Sinir ucu; konumuzla ilgili olarak, yabancı devlet veya kuruluşların geleceğimizle (istikbal) ve bağımsızlığımızla (İstiklal) ilgili güvenliğimizi veya çıkarlarımızla alakalı konularda bizi paniğe sürükleyecek ya da saldırı olarak algılamamızı istediği, bizi hataya yönlendirecek davranışlara girişmesidir.
Sinir uçları ülkeden ülkeye değişmekle beraber, ana kuramları pek değişiklik göstermez. Art arda gelen gelişmeler, kadim düşman devletlerin ve kuruluşların ısrarla sinir uçlarımızla oynaya çalıştıklarını gösteriyor.
Önce olayları bir hatırlamaya çalışalım. Ben birkaçını hatırlatayım. Libya’daki karışıklıklar- Azerbaycan’daki Ermeni saldırıları- Suriye’deki yaşananlar, Kırgızistan’daki baskın saldırılar-Kıbrıs sorunu- AP son kararı (Ülkücülerin terörist kabul edilmesi)- Yunanistan’ın malum davranışları-Filistin’de yaşananlar.
İran’ın tarihsel manevraları. Düşmanlarımız, bir yerde, umutlarını İran’a bağlamışlar; İran sayesinde bizleri tuzağa çekebileceklerini sanıyorlar. İslam öncesi ve sonrası dönemlerde, değişmez İran politikalarına bir göz atmak yeterlidir.
Hep düşmanlarımız bizim sinir uçlarımızla oynayacak değil ya; nasıl olsa canımız sıkılıyor, yapacak işimiz de yok! Biraz da bizler kadim düşmanlarımızın ve düşman kuruluşların sinir uçları ile oynamalıyız.
Özellikle devlet aklını meydana getirenler-karar alıcılar ve icracılar hamasetten (duygusallıktan)uzak durmalı sağlıklı akıl ile ((aklı selim) soğuk kanlı olarak düşüncelerini seslendirmeli-Kararlarını ona göre uygulamaya sokmalılar. Yani bazen ağırcana bazen de Sağır cana davranmak daha yararlı olabilir.
Bir önceki yazımda da beyan ettiğim üzere, İslam’ı Türkler aracılığı ile tanıyan Müslüman ülkeler ve halklar Filistin konusunda Türkiye ile ortak hareket etmektedirler. Eğer var ise ümmetin ciddi bir bölümünü oluşturan Arap devletleri 1. Dünya savaşında olduğu gibi emperyalist devletlerle ortak hareket etmekte, Yahudi dostu! Türk düşmanı olarak Türkiye’nin karşısında düşman olarak konumlandılar.
Yüce Türk ulusunun kutsal duygularıyla siyasal İslamcılık adına oynamanın bir alemi yok. Artık Yüce Türk ulusunu kandırmaya çalışmayın. Emperyalist ülkeleri orta doğudan kovmak bizim çıkarlarımız ve bekamız için elbet gereklidir. Hepsi bundan ibarettir. Araplar istese de istemese de-Düşman devletler istese de istemese de biz hep oralardayız, olmaya da devam edeceğiz.
İçimizdeki düşmanlarımız ne halt yerlerse yesinler, şeytana nasıl kulluk ederlerse etsinler, isterlerse şeytana öğretmenlik yapsınlar, ya da abdestli-namazlı- sakallı şeytanları da göreve çağırsınlar, başaramayacaklar!
Çünkü bizler sapkınlık(bidat) nedir bilmeyen, yalnızca ulu Çalap’ımızın önünde eğilen, ona inanan Yüce Türk ulusuyuz. Yüceliğimizi Ulu Çalap’tan alıyoruz. Var mı daha ötesi! Bizlere dost olarak-müttefik olarak acıyan bağışlayan affı seven (rahman ve rahim olan) Çalap yeter!
Ulu Çalap’ın görkemli selamları; kadim düşmanlarımızın ve düşman kuruluşların sinir uçlarımızla oynamalarına izin vermeyen, onları hayal kırıklığına uğratan, Tuzaklarını birer birer bozan yiğit kişilerin üzerine olsun vesselam.