İçimizdekiler, dışımızdakiler, onların içerideki ve dışarıdaki uyduları; sözüm ona, Müslümanlık iddiasındaki sözde Müslüman ülkeler ve dahi Arasat’ta kalan ülkeler, sözde cihat peşinde olup, Müslümandan başkasına zarar vermeyen devlet altı oluşumlar, bunların topunu birden, Küfür tek millettir hadisi şerifinin kapsamına soksak hepsini bütünlesek acep nasıl olur?
Bizim dışımızda kalan, küfrün peyki(uydusu-hizmetkarı) olmuş iki ülke dikkat çekiyor. İş bu iki ülke; devlet geleneği olan, ciddiye alınması şart olan iki ülke! Bunların İslam alemine verdikleri zararları mazur gösterecek bir bahane ortada yok.
İki ülkenin adını koyalım. İlki Mısır: ilk çağlardan beri varlığını devam ettiren, Firavunlarıyla meşhur. Roma’ya karşı direnmiş, Bizans’ı görmüş, tarihin süzgecinden geçen Mısır. Bugün ABD’ye köpeklik eden, İsrail’e yanaşan, Libya ve diğer konularda İslam’a ve Müslümanlara zarar veren firavunlaşmışmış hatta firavunlardan daha kötü Mısır devleti.
İkincisi İran: Çok eski çağlardan beri varlığını sürdüren İran; Türkleri arkadan vurması ile meşhur. Bir vakitler Bizans’a karşı mücadele vermişlerdi. Türklerin Kızıl elmaya yürüyüşünü durdurmak için ,Haçlılarla işbirliğine giden, Alamut kalesindekileri kullanarak Selçuklu devletine büyük zararlar veren İran .
Bu her iki devlet tarih boyunca ve dahi günümüzde Yüce Türk ulusunun ve devletlerimizin kadim baş belası ola gelmiştir. Biri (Mısır) batımızdaki Yunanistan’ın kardeşi ve yakın dostu-stratejik müttefiki olmuş bize düşman kampta yerini almıştır.
Diğeri (İran) Kuzey doğumuzdaki Ermenistan’la kardeş-dost-müttefik olmuş, bize karşı amansız bir silahlanma yarışına girmiştir. Biz Türklere karşı amansız bir düşmanlığın içindedir. Peygamberimizin ilan ettiği kardeşlik bile yeterli etkiyi gösterememiştir.
Adı geçen her iki ülke içinde; İslamiyet- Müslümanlık hiçbir anlam ifade etmiyor .Varsa yoksa müşriklere kardeş olmak. Başka bir şey bilmiyorlar. Hiçbir laf ve anlatım etki etmiyor. İran için Caferilik veya Alevilikte anlamsız. Mezhep kardeşi olan Irak Türkleri ile Azerbaycan Türklerine karşı Ermenileri ve PKK’yı destekliyorlar.
Din kardeşleri olan T.C. karşı kiliseler ile iş birliğini sürdürüyorlar. Ne gariptir ki her iki ülkede birlik ve beraberliklerini devam ettirebilmek için T.C.ne muhtaçlar. Kölelik ruhu bunların akıllarını tüketmiş.
Nasıl ki, seyit Rızaların yüzünden Musul ve Kerkük’ü kaybettik ise; bu iki ülkeye karşı sahada ve masada tertibat alınmaz ise, büyümemiz durur, Avrupa’nın iti olma olasılığımız büyür. İçimizdekilerin melaneti tüm hızıyla devam ediyor.
İçimizdeki odakların Şehit aileleri üzerinden oyun sergilediklerini uzun süredir. Görmekteyiz. Kimden gelirse gelsin şehit ailelerini, gazilerimizi, üzecek davranışları acilen durdurmak zorundasınız. Aksi halde ülkeyi savunacak adam bulamazsınız.
Yahut da yüce Türk ulusunun toptan ayaklanması, çar çakala haddini bildirmesi işten bile değildir. Konuyu saptırmanın, küfürbazları korumaya çalışmanın hiçbir anlamı yoktur. Çünkü “Türk milleti zekidir, çalışkandır.”
Bütün Türkler; İran ve Mısıra karşı birleşmelidir. Bu ülkelere haddini bildirip itaatlerini sağlamalıdırlar. İran’ın tasallutuna uğramış Türk yurtlarının azatlık vakti oldukça yaklaşmıştır. Yalnızca biraz zamana ihtiyacımız var.
Şimdi ah etme zamanı değildir. Kıpırdanma, konuyu olgunlaştırma zamanıdır. Haydin bakalım; Ya Allah bismillah. Görklü Çalap’tan yardım isteme ve şaha kalkma vakti.
Görklü Çalap’ımızın görkemli selamları, her ne kılıkta olursa olsun, düşmanlarımıza karşı dik duran, diklenen, tertibat alan, hızla ve doğru bir şekilde konumlananların, üzerine olsun vesselam.