Vahşilerin hafta içinde verdiği tepkileri hatırlarsak, ABD ve AB yetkilileri yaptıkları sıra sıra açıklamalarda, Türkiye’yi düşman kabul ettikleri anlaşılmaktadır. Bir diğer anlayışları ise; sürü mantığı ile davrandıklarıdır.
Sürü mantığını biraz açmakta yarar var. Afrika yaban hayatı bize çok sayıda veri sunmaktadır. Örneğin; Afrika vahşi köpekleri ve avlanma tarzlarından etkilenmişe benziyorlar. Afrika sırtlan sürülerinin yaşam tarzlarını içlerine sindirmiş haldeler. Çal, öldür, parçala ye taktiğini sergiliyorlar.
Vahşilerin, Türkiye’ye uyguladıkları savaş modeli sırtlanlarınkine çok benziyor, Yabani köpek sürülerinin yardımlaşma mantığını ve organize olma yeteneklerini uygulamaya çalışıyorlar. Acımazsızlar, en küçük fırsatları bile kaçırmıyorlar, Fırsat bulamadıklarında icat etmeye çalışıyorlar.
Öteden beri azınlık hakları ve korunmaları; vahşilerin kurcalaya geldikleri bir konudur. Kendileri sığınmacılara her türden ezayı uygun görürken, Kendi içlerindeki farklı inanç guruplarına saldırıp ezerken, azınlık hakları akıllarına gelmez de iş Türkiye ve Türkler olunca derin endişelere kapılırlar.
Yunanistan Türk azınlığın haklarını gasp ederken, bize karşı silahlanırken, yetkilileri ağızlarından salyalarını akıtırken…
Siyasal iktidara bir sorum olacak. Avrupa’da ve Amerika’da camilerimiz saldırıya uğrarken, İnsanlarımız yakılırken, Camilerimiz ve derneklerimiz kapatılmaya çalışılırken, yanlış anlamadı isem; azınlık haklarında iyileştirmeye gidileceğinden onların yortularının resmi tatil olmasından dem vuruluyordu.
Benzer anlayış Osmanlının son dönemlerinde de vardı. Bu anlayış bizi istiklal savaşı yapmaya zorladı ve Osmanlının çöküşüne neden oldu. Adamlar her fırsatta düşmanca tavırlar sergilerken “bu ne lahana turşusu-bu ne perhiz” ata sözümüze cuk oturmaktadır. Bu iyileştirme nereden çıktı.
Siyasal iktidara derim ki; siz ülkenin tapusunu insansız olarak vahşilere sunsanız bile; AB’ye sizleri almayacaklardır. Adamlar tarihten gelen intikam ateşiyle yanıp tutuşmaktadırlar. AB’yi Truva atı olarak kullanmaktadırlar.
Yunanistan ve Ermenistan, ileride yapacakları topyekûn savaşın meşru sebepleri arasındadır. Vahşiler ayrıştırılmış kesimleri, azınlıkları- terör guruplarını istismar etmekte uzmandır. Osmanlının çöküş döneminde bu kesimleri ustaca kullandılar, şimdilerde de kullanıyorlar, Irak ve Suriye’deki Kürtleri, diğer azınlıkları nasıl kullanıyorlarsa, bizdeki azınlıkları dün kullandılar bugün kullanıyorlar, yarın da öyle kullanacaklar.
Gemilerimiz Akdeniz’de özellikle Kıbrıs açıklarında petrol arama çalışmalarına en kısa zamanda yeniden başlamalıdır. Taviz tavizi getirir. Ne yaparsanız yapın Avrupalı vahşileri tatmin edemezsiniz. Azınlık vakıf mallarını iade etinizde elinize ne geçti. Tekrar bir daha düşünmekte büyük yarar var.
Atina’da çok büyük ve ihtişamlı bir camiye ihtiyaç olduğunu duydum. Siz de duydunuz mu. Çoklu ani saldırılara- kuşatmalara- ve içeride çıkarılması düşünülen kapsamlı ayaklanmalara- korkunç terör hareketlerine karşı içeride ve dışarıda her türden önlemi zamanında alıyor muyuz, meraktayım.
Bizler iyi yurttaşlar olarak her daim devletimizin emrine hazırız. Yüce Türk ulusu da öyle. Dilde-fikirde-işte birliğimizi pekiştirmek için birçok neden var, yenilerini de bulmak zorundayız. Yürekler toplu vurdukça; hiçbir silah bizleri pıstıramaz. Korkutamaz- tehdit edemez. Şimdi ve önümüzdeki zaman dilimlerinde kuvvetin her türüne ihtiyaç duyacağımız aşikardır.
Görkemli Çalabımızın görklü selamları; havada, karada, denizde, her zaman ve her yerde yerli yerince hazırlık yapanların ve yürekleri toplu vuranların üzerine olsun vesselam.