaten, Kürtçe konuşan insanlarımıza karşı olumsuz tavır ve söylemler gösterilmemesinin esas sebebi budur. Şehit cenaze törenlerinde devamlı “Kahrolsun PKK” sloganları atılırken bir kere bile “Kahrolsun Kürtler” sloganı atılmamıştır. Bu, Türkiye’de Türk-Kürt Kavgası olmadığının kesin-net kanıtıdır.
En az 60-70 yıldır Doğu ve Güneydoğu Bölgelerimizden Ege, Marmara, Akdeniz Bölgeleri’ne doğru gerçekleşen bir iç göç hareketi vardır. Bu iç göç hareketini oluşturan vatandaşlarımızın çoğu Kürtçe konuşmaktadır. Türkiye’de gerçekten bir Türk-Kürt Kavgası mevcut olsaydı, göç hareketinin Doğu’dan Batı’ya değil, Kuzey Irak’taki Kürt Bölgesine doğru olması gerekirdi. Kürtçe konuşan vatandaşlarımızın Kuzey Irak’taki Kürt Bölgesi’ne değil de Ege, Marmara, Akdeniz Bölgeleri’ne göç etmesi Türkiye’de Türk-Kürt Kavgası olmadığının diğer bir kesin-net kanıtıdır.
Ankara, İstanbul, İzmir gibi büyük şehirlerimiz ile Ege, Marmara, Akdeniz Bölgeleri’ndeki mahalleler sadece Türkler ve Kürtlerden oluşmuş değildir. Her yerde Türklerle Kürtler komşuluk ilişkileri içinde kardeşçe yaşamaktadırlar. Bugüne kadar güvenlik güçlerine, adli makamlara yansıyan tek bir Türk-Kürt Kavgası vaki olmamıştır. Bu da Türkiye’de Türk-Kürt Kavgası olmadığının diğer bir kesin-net kanıtıdır.
PKK, Türk-Kürt Kavgası olmasını çok istemektedir. Türk-Kürt Kavgasını çıkartıp körükleyerek, dünya kamuoyuna ve emperyalist efendilerine “Türkiye’de Türk-Kürt Kavgası var. Türkler, Kürtleri öldürüyor, soykırım yapıyor. Müdahale edin. Kürtleri soykırımdan kurtarın.” diyerek müdahale etmeleri için davet etmeyi çok istemektedir. Bunu gerçekleştirebilmek için akıl almaz kışkırtmalar yapmakta, ancak bir türlü başarılı olamamaktadır. Türk Milleti’nin sağduyusu buna engel olmaktadır. PKK, Türk Milleti’nin yüksek sağduyusu sayesinde bundan sonra da başarılı olamayacaktır.
PKK’nın kayığına binerek, Türkiye’de Türk-Kürt kavgası olduğunu söylemek, kesinlikle 85 milyon vatandaşımızın menfaatine, yararına değildir. Bu söylem, sadece PKK’nın ve emperyalist dış güçlerin menfaatine, yararınadır. Bu sebeple, PKK’nın kayığına binerek bu söylemi dillendirenlerin derhal o kayıktan inmelerini tavsiye ediyoruz.
