Buna dinler arası savaş ta diyebiliriz, yahut ta kültürler arası savaş demek olası. Bu öyle bir savaştır ki; masum istekler, basit şeyler olarak aramıza sokulur. Tüm kavramların içi boşalır, uluslar adeta sakatatları alınmış kadavralara döner.
Giyim kuşam- yeme içme-hayata bakış sistemi- olaylar karşısında sergilenen tavır. Kısacası ruhun yitirilmesi, beynin devre dışı bırakılması, sonucunu doğurur. Sevdiklerine düşman kesilirken, düşmanlarına gönüllü köleliği benimsetir.
Sevdiklerine bir lokma ekmeği çok görürken, düşmanlarının ayağına varını yoğunu sermeyi alışkanlık ahaline getirir. Önceleri yabancı hayranlığı sıradanlaştırılır. Sonra müzmin aşk ile yabancıları sevmek gündeme oturur modaya dönüşür.
Yabancıya hayranlık duymayanlar, ötekileştirilir. Çalışmadan kazanmak, salgın hastalık haline dönüştürülür. Bireyler günlük yaşamaya başlarlar. Aile ortamı yok olur. Çocuklar yakınlarını bankamatik gibi görmeye başlarlar.
Kendisi olmaktan çıkmış bireyler kolayca satın alınır, varlık sebebi olan devletini-topraklarını- ulusunu sorgulamadan üç kuruşa satar. –saatli bomba olur ve kendine ait her şeyi yakar, yıkar.Kendi ulusuna hain ,düşmanlarına sadık olur.
Benim yurdum da ; bu saydığım gelişmeleri ve daha fazlasını görmek sıradanlaştı. Böyle olmasa idi, 15 temmuzlar, gezi olayları, 15-16 haziran hadiseleri olmazdı. Kültürel erozyon derhal durdurulmalı, kültürümüzü korumak için yeni yasalar çıkarılıp titizlikle uygulanmalı.
Eğer varlığımızı idameyi düşünüyorsak , başka yolu yok. İllaki kültürümüzü korumak… Çünkü ne icat ederseniz edin, ne kadar ekonomiyi güçlendirirseniz güçlendirin, nasıl bir ordu kurarsanız kurun her birinin temelinde insan yatar.
İnsanı elinizden çıkarırsanız, hiçbir çaba sonuç vermez. Onun için , coğrafya önemlidir-tarih önemlidir, inanış önemlidir, din önemlidir, gelenek-görenek- kültür esastır. Mutlaka korunmalıdır. Ne Arap’a-ne İngiliz’e nede başka bir ulusa benzememeliyiz. Kendimiz olmalıyız.
Zaten İslam dinide bize bunu emretmektedir. İnsan oğlunun var olduğu ilk dönemden bu yana şeriatların(İslam’ın) ruhu(esasları) nu hatırlatalım. 1- Dini korumak- 2-Nesli korumak-3-Nefsi korumak- malı korumak-4- Aklı korumak. Eğer Müslüman isek, değişmeyen bu ilahi emirlere sadık olmak ve gereğini yapmak zorundayız.( 1 )
Tarih boyunca cephelerde yenilenler: cephe gerisinde savaşmayı tercih etmişlerdir. Bunun için sistemler kurmuşlar sistemler geliştirmişlerdir. Sinsi faaliyetler her zaman ola gelmiştir. Sinsi faaliyetler içinde en tehlikelisi din ile ilinti olanıdır. Tarih boyunca bu gerçek hiç değişmemiştir.
Kazakistan’daki olaylar, önümüzdeki zaman diliminde, diğer Türk devletlerinde olabilecek vahim gelişmelerin ana nedeni budur. Türk düşmanları- İslam düşmanları boş durmuyor. Kitleleri din ile kandırıp ayaklandırıyorlar. İstiklal savaşında da benzer durumlar meydana gelmişti.
Türk birliği; kültürel temelde de, gerçekleştirilmeli, kültürel temeller sağlam atılmalı sağlam tutulmalıdır. Kültür birliğini yitirenler çok kısa bir sürede yok ola gelmişlerdir. Özgürlüğe evet kültürel yozlaşmaya- kültürel köleliğe hayır demelisiniz.
Belli bir kültüre sahip kitleler en küçük bir hamlede karamsarlığa düşüyorlar. Bu durum çok tehlikelidir. Yukarıda mavi gök çökmedikçe; aşağıda yağız yer delinmedikçe karamsarlığa düşme lüksümüz yok. Her zaman her yerde daima ulusumuzun –devletimizin emrinde olmalı sarsılmaz yıkılmaz birer savaşçı olmalıyız.
Görklü Çalap’ımızın görkemli selamları hiç bir zaman karamsarlığa düşmeyen, sarsılmayan, düşmanlardan korkmayan, her alanda savaşan, yiğit kişilerimizin üzerine olsun vesselam.
Kaynak : (1) İslam dini ,Ahmet Hamdi Akseki, sh.84