Geçtiğimiz günlerde Türklere ve Türk birliğine öylesine bir saldırı başlatıldı ki; umurlarında olmayan Kıbrıs bahane edildi. Kıbrıs’ta Türkiye’nin defolmasını isteyenler bir taraftan, içeride Kıbrıs’ı bahane eden vatansız Müslümanlar ile yabancı servislerin güdümünde olanlar başı çekiyordu.
Olaya direkt müdahil olmadım. Kucaklarındaki taşları dökmelerini bekledim. Sayın Tatar’ın açıklaması ile taşlar yerine oturdu. Her devlette hoşa gitmeyen şeylerin olması doğanın gereğidir. Sosyal medya ağırlıklı saldırılar oldukça anlamlı idi.
Hedeflerinde, Türk devleri teşkilatı vardı. Çeşitli yorumlar havada uçuşuyordu. Türk devletlerinin bizleri sattığını iddia ediyorlardı. Televizyonun Birinde adının önünde Prof. Dr. olan bir yorumcu da bu iddiayı seslendiriyordu.
İşin acı tarafı; tanıdığım birleri de bu saldırı kervanına katılmışlardı. Hem de önünü ardını düşünmeden. Saldırıların neleri alıp götüreceğini hesaplamadan. Tamamen gaflete dayalı bir davranış biçimini sergiliyorlardı.
Saldırıların devamı Kıbrıs Rum kesiminden geldi. Papaz ve Rum yönetimi ,Kıbrıs’ın kurtarılmasından ve Türklerin adadan kovulmasından dem vuruyorlardı.
Bir önceki yazım (SİNSİLİK) temel kavramlardan bahisle, olaylar karşısında donanımlı olmanın gereklerine değinmiş, önemli konulara parmak basmıştım.
Konunun aydınlığa çıkması ile şunu bir kez daha gördük ki; ”Su uyur ,düşman uyumaz!” ata sözümüzün ne kadar doğru olduğunu. Yüce Çalap’ımız korusun! Kendimizi bir anda düşmana askerlik ederken bulmak işten bile değil.
Şu esası asla unutmamalı göz ardı etmemeliyiz. Devletimize güvenmek ve devletimizin güçlü olduğunu kabul etmek. Düşman saldırısından korkmamak-düşmanını birliğimize yönelik faaliyetlerinden etkilenmemek-Benimsediğimiz yoldan asla dönmemek ve vatan sağ olsun demesini bilmek.
Bir zamanlar sol tandanslı örgütlerin Filistin’de eğitim gördüğünü, PKK’nın Bekaa vadisinde kampları olduğunu unutmamakta yarar olduğu düşüncesindeyim. Pireyi deve yapmanın anlamı yok. Yanlışlar düzeltmek için. Hatalar dönülmek içindir. Soğuk kanlı değerlendirmelere her daim ihtiyaç var! Ateşe benzin dökmenin anlamı yok. Sağlıklı akıl ile (aklı selim) davranmak gerek.
Her daim olduğu gibi, devletimiz sessiz ve akılcı manevralar ile Türklere, Türk birliğine, Türk devletleri teşkilatına başlatılan saldırıları sonuçsuz bıraktı. Yalnız, her saldırıdan sonuç çıkarıp aynı hatada ısrarcı olmamalıyız.
İkircikli adımlardan kaçınmalı, kararlı yürüyüşümüzü kesintisiz devam ettirmeliyiz. Bizim olana sahip çıkmanın yollarını her zaman bulmalıyız. ”Verme dünyaları alsan da bu cennet vatanı” diyenlerin izini asla yitirmemeliyiz.
Görklü Çalap’ımızın görkemli selamları; bu vatanı vermemek için uğraşa girenlerin, bizim olana sahip çıkanların, devletimize güvenenlerin, Devletimizin gücünden emin olanların, düşman faaliyetlerinden etkilenmeyenlerin, Vatan sağ olsun demesini bilenlerin üzerine olsun vesselam.
23 Nisan Bayramı tüm çocuklara ve çocuktan büyüyenlere kutlu olsun!
