Bölücülüğün hiçbir haklı mazereti olamaz. Bu nedenle, bölücülük yapan siyasi partilere demokrasi, insan hakları vb. hiçbir gerekçe ile müsamaha gösterilemez. Bizatihi bölücülük demokrasinin, insan haklarının amansız düşmanıdır.
Bölücülük, Türk Milleti ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti için azılı düşmandır. Hem milletin, hem devletin varlığını, birliğini, bütünlüğünü tehdit etmektedir. Bu sebeple, bölücülükle uzun vadeli olarak çok ciddi mücadele edilmelidir. Bu mücadele, bölücülük tehlikesi tamamen ortadan kaldırılıncaya kadar kesintisiz devam etmelidir. Peki, bölücülükle mücadele nasıl, ne şekilde yapılmalıdır. Bölücülükle mücadele esas olarak devletin görevidir. Vatandaşlar, bu mücadeleye destek olmalı, üstlerine düşen görev ve sorumlulukları eksiksiz yerine getirmelidirler. Bölücülükle mücadele planlarını elbette devlet kurumları yapacaktır. Vatandaş olarak bizim de bu konuda düşüncelerimizi açıklamamız gayet doğaldır. İşte, ben de bu konudaki düşüncelerimi açıklamak için bu yazıyı yazıyorum.
Bölücülükle mücadele özellikle kanuni, hukuki, askeri, siyasi, kültürel, ekonomik, dış politik yönlerden tam bir eşgüdüm içinde yapılmalıdır. Bunları sırasıyla açıklayalım.
1- Bölücülükle Kanuni Mücadele: Kamu kurumları, kamu personeli, bölücülükle etkin mücadele edebilmek için pek çok kanuna, tüzüğe, yönetmeliğe ihtiyaç duyacaklardır. Bu nedenle, bölücülükle mücadele için ihtiyaç duyulan her türlü kanun TBMM tarafından, her türlü tüzük ve yönetmelik de bakanlıklar ve kamu kuruları tarafından çıkarılmalıdır. Mevcut kanun, tüzük ve yönetmeliklerde bölücülükle mücadeleyi zorlaştıran her türlü hüküm ayıklanmalıdır.
2- Bölücülükle Hukuki Mücadele: Bölücülük fikirlerini yayan siyasi parti, dernek, vakıf vb. kuruluşlar eskiden beri var olmuştur. Halen vardır. Bundan sonra da olmaya devam edecektir. Bunun yanında bölücülük fikrini savunan, propagandasını yapan her meslekten şahıslar da eskiden beri var olmuştur. Halen vardır. Bundan sonra da olmaya devam edecektir. Bölücülük tehlikesinin bertaraf edilebilmesi için bölücü siyasi parti, dernek, vakıf vb. kuruluşların temelli kapatılması, yenilerinin açılmasının engellenmesi zorunludur. Gene, bölücülük fikrini savunan, propagandasını yapan şahısların yargılanarak hak ettikleri en ağır cezalara çarptırılmaları ve bu cezaların infaz edilmesi sağlanmalıdır. Bu konuda en ufak bir taviz dahi verilmemelidir. Bu konu ile ilgili bir atasözü konuya tam uymaktadır. Merhametten maraz doğar.
3- Bölücülükle Askeri Mücadele: Vatanımızı bölmek için yabancı istihbarat kurumlarının kışkırtması ve desteği ile kurulmuş, merkezi yurt dışında olan terör örgütleri vardır. Bu terör örgütlerinin yurt içindeki militanları, milis kuvvetleri mevcuttur. Bölücü terör örgütleri bazı komşu ülkeler ile bir kısım Avrupa ülkelerinde de örgütlenmişlerdir. Bölücü terör örgütlerinin lider kadrosu başta olmak üzere tüm üyelerinin yakalanarak mahkeme önüne çıkarılarak cezalandırılması şarttır. Bunların yakalanması görevini yurt içinde polis-jandarma kuvvetleri, yurt dışında ise askeri kuvvetler ile MİT personeli yapacaklardır. Bu görev çok ciddi, sürekli askeri mücadele ile başarılabilir. Bu mücadele sırasında teslim olmayan terör örgütü üyeleri elbette silahlı olarak etkisiz hale getirilmelidir.
4- Bölücülükle Siyasi Mücadele: Bölücülükle siyasi mücadele, bu tehlikenin bertaraf edilmesi açısından zorunludur. Siyasi mücadeleyi elbette siyasi partiler yapmalıdır. Siyasi partiler, siyasetle uğraşan milletvekilleri, belediye başkanları herkes bölücülüğün yaratacağı tehlikeleri, zararları halka anlatmakta kendilerini görevli saymalıdırlar. Bölücü amaç taşıyan siyasi partiler varsa, diğer partiler bunlara karşı işbirliği yaparak en sert, en kararlı siyasi mücadeleyi vermelidirler. Devletin ilgili kurumları bu mücadelede devletin tekliğini, vatan bütünlüğünü, milletin birliğini savunan siyasi partilere her türlü yardım ve desteği sağlamalıdırlar. Bölücülüğün hiçbir haklı mazereti olamaz. Bu nedenle, bölücülük yapan siyasi partilere demokrasi, insan hakları vb. hiçbir gerekçe ile müsamaha gösterilemez. Bizatihi bölücülük demokrasinin, insan haklarının amansız düşmanıdır.
5-Bölücülükle Kültürel Mücadele: Bölücülük çağrıştıran, bölücülük propagandalarında kullanılan her türlü resim, yazı, karikatür, şarkı, türkü vs. kültürel ürünler kesin olarak yasaklanmalı, piyasada dolaşanlar toplatılmalıdır. Bunlar yapılırken bölücülük faaliyetinde kullanılan ürünlerin üreticisi, yapımcısı kim varsa bölücülük propagandası yapmaktan yargılanarak cezalandırılmalıdır. Milli birlik ve bütünlüğü güçlendirmek için milli kültür ürünlerinin yapılması, dağıtılması görevi bizzat devlet kurumları tarafından yerine getirilmelidir. Milli kültür ürünleri üreten sivil kişi ve kuruluşlar da her yönden desteklenmeli, ödüllendirilmelidir.
6- Bölücülükle Ekonomik Mücadele: Bölücü terör örgütü PKK, silah ve uyuşturucu kaçakçılığından milyarlarca dolar kazanmakta, bu para ile militanlarının yiyecek, içecek, giyim vs. dahil bölücü faaliyetleri için her türlü ihtiyaçlarını bu paralarla finanse etmektedir. Bunun yanında PKK’nın talimat ve yönlendirmesiyle ülkemizde kurulmuş yüzlerce paravan şirket kazançlarını PKK’ya aktarmaktadırlar. PKK militanları bazı Avrupa ülkelerinde vatandaşlarımızdan zorla haraç toplamaktadır. Bu paralar da PKK’nın kasasına girmektedir. Bölücülükle mücadelede başarılı olmak için PKK’nın para kaynakları mutlaka kesilmelidir. Para kaynakları kesildiği zaman PKK’yı çökertmek, dağıtmak oldukça kolaylaşacaktır. Bu nedenle, bölücülükle ekonomik mücadele çok önemlidir.
Bölücülükle ekonomik mücadelede PKK’nın silah ve uyuşturucu kaçakçılığı yapması kesin olarak önlenmelidir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bunu yapmaya muktedirdir. Burada önemli olan devletin gücünü cesaretle doğru bir biçimde kullanmaktır. Elbette bu görev devleti yönetenlere düşmektedir.
Bölücülükle ekonomik mücadelede başarılı olabilmek için ikinci olarak PKK’nın talimat ve yönlendirmesiyle ülkemizde kurulmuş paravan şirketlerin kapatılması , mallarna ve paralarına el konularak hazineye aktarılması gerekmektedir.
Bölücülükle mücadelede üçüncü olarak yapılması gereken, Doğu ve Güneydoğu Bölgelerinin kalkındırılması için altyapı ve sanayi yatırımlarının planlanarak yürürlüğe konulması, bu çalışmaların mutlaka devlet kontrolünde yapılmasının sağlanmasıdır.
7- Bölücülükle Dış Politik Mücadele: Aralarında sözde müttefiklerimiz olan pek çok devlet PKK’ya her düzeyde destek vermektedir. Bundan başka yabancı istihbarat kuruluşlarının denetiminde olan pek çok yabancı vakıf, dernek sivil toplum desteği kılıfıyla kamufle edilmiş olarak ülkemizdeki bölücü vakıf ve derneklere maddi yardım yapmaktadırlar.
PKK’ya dışarıdan sağlanan bu yardım ve destekler mutlaka kesilmelidir. Bu yapılamazsa bölücülükle mücadelede başarı kazanılamaz. Bunun için öncelikle PKK’ya destek veren devletlere PKK’ya verdikleri desteğin kesilmesi gerektiği, bu yapılmadığı takdirde diplomatik ilişkilerin kesilmesi dahil her türlü tedbirin alınacağı, gerektiğinde askeri yöntemlere başvurulabileceği diplomatik yollardan diplomatik bir dille anlatılmalıdır. Bu uyarıya rağmen PKK’ya destek vermeye devam eden devletler olursa bu devletlere karşı askeri tedbirler dahil her türlü tedbir uygulanmalıdır.
Yurt dışından ülkemizdeki bölücü vakıf v derneklere gönderilen maddi yardımlara mutlaka el konulmalı, bu yardımları kabul etme durumunda olan tüm vakıf ve dernekler kapatılmalıdır.
Yukarıda açıklamaya çalıştığımız tedbirler bütünlük içinde eşgüdümlü olarak titizlikle uygulandığı takdirde birkaç yıl içinde bölücülük tehlikesi bertaraf edilebilecek, böylece milletimiz rahat bir nefes alma imkanına kavuşacaktır.