Türkiye’nin içinde olanlara bakılınca; 970’li yıllardan beri devam eden olaylara bakılınca; yabancı istihbarat örgütlerinin katkısı firesiz olarak görülmektedir. Siyasal kavgaların altında yatan gerçek; silahlı, silahsız eylemlerin altında yatan gerçek hep aynı.
İsrail varlığını idame ettirmenin ilk şartı olarak, Türkiye’nin kısır döngüler içinde olması, içinin sürekli karışık olmasını ve bunu eşliğinde uzaktan yakına doğru, tehditlerin sıralanması, adeta tehdit duvarıyla çerçevelenmesini, Çıkarlarına saldırı yapılmasını arzu etmekte ve saldırmaktadır.
İşe uzaktan bakmaya başlayalım. Çin’in Türk coğrafyasındaki hedefleri ve girişimlerini göz ardı etmemek yerinde olmalıdır. Bağlantılı olarak, Hindistan ve Pakistan gerilimi; Batı basını kaynaklı iddialar ve saçmalamalar.
Malta açıklarında, Filistin’e yardım götüren gemiye yapılan saldırı, teyit edilmemiş bir gazete haberine göre, Suriye hava sahasında ,İsrail –Türk jetleri arasında it dalaşı olduğu[1] Yeni it dalaşımız oldu başlığı ile veriliyordu.
İran’ın Türk, Türkiye karşıtlığı üzerine geliştirdiği politikalar ve söylemler, Türkiye düşmanlığı İran’ı savurmakta şeytanla bile işbirliğine itmektedir. İran; çaresizdir. Ne yapacağını şaşırmıştır. Türk korkusu İran’ın aklını başından almıştır.
Benzer bir durum Yunanistan içinde geçerlidir. Aynı yanlışı Yunanistan’da da görmekteyiz. Türkiye’yi engelleme konusunda; İsrail-Ermenistan, Yunanistan, İran dörtlüsü yok edilmedikçe yanlıştan dönmeyeceklerdir. Benim bulunduğum yeden bakılınca böyle görünüyor.
Türkiye’nin içinde olanlara bakılınca; 970’li yıllardan beri devam eden olaylara bakılınca; yabancı istihbarat örgütlerinin katkısı firesiz olarak görülmektedir. Siyasal kavgaların altında yatan gerçek; silahlı, silahsız eylemlerin altında yatan gerçek hep aynı.[2]
Gezi eylemleri sonrası yapılan resmî açıklamalar bu yöndedir. Son belediye yolsuzlukları ile başlayan olaylar, bazı iddialara göre casusluk olayına evirilmekte. Bazı ilişkilere değinilmekte.[3]
Kıbrıs’ta sürekli gelişen olaylar ve Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde bazı çıkıntı yapıların ihanete varan açıklamaları hep birbiriyle bağıntılı olarak gelişen şeylerdir. T.C tavrını net olarak ortaya koymuş, en yetkili ağızlarla cevabını vermiştir.
Gerek piyonlar gerekse üst akıl sahipleri, şunu asla unutmasınlar; T.C. dün kurulan bir devlet değildir. Başındaki adam ise Saddam’a hiç benzememektedir. Basit kışkırtmalar ile savaşa girmez! Hiç kimsenin enerjisini emmesine izin vermez. Türk ulusu asla birileri için ölmez. Ukrayna’ya benzer bir tarafı da yoktur.
Türkiye Cumhuriyeti her türden fitneyi, fitneciyi nerede olursa olsun etkisiz kılacak güç ve kudrettedir. Türk ulusunun ilk görevi, dilde-fikirde- işte birliğini korumanın yollarını bulmalı, korumalıdır. İçimizdeki çok maskeli yapılara asla pirim vermemeli, düşmanın umutlanmasına fırsat vermemelidir.
Görklü Çalap’ımızın görkemli selamları; her türden fitneciyi etkisiz kılmak için uğraş veren yurttaşlarımızın, yetkililerimizin üzerine olsun vesselam.
03 Mayıs Türkçüler Günümüzü kutlarım.
[1] Sözcü Gazetesi4/5/2025
[2] Beyaz Kitap Başbakanlık yayını
[3] enphaber.net—Serkan Yıldız yazısı