Metinler, İsrail’in Türkiye’den duyduğu korkuyu ve bu korkunun Kıbrıs’a yönelik söylemlerde kendini gösterdiğini ele alıyor. Yazar, Türk devlet aklının binlerce yıllık tecrübesi olduğunu ve bu tür oyunlara gelmeyeceğini belirtiyor. Yazıda, Siyonist Yahudilerin tarih boyunca arkadan iş çeviren, nankör ve kural tanımaz bir yapıda olduğu, en sonunda Romalılar ve Osmanlılar tarafından cezalandırıldığı ifade ediliyor. Siyonistlerin, iç karışıklık çıkararak ve Türkiye’nin enerjisini boşa harcayarak hedeflerine ulaşmaya çalıştığı ancak başarılı olamayacakları vurgulanıyor. Devletin bu duruma karşı gerekli önlemleri aldığından ve planlı bir şekilde ilerlediğinden bahsediliyor. Ayrıca Kamçatka’da meydana gelen büyük depremden yola çıkarak, bölge halklarının (İtelmenler, Koryaklar, Evenkler) ve eski Türk topluluklarının (Yakutlar, Tuvalar, Altaylılar) kültürel, dilsel ve mitolojik bağlarına dikkat çekiliyor. Bu halkların Şamanizm, kurt soyundan gelme inancı ve ruhani ritüeller gibi ortak unsurlara sahip olduğu belirtiliyor. Kamçatka isminin “Şamanların son yurdu” anlamına geldiği rivayet ediliyor. Yazıda, Kamçatka halkının, Türklerin tarihsel hafızasında yankılanan uzak bir akraba olduğu ve ortak kültürel mirasın korunması gerektiği vurgulanıyor.
Korku; aklın denetiminden çıkmış, kontrolsüz telaşe ,anlamına gelir. Son günlerde, İsrail’de, Türkiye kaynaklı korkudan bahsedilir oldu! Yok şöyle oldu, yok böyle oldu kabilinden. İsrail’de ise; asker kökenliler, Türkiye’den sıkça bahseder oldu! Kıbrıs’ı dillerine doluyorlar. Rumlarla sanki bütünleşik gibiler.
Sanki Türklerin eli armut topluyor! Kendi, kendilerine gelin güveyi oluyorlar! Türkiye yokmuş gibi ,hesap kitap yapıyorlar; bunları bilinçli olarak piyasaya sürüyorlar! Alemin ahmakları, kendilerini dünyanın akıllısı sanıyorlar.
Kökü binlerce yıl geriye giden ,kadim Türk devlet aklı, öylesine oyunlara gelecek cinsten değildir. Deneyimleri, sonsuza yakındır. Hiçbir vakit, “canım sıkıldı, bugün de böyle olsun ,” kabilinden bir işe girişmez! Kim neyi düşünürse düşünsün mutlaka karşı önlemi vardır. Türk yurtlarında; İslam diyarlarında ,ve mücavir alanlarda Türkiye’nin onayı alınmayan hiçbir iş sonuçlanamaz!
Korku adamı cam duvara bile tırmandırır. Siyonist Yahudiler, onların hizmetkarları korkak ve nankördürler, arkadan iş çevirmeyi severler, her daim sinsi ve gizli iş çevirirler, insaf, merhamet hak getire-koydunsa bulasın! Tek kuralları kuralsızlıktır. Kendilerinden başkasını insandan saymazlar!
Tarihleri ettiklerini bulmakla geçer; Romalılar, aleme serseri yapıp salmışlardı. Osmanlının acıması sayesinde , soy kırımdan kurtulmuşlardı. Borçlarını Osmanlıya ihanet ederek- Osmanlıyı yıkarak ödediler. Hızlarını alamadılar, şimdi de Türkiye Cumhuriyeti’ne bulaşma rüyaları görüyorlar. Benim üzüntüm kendi halindeki Yahudiler bunların ceremesini ödeyecekler gibi görünüyor.
Siyonist Yahudiler, çok cepheden saldırmayı, İçimize tefrika sokmayı, zaafımız olarak gördükleri noktaları kaşımayı düşünüyorlar. Şimdilik iç karışıklık çıkarmak, siyasi kaosa sürüklemek derdindeler. Ancak avuçlarını yalayacaklar! Biz bir delikten iki kez ısırılmayız. İçimizdeki dönmelerin, Sabatayistlerin, Parakundilerin buna ne güçleri ne de akılları yeter.
Bazı kesimler ,devleti yalnızca siyasetçilerden ibaret zannediyorlar, devlet aklını yok farz ediyorlar, fakat; kazın ayağı onların sandığı gibi değil. İnanıyorum ki, benim devletim bu ihtimallerin hepsini hesaplamış-görmüş ve önlemlerini yerine ve zamanına göre almıştır.
Kıbrıs’ın kuzeyi-Suriye’nin kuzeyi ve diğer noktaları karıştırıp, Türkiye’nin enerjisini boşa harcatmayı düşlüyorlar! Türkiye Cumhuriyeti aptal devlet değildir. Siyonistler herkesi kendileri gibi aptal sanıyorlar. Aptallıkları şuradan anlaşılıyor ki; Adolf Hitlerin yaptığı hataya düşmek üzereler! Adolf hitler kendi öz gücüne güveniyordu, bilim adamları, askerleri, fedakâr ulusu vardı.
Siyonistlerin zoru görünce intihar eden askerleri, dolandırıcı siyasetçileri, dışarıdan yardım devşirmenin yollarını arayan İstihbaratçıları var! Arapların ellerinden bin bir, hileli yollarla aldıkları Filistin toprakları var. Bir yenilginin ardından buralarda tutunabilecekleri bile şüpheli! Bizde bir deyiş var! “Haydan gelen huya gider!”
ABD’nin gözetiminde nerelerde toplanırlarsa toplansınlar, ne kararlar alabiliyorlarsa alsınlar boşuna! “Korkunun ecele yararı yok!” Türkiye’yi Paris’teki toplantıya davet etmemişler. Biz Türkler onların gördükleri rüyalardan, kara basanlardan haberdarız. Bilinenden korkulmaz önlem alınır.
Benim görüp anladığım, hissettiğim kadarıyla devletim laf yerine icraat yapıyor, önlemlerini alıyor. Bu en zor şartlarda bile böyle. Zenzegur koridoru konusunda da sözünü söylemiş gerekli duruşunu ortaya koymuştur. Ortalık toz dumanken bile planlı işlerini dakik olarak yürütmüş işine bakmıştır. Balıkçı kavgalarına ilgi göstermemiş, dikkatini dağıtmamıştır.
Siyonistlerin içimizdeki ve dışımızdaki hizmetkarları, korkmaya- anlamsız rüyalar peşinde koşmaya devam etsinler, bizce bir sakıncası yok! Bizler mutlaka kutlu yolumuzda ilerlemeye, belirlediğimiz hedeflere ulaşmaya devam edeceğiz!
Görklü Çalap’ımızın görkemli selamları, devletimizin aklına hizmet eden, yurdunu, ulusunu özünden çok seven, devletimin belirlediği hedeflere ulaşmak için gecesini gündüzüne katanların üzerine olsun vesselam.