Siyasi Ümmetçilik, şeriatla yönetilen ve halifenin başında olduğu tek bir devlet altında tüm Müslümanları birleştirmeyi hedefleyen bir ideolojidir. Ancak bu ideoloji, dünya Müslümanlarının coğrafi dağılımı, tek devlet altında yaşama iradelerinin olmayışı, İslam ülkelerinin yönetim farklılıkları, emperyalizm etkileri, din-mezhep ayrılıkları, bölgesel ve milli menfaat çatışmaları, ekonomik eşitsizlikler ve geçmişteki başarısız denemeler gibi birçok nedenden dolayı gerçekleşmesi mümkün olmayan bir hayal olarak değerlendirilmektedir.
Siyasi Ümmetçilik dünyadaki tüm Müslümanları şeriatla yönetilen, başında halife denilen zatın bulunduğu bir devletin bayrağı altında birleştirmeyi amaç edinen bir ideolojidir. Bu iddiayı Siyasal İslamcılık olarak adlandıranlar vardır. Siyasi Ümmetçilik veya Siyasal İslam, gerçekleşmesi mümkün olmayan bir hayalden ibarettir. Bu tezimin gerekçelerini aşağıda sunuyorum.
- Dünya Müslümanları 5 kıtaya dağılmış durumdadırlar. 5 kıtaya dağılmış olan milyarlarca Müslümanı tek devlet altında birleştirmek asla mümkün değildir.
- 5 kıtaya dağılmış Müslümanların büyük çoğunluğunda tek devlet altında yaşamak istek ve iradesi yoktur.
- Halkının çoğunluğu Müslüman olan 57 İslam Ülkesi yönetimlerinde tek devlet altında birleşmek fikri ve planı yoktur.
- İslam Ülkelerinin önemli bir kısmı şu veya bu sebeple hala emperyalizmin etkisi altındadır.
- İslam Ülkeleri arasında din-mezhep yönünden uyum yoktur. Aksine, bazı İslam Ülkeleri arasında derin ayrılıklar ve bu ayrılıklardan kaynaklanan çatışmalar vardır.
- İslam Ülkeleri arasında bölgesel şartlar, milli menfaat çatışmaları, kültür vs. yönlerinden uyum yerine uyumsuzluk vardır.
- Bazı İslam Ülkeleri petrol ve doğalgaz zenginidirler. Buna karşılık bazı İslam Ülkeleri ise oldukça fakirdirler. Petrol ve doğalgaz zengini İslam Ülkeleri zenginliklerini fakir ülkelerle paylaşmak niyetinde değildirler.
- İslam Ülkelerinin yönetimleri birbirinden farklıdır. Bu farklılık, birleşmeyi engelleyen çok önemli faktörlerdendir.
- 2025 Haziran ayında İsrail’in İran’a yaptığı saldırı sırasında ve sonrasında İslam Ülkelerinin içinde bulunduğu zavallı durum, Siyasi Ümmetçilik İdeolojisinin pratik olarak da gerçekleşmesi mümkün olmayan bir hayalden ibaret olduğunu göstermiştir. İslam Ülkelerinin bazıları bu olaya sessiz kalmış, bazıları ise fiilen İsrail ve ABD’nin safında yer almıştır. En güçlü tepkiyi gösteren Türkiye olmuştur. Ancak, Türkiye’nin tepkisi de olması gereken düzeyin çok altında kalmıştır.
- Ümmetçilik ideolojisi 1. Dünya Savaşı’nda denendi. Padişah Mehmet Reşat, İttihatçıların etkisiyle tüm Müslümanların halifesi sıfatıyla Cihad-ı Ekber Fetvası yayınladı. Mehmet Reşat bu fetva ile tüm dünya Müslümanlarını İtilaf Devletleri’ne karşı savaşmaya çağırıyordu. Padişah Mehmet REŞAT’ın bu fetvasına sadece Türkler katıldı. Türk Orduları, Sarıkamış’ta, Çanakkale’de Irak’ta, Filistin’de, Suriye’de İtilaf Devletleri’ne karşı savaştılar, kanlarını döktüler. Diğer Müslümanlar, yanımızda yer almadıkları gibi özellikle Çanakkale’de İngilizler, Fransızlar’la birlikte bize karşı savaştılar. Araplar, Hicaz’da, Filistin’de, Suriye’de İngilizler’le bir olup ordularımızı arkadan hançerlediler. Tüm bu olaylar Siyasi Ümmetçilik İdeolojisi’nin asla gerçekleşmeyecek ham bir hayal olduğunu açık ve net olarak göstermiştir.
İslam Ülkeleri arasında tek devlet altında birleşmeyi imkânsız kılan sebepler sadece yukarıda sayılanlardan ibaret değildir. Bu sebepleri daha da çoğaltmak mümkün. Önyargılardan uzak, akılcı ve gerçekçi düşündüğümüzde Siyasal Ümmetçilik ideolojisinin asla gerçekleşmeyecek ham bir hayal olduğunu anlayabiliyoruz. Bu sebeple, zamanımızı, enerjimizi, kaynaklarımızı gerçekleşmesi mümkün olmayan bir ideoloji uğruna heba etmek yerine tüm Müslümanlara yarar sağlayabilecek ortak projeler için kullansak çok daha doğru iş yapmış oluruz.